Lefkoşa Dr. Burhan Nalbatoğlu Devlet Hastanesi eski Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı, 14 Mart Tıp Bayramı‘nın, Covid-19‘la mücadelede bir motivasyon olmasını diledi
Dizdarlı: Teşhis ettik ama tedavi edecek bir siyasi irademiz olmadı
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Dizdarlı, şunları kaydetti
“14 MART, COVİD-19 la MÜCADELEDE BİR MOTİVASYON OLSUN.
Malum yine 14 Mart geldi.
Bu tarih aslında bir bayramı işaret etse de, aslında son 50 yıldır sağlık sorunlarının ve sisteminin masaya yatırılıp tartışıldığı gündür.
Bazen yararlı ama çoğu zaman verimsiz süregiden süreçten dolayı olacak, işin içindeki insanlar bu günü uzun zamandır “EYVAH YİNE 14 MART” diye karşılar.
Bu yıl herhalde “EYVAH EYVAH” diye karşıladık.
Zira mevcut sorunlarımıza ilaveten bir de Pandemi derdimiz var.
Maalesef , genel anlamda sağlık sistemindeki sorunlarımızın neler olduğunu aslında çok iyi teşhis etmemize rağmen tedavi edemedik.
Zira tedavi edecek bir siyasi irademiz olmadı.
“Buzlar Çözülmeden” i vizyona koyacak bir bakanımız ya olmadı ya da bunu gerçekleştirecek süresi olmadı.
2021 de genel sağlık sistemi sorunlarımızı üstüne katmer yapan Covid-19 var.
Bunun hakkından gelmeden diğer sorunlarla uğraşmanın da abes olduğunu hepimiz farkındayız.
Covid-19 Ülkemize geleli tam bir yıl olmuştur.
Son bir yıldır nerdeyse her gün gündemin bir numarası olmuştur. O zaman bu yıl 14 Mart konuşulurken pandeminin yine ilk sırayı alması yani bu 14 Mart’ın gündeminin de bu salgın olması gayet doğaldır.
Bir kere baştan şunu söyleyeyim.
Biz bir kapanma daha kaldırmayız .
Sosyal patlamalar kapıda . Kapanmadan yaşamı sürdürmenin yollarını aramak, buna yönelik çalışmaları yapmak zorundayız.
Aslında dönem, geçen zaman diliminde yapılan veya yapılamayanların hesabının verilmesini sonraki yıllara bırakıp, yapılması gerekene odaklanmaktır.
Bu saatten sonra Covid-19 politikasının planlanması yapılmalı ve bu plan doğrultusunda siyaset üretip hareketlenmelidir. Bu yazının ana konusu da budur.
Sağlık, diğer unsurlar için temeldir.
Covit-19 a karşı yeterli tedbir alınmadan , donanım yapılmadan, ne eğitimin ne de ekonominin ya da diğer sektörlerin ayakta kalması beklenemez.
Hedef; Eski normale tam olarak olmasa da ona yakın normale dönmek, en azından iç dinamikleri aktif tutacak şekilde önlem kararlarını üretebilmek, bir sonraki adımlara zemin hazırlamaktır.
Geldiğimiz noktada önemli olanın, sağlık servislerimizin kapasitesinin dolup, çökmesinin engellenmesi olduğu asla akıldan çıkarılmamalıdır.
Açılım olmalı ancak öncelikle sağlık servislerimizin ayakta kalacağı bir açılımı planlamak zaruridir.
Aksi halde, açıp kapayarak bir yere varmamız ne sağlık ne de ekonomik bağlamda mümkün değildir. Halkın ve sağlık çalışanlarının ciddi bir motivasyona ihtiyaç vardır. Kararlılık, otoriteye güven artıracaktır.
Kişisel düşüncem bunun 4 ana hareket noktasıyla sağlana bileceğidir.
1- PCR ve hızlı antijen testleri ile vakalar, çabucak ve seri olarak tespit edilmelidir.
Bu belli periyodik zaman içinde sık sık tekrarlanmalı, özellikle random testlere daha çok itibar edilmelidir. Bu görev için özellikle ülkemizdeki Tıp ve hemşirelik okulu öğrencileri devreye sokulmalıdır.
2- Dışarıdan ülkeye girişlerde kılı kırk yarmalıyız.
“Kimseyi almayalım” demiyorum ama çok hassas olalım diyorum.
Aşılı kişilerin dahi virüsü taşıyabildiği artık dünyanın kalburüstü bilim adamları tarafından kabul görmektedir. Hâl böyleyken aşılıdır diye ülkeye tedbirsiz insan almak çok risklidir.
O zaman ne yapılmalıdır?
Çifte PCR yöntemine devam edilmelidir. Bu şekilde ülkeye gelenlere yedi gün otel yedi gün de ev karantinası uygulanmalıdır. (Bugün sayısı asgari 5+5 de olabilir)
Ancak ister hotel ister ev karantinası olsun denetim ve kontrol için her 20 -30 kişilik gurubun sorumlusu olarak bir hekim ve hemşire (Tercihen emekli) görevlendirilmelidir.
3- Aşılama hızla yapılmalıdır.
Nerden geldiğine bakılmaksızın her aşı kabul edilmelidir. ( Yok Avrupa Birliğinden gelen aşıyı istemeyik, yok Çin aşısı makbul değildir gibi söylemler yanlıştır)Hedefimiz 2-3 ay içinde toplumun %70 ini aşılamak olmalıdır.
Aşı bulunduğu takdirde belediyelerle konuşulup aşı merkezleri artırılmalı , personel olarak da emekli hekimler ve hemşirelik okulu öğrencileri kullanılmalıdır.
4- Covit-19 Hastalarını tedavi ettiğimiz merkez ve yatak sayısı artırılmalıdır.
Lefkoşa Fuar alanında ki alanlar gibi yerler hemen Pandemi merkezine çevrilmelidir. 40 ile 60 yatak kapasiteli 3 merkezin daha kurulması sistemimizi iyice rahatlatacaktır.
Tabi bina kadar buralarda istihdam edilecek personel de önemlidir. Buralara hafif vakalar kabul edilip tedavi edilmelidir.
Acil Durum Hastanesine ise orta ve ağır hastalar alınmalıdır,
Bu dört görev dört ayrı ekipçe sürdürülmeli ve birbirlerinin işine asla müdahil olmamalıdırlar. Ekip başları kendi guruplarını kurmakla yükümlü olmalı, bir kişi bir den fazla ekipte çalışmamalıdır.
Bağımsız ve tam yetkili ekipler müsteşarın koordinasyonunda ama sadece bakana karşı sorumlu olacaklar, geliştirdikleri proje ve yapacakları işleri bakana sunup onun onayını aldıktan sonra başlayacakları bir organizasyon kurulmalıdır…
Tabii ki ihtiyaç halinde, Bakan ve Müsteşar gerekli gördükleri durumda yeni çalışma gurupları kurmalıdır.
İşimiz zor ama imkânsız değildir. Bir sonraki 14 Mart’ı gerçek anlamda kutlamak dileğiyle sağlıkla kalın”