
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Sibel Paralik, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle ayrı ayrı yayımladıkları mesajlarla tehlikeye dikkat çekti, uyarılarını yaptı, çözüm önerilerini sundu
Paralik: Tema; “Plastik Kirliliğini Yen”
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Sibel Paralik bugün, 1972’de Birleşmiş Milletler (BM) Stokholm Konfenransı’nda, çevre için başlatılmış global bir bilinçlendirme kampanyasının 53. yılı olduğunu, amacın ise çevre ile ilgili bilgi ve bilinci artırmak ve çevresel konularda aksiyon alınmasını desteklemek olduğunu söyledi.
Paralik, “Her sene 143 ülkede ve farklı tema ile kutlanmakta olan Dünya Çevre günü bu sene Kore Cumhuriyeti’nde ve ‘Plastik Kirliliğini Yen’ teması ile kutlanıyor. Bu sene, gezegenimizi plastik kirliliğinden kurtarmak, iklim eylemi, sürdürülebilir üretim ve tüketim, denizlerin ve okyanusların korunması, ekosistemlerin onarılması ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşılmasına önemli bir katkı yaratacak; hem doğal yaşamı hem de insan gelişimini destekleyen başlıca altyapıların doğada var olması konusunu işliyor” dedi.
“‘Avrupa Yeşil Düzeni’ 2019 yılından beridir kabul görmüş bir kavramdır”
Paralik şöyle devam etti;
“Dünyada çevre konularında artan hassasiyetler, yasal düzenlemeleri, yeni aksiyon planlarını, yeni gelişen kavramları da birlikte getiriyor.
Avrupa Yeşil Düzeni, ormanların ve denizlerin kirletilmesinin, iklim değişikliğinin, yok olan habitatların ve yok olan canlı türlerinin önüne geçmek için 2019 yılından beridir kabul görmüş bir kavramdır.
AB’de, ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıldığı, kaynak kullanımında en üst verimliliğin amaçlandığı ve tekrar kullanımın etkinleştirildiği rekabetçi bir ekonomi yaratmak isteyen yeni bir büyüme stratejisidir.
Bu kapsamda, yeşil finans ve yeşil yatırımlar ön plana çıkarken, iklim değişikliği ile mücadele, sürdürülebilir yatırımlar, zararlı sübvansiyonların kaldırılması konularında uygulamalar yapılmaktadır.
“Kültürel değerimizin hunharca katledilmesini izledik”
Bizim toplumumuzda ise çevrenin hiçbir önem arz etmediği faaliyetlere ve uygulamalara tanık olduk.
Biz geçen seneyi iş araçlarının pervasızca kaplumbağa yumurtlama alanlarında kazı çalışması yapmasını, arabalardan atılan ambalaj şişelerini, dere yataklarına savrulan ölü hayvanları ve dökülen çeşitli inşaat atıklarını izledik, birikmiş ve çürümüş çöp kokularını duyduk, atıksudan kirlenen denilerimize girmeye çekindik, yanan ormanlarımızı, birçok çevresel ve kültürel değerimizin hunharca katledilmesini izledik.
“Bu umursamazlık ve vurdumduymazlık neden?”
Toplumumuzdaki ivedi çözüm gerektiren ve elzem olan hiçbir çevresel konunun mecliste gündeme alınmadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan ekonomik pakette bu konulara hiçbir bütçe ayrılmadığını da üzülerek gördük.
Ülkemizde mevcut uygulamaların değiştirilmesi, çevre konusunda hem vatandaş hem yönetici hem bürokrat seviyesindeki bu umursamazlığı ve vurdumduymazlığı ortadan kaldırmak ancak çevre konularında eğitimin ve öğretimin ülkemiz özelinde etkinleştirilmesi, bütçelerin ve ekonomik protokollerin yeşillendirilmesi, yeşil yatırımların teşviklendirilmesi ile gerçekleşebilir.
Kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalı ve çevresel hususlar ve riskleri bu planlara eklenmeli, çevresel seferberlik başlatılarak her alanda çevreyi gözetmeliyiz”