KıbrısManşet

Saner: Hükümete acımazsızca saldıran Erhürman taş üstüne taş koymadı




Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve Başbakan Ersan Saner, “Salgın döneminin başarı ile geride bırakılacağını, sorunların aşılacağını ve ülkenin kalkındırılacağını” iddia etti

Saner: CTP’nin ileri sürdüklerinin altı boş

UBP Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Başbakan Saner, “Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın dünkü basın toplantısında ileri sürdüklerinin altının boş olduğunu” savundu.

Saner, “CTP ile onun genel başkanı, ciddi bir salgın sürecinde bile birlik beraberlik anlayışını değil, varsayıma dayalı, kırıcı, yıkıcı muhalefet anlayışını tercih ediyor. Bunun Kıbrıs Türk halkı tarafından iyi değerlendirileceğinden eminim” dedi.

“Erhürman taş taş üstüne koymadı”

Saner Erhürman’ın Başbakanlığı döneminde, halka yokluktan ve sıkıntıdan başka bir şey yaşatmadığını ve taş taş üstüne koyamadığını iddia etti.

Saner, son olarak da UBP’nin icraat hükümeti kurulması önerisini reddederek sorumluluktan kaçtığını söylediği Erhürman’ın, 2 aylık yeni koalisyon hükümetine acımasızca saldırmasının seçime yönelik bir propaganda çalışması olduğunu fakat bir işe yaramayacağını savundu.

Saner, halkın bu ülkeye kimin hizmet ettiğini ve edebileceğini iyi bildiğini kaydetti.

“Önerim, CTP tarafından reddedildi”

Saner, açıklamasında şunları belirtti:

“UBP-DP-YDP koalisyon hükümeti göreve başlayalı daha iki ay oldu. Herkesin bildiği üzere bu 3’lü koalisyon hükümetinin kurulmasının öncesinde ben ve CTP Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman hükümet kurmakla görevlendirildik ama başaramadık. 

Ben ilk görevi aldığımda partimizden bir heyetle birlikte CTP’yi ziyaret ettim ve zor bir dönemden geçmekte olduğumuza dikkati çekerek icraat hükümeti önerdim. Önerim, CTP tarafından reddedildi.

İkinci kez görev aldığımda ise CTP ile yeniden temas kurarak ivedi olarak halledilmesi gereken belirli sorunları ele alacak bir erken seçim hükümeti kurmamızı önderdim ama önerim CTP’nin Kıbrıs konusundaki malum talepleri ileri sürülerek reddedildi.

Yani, CTP iki kez bizim tüm iyi niyetli önerilerimize rağmen sorumluluktan, halka hizmetten kaçtı. Ama biz sorumluluktan ve halka hizmetten kaçmadık ve salgınla diğer sorunlarımızı da göz önünde bulundurarak, her türlü riske rağmen DP ve YDP ile bir üçlü koalisyon hükümeti kurma yoluna gittik.

Hal böyleyken, CTP şimdi ucuz politika yapmaya kalkışıyorlar. Sayın CTP Başkanı Tufan Erhürman’ın basın toplantısında ileri sürdüklerinin okudum. Söylediklerinin, iddialarının altı boştur. 

Buna rağmen,  Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin ciddi bir salgın sürecinde bile birlik-beraberliğin sağlanması yönünde değil, spekülasyona, varsayıma dayalı yıkıcı muhalefet anlayışını tercih etmiş olmasının Kıbrıs Türk Halkı tarafından iyi değerlendirileceğinden eminim.

Başbakanlığı döneminde halka sıkıntıdan başka bir şey vermeyen, taş taş üstüne koymayan, son olarak da UBP’nin icraat hükümeti kurulması önerisini reddederek sorumluluktan kaçan CTP Genel Başkanı’nın 2 aylık yeni koalisyon hükümetine acımasızca saldırması seçime yönelik bir propaganda çalışmasıdır ama bir işe yaramayacaktır.

Halkımız bu ülkeye kimin hizmet ettiğini ve edebileceğini iyi biliyor.

Ben, bu dönemde halkımızı iktidar-muhalefet kavgası ile meşgul etmemek için sessiz kalmaya, polemiklere girmemeye çalışıyorum ama artık yeter. Söyleyecek sözümüz de var, yaptığımız önemli hizmetler, işler de.

Salgının en az sıkıntı ile atlatılması için Türkiye’nin büyük desteği ile aldığımız tedbirler ve yaptıklarımızla Dünyanın en iyi durumda olan ülkelerinden birisiyiz.

Ne demek istediğimizi anlamayanlar, başta komşumuz Güney Kıbrıs olmak üzere diğer ülkelerle bizi kıyaslarlarsa durumu göreceklerdir.  Türkiye’nin katkısı sonucu Acil Durum Hastanemizi devreye koyduk. 

Türkiye’den ülkemize 80 bin aşının gelmesini sağladık. Özel sektörümüze ciddi kredi desteği ortaya koyduk, çalışanlara önemli miktarlarda ödemeler yaptık.

Önümüzdeki haftalarda Türkiye ile yeni bir Mali ve İktisadi Protokol imzalamaya hazırlanıyoruz. 

Salgına rağmen yollarımızın yapımına başlıyor, kentlerimizi daha bayındır hale getirecek adımlar atıyor, e-devlet projesini bitme noktasına taşıyoruz. Bunları görmeyen, duymayan, takdir etmeyenlere ne denir takdir yine halkımızındır.

Kıbrıs konusuna gelince; UBP’nin görüşleri ortadadır. Federasyon görüşmeleri 2017’de Crans Montana’da Rum tutumu yüzünden başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Bu ilk de değildir. Pek çok görüşme süreci, Rum tarafının federasyon isterken aslında bizi azınlık durumuna indirgemeyi, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü sıfırlamayı hedeflemesi ve bunu elde edememesi sonucu başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Yeni bir süreçte Rum tarafının aynı isteklerini gerçekleştirmeye çalışacağı ise kesindir.

Bu gerçek ortadayken CTP’nin hâlâ ‘Rum tarafı ile federasyon görüşün, başka bir şey görüşmeyin’  demesi doğru, halkımıza fayda sağlamayacak bir politik anlayış değildir.

Ama belli ki CTP federasyon görüşmelerinin çökmesini kendi siyasi varlığını tehdit eden bir gelişme olarak gördüğünden hala 50 yıldır devam eden ancak bir sonuç vermeyen tavrını sürdürmeyi kendi varlık nedeninin ortadan kalkmaması için tercih etmektedir.

CTP ne isterse desin ve yapsın. Dünya değişmiştir. Koşullar çok farklıdır. Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin hedefleri, niyetleri ortadadır.

CTP ister kabul eder, ister etmez; Kıbrıs’ta iki Devlet, iki egemen halk vardır. Egemen eşitlik ve 2 Devletli çözüm şu anda Kıbrıs adasında var olan ve her gün yaşanan gerçektir.

Eğer samimi bir şekilde Kıbrıs’ta statükonun devamı değil, bir antlaşma isteniyorsa, Rum-Yunan ikilisinin hayallerine set çekmek ve var olan iki Devletin bir şekilde işbirliğine gitmelerini sağlamak için çaba sarf etmek lazımdır.

Dünya bize aferin desin, Rum memnun olup masaya gelsin diye 50 yıl daha olmayacağını bile bile federasyon görüşemeyiz.

Rum tarafına endeksli kalmamanın kendi göbeğimizi kendimizin kesmesinin tam zamanıdır. Maraş konusunda atılan adımlar da doğudur.

KKTC toprağı olan Maraş’ın kapalı kısmı 1974 öncesi orada hak sahibi olanların da yararlanacağı şekilde açılıyor. Bu noktada da elbette uluslararası hukuk ve kuruluşlar da dikkate alınacaktır.  

Hal böyleyken ve Türkiye ile hükümetimiz arasında bu meselelerin ele alınmasında tam bir görüş birliği sağlanmışken CTP’nin ortaya koydukları yanlıştır.

Sayın Tufan Erhürman ve CTP’den bu yanlış anlayışlarını sürdürmekteki inatları dolayısı ile bir katkı beklemiyoruz; Gölge etmesinler yeter”









Başa dön tuşu