Bağımsızlık Yolu adına parti Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, bir basın bildirisi yayımlayarak “Sosyal Sigortalar Dairesi’nin borçlandırılması, emekçilerin geleceğinin yağmalanmasıdır” diyerek bunu kabul etmediklerini açıkladı
“Hükümetin Sosyal Sigortalar Dairesi’ni 30 milyon TL borçlandıracağını öğrendik”
Pandemi ile boğuştuğumuz bu günlerde, hükümetin sessiz sedasız işçi sınıfının geleceğini ipotek altına alan yeni bir karara imza attığını belirten Rahvancıoğlu, Resmi Gazete’de yayınlanan kararla birlikte hükümetin Sosyal Sigortalar Dairesi’ni 30 milyon TL borçlandıracağını ve bu borcun da Creditwest Bankası’ndan alınacağını öğrendiklerini kaydetti.
“Sosyal Sigortalar Dairesi, emekçilerin her türlü durumda tek güvencesi”
Sosyal Sigortalar Dairesi’nin özel sektör emekçilerinin emeği ve yatırımlarıyla çalışan, emekçilerin her türlü hastalık, kaza, işsizlik, emeklilik, doğum durumunda tek güvencesi olan kurum olduğunu belirterek, “Sosyal Sigortalar Dairesi 2008 yılından beridir kamu emekçilerinin de emeklik için yatırım yapmakta olduğu ve batması durumunda işçi sınıfının tüm birikiminin telef olacağı önemli bir dairedir. Sosyal Sigortalar Dairesi’nin gelip giden hükümetler tarafından yönetiliyor olması, bu dairenin sıradan bir hükümet kuruluşu olmadığı gerçeğini değiştirmez. Bu Daire, tüm diğer kurumlardan farklı olarak kendi çalışanlarının maaşını da işçilerin yatırımlarından ödeyen ve işçi sınıfının hastalık, yaşlılık ve kaza durumundaki tek güvencesi olan, işçilere ait bir kurumdur. Bu kurumun zarar ettirilmesi, borçlandırılması, batırılması; hem bugünümüze hem geleceğimize yapılmış sinsi bir saldırıdır!” dedi.
“Gelmiş geçmiş hükümetlerin bilinçli olarak yarattığı bir durum”
Sosyal Sigortalar Dairesi’nin borçlandırılması için gerekçe olarak gösterilen sigortalı maaşlarında ödeme zorluğu yaşanmasının ise hem gelmiş geçmiş hükümetlerin bilinçli olarak yarattığı bir durum, hem de çok temel bir iki önlemle kolayca giderilebilecek bir sıkıntı olduğunu aktardı. Sosyal Sigortalar Dairesi’nin çalışmakta olan emekçilerin yatırımlarının patronlardan tahsil edilmesi yolu ile gelir elde ettiğini belirten Rahvancıoğlu, “Oysa gelmiş geçmiş tüm hükümetler, bu gelirlerin elde edilememesi için patronlarla birlik olmuş ve Sigorta’yı batma tehlikesi ile yüz yüze bırakmıştır” dedi.
Rahvancıoğlu şunları sorguladı:
1- Daha geçen yıl UBP-HP hükümetince alınan kararla ve pandemi süreci de mazeret gösterilip defalarca uzatılarak, prim borçlarını ödemeyen patronlara af çıkarılmış; işçi sınıfının parası hükümet eliyle patronlara peşkeş çekilmiştir. Madem Sigorta’nın maaş ödeme sıkıntısı vardı, neden borcunu ödemeyen patronlara af çıkarılmıştır?
2- Paraya ihtiyacı olduğu gerekçesi ile borçlandırılan Sigorta’nın hala yüzlerce patrondan binlerce işçi için milyonlarca TL prim alacağı vardır. Ancak Sigorta bu alacakları tahsil etmek için hiçbir şey yapmamaktadır. 1976 yılından beridir Sosyal Sigorta Dairesi tek bir patrona dahi tek bir ceza yazmamış, işçilerin prim tahsilatlarını toplamak için hiçbir idari para cezası uygulamamıştır. Madem Sigorta’nın paraya ihtiyacı vardır, neden borcunu ödemeyen patronlardan bu paraları toplamak yerine, aynı patronlardan borç alınmaktadır?
3- Sigorta’nın gelirini oluşturan prim tahsilatları, işçilerin maaşları üzerinden toplanmaktadır. Ancak bu maaşlar patronlar tarafından gerçek dışı beyanlarla asgari ücret üzerinden gösterilmekte ve Sigorta zarara uğratılmaktadır. Gelmiş geçmiş tüm hükümetler bu suça ortaktır! Madem Sigorta’nın paraya ihtiyacı vardır, neden yatırımların gerçek maaş üzerinden tahsil edilmesi için hiçbir şey yapılmamaktadır?
4- Sigorta yatırımları sadece maaşlardan değil ek mesailerden de oluşur ancak 2008 yılında CTP hükümeti döneminde geçirilen Sosyal Güvenlik Yasası’ndan sonra kamu emekçileri dahil hiçbir emekçinin ek mesai ödemelerinin yatırımları toplanmamaktadır. Sigorta yetkilileri yatırım yapmak isteyen patronları dahi geri çevirmekte ve yasal sıkıntı olduğu gerekçesi ile ek mesailerin prim yatırımlarını tahsil etmemektedir. 2008 yılından beridir hiçbir hükümet bu sorunu çözmek için hiçbir şey yapmamıştır. Ancak şimdi bize Sigorta’nın parasal sıkıntısı olduğu söylenmektedir!
5- Bir kaza gerçekleştiği zaman risk grubunun değişmesi ve prim oranlarının artması sigortacılığın en temel uygulamasıdır. Bu kural Sosyal Sigorta için de geçerlidir. Yasa gereği iş kazası yaşanan işyerlerinden kaza sigortası primlerinin daha yüksek tahsil edilmesi gerektriken bu hiçbir zaman uygulanmamış; kaza gerçekleşmemiş işyerleri ile kaza gerçekleşen iş yerleri aynı oranda prim ödemeye devam etmiştir. Bu da Sigorta’yı zarar uğratan uygulamalardan bir diğeridir. Üstelik Sosyal Güvenlik Yasası’nda kaza sonrası yapılan harcamaların patrondan tahsil edilmesi, işçiye kaza nedeni ile bağlanan maaşın patrona rücu edilmesi kuralı olduğu halde bu da uygulanmamakta; iş kazalarının maliyeti önlem almayan patrona değil, işçilerin kurumu olan Sigorta’ya ödetilmektedir.
“Bunu kabul etmiyoruz”
Rahvancıoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bugün Sosyal Sigortalar Dairesi parasal sıkıntı yaşıyorsa, bunun nedeni 1976’dan beridir gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin yukardaki uygulamalar yoluyla patronlara aktardığı paralar ve kurumun bilinçli olarak zarara uğratılmasıdır. Ancak Sosyal Sigorta işçi sınıfımızın yatırımları ile oluşturulmuş ve bize ait olan bir değerdir. Bu değerin patronlara peşkeş çekilmesini, gelirlerinin kırpılmasını, borçlandırılmasını, batırılmasını ve emekçilerin geleceksiz, güvencesiz, sigortasız bırakılmasını kabul etmiyoruz.
Yukarda saydığımız başlıklar altında patronlara para aktarılması durduğu ve Sosyal Sigortalar yasal olarak tahsil etmesi gereken paraları patronlardan aldığı takdirde kurumun borç almaya ihtiyacı olmayacak; tam tersine istiyorsa hükümete borç dahi verebilecek durumda olacaktır. Yapılması gereken Sigorta’nın yasal görevini yerine getirmesidir.
Sosyal Sigortalar Dairesi’nin borçlandırılması, emekçilerin geleceğinin yağmalanmasıdır. Bunu kabul etmiyoruz.”