KıbrısManşet

Bu Memleket Bizim Platformu’ndan alkışlı eylem






Mustafa Baflı eylemden bildiriyor: Bu Memleket Bizim Platformu “Bu Memleket Bizim Biz Yönetiriz”, “Birlik, Mücadele, Dayanışma” sloganıyla yürüyüş gerçekleşiyor

(11:45)

(11:20) Yürüyüş başladı

 “Bu Memleket Bizim Biz Yönetiriz”, “Birlik, Mücadele, Dayanışma” sloganıyla yürüyüş gerçekleşiyor.

(11:26) Basın açıklaması yapıldı

Yapılan ortak basın açıklaması şöyle:

“Kıbrıs Türk toplumu ilk ekonomik paketle 1986 yılında Özal hükümeti döneminde tanıştı. Paketin içeriği, Kıbrıslı Türkler adına politika belirleyerek, sosyal devletten liberal serbest piyasa ekonomisine geçişi dayatıyor, Kıbrıslı Türkleri üretimden kopararak bağımlı hale gelmesini sağlıyordu.

Bu anlamda Kıbrıslı Türklerin üretimden gelen gücü olan sanayi holding kapatılıyor, yerine özelleştirmeler ve halkın memur olması salık veriliyordu. Dönemin siyasi elitleri Sn. Eroğlu önderliğinde UBP yönetimi ise Türkiye Cumhuriyeti ile ilk protokolü imzaladığı için böbürleniyor, o günden itibaren Kıbrıslı Türklerin iradesine ve öz güvenine ipotek konulmasına çanak tutuyordu.”

Demirel ve Ecevit’in paket eleştirisi

“O dönem, Türkiye Cumhuriyetinde muhalefette olan Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit dayatılan paketi şu sözlerle eleştiriyordu.

Demirel – “Türkiye’de neticesi belli olan politikaları Kıbrıs’ta uygulamak suretiyle orada da enflasyonu azdırmak, orada da yoksulluk meydana getirmek gibi bir şeyi herhalde kimse düşünmez. Kıbrıs’ın idaresi bağımsız bir idaredir. Yararına olmayacak bir şeyi kabul etmezler”. Köylüsünü, işçisini, çiftçisini, emeklisini, sanayicisini ve hatta küçük esnaf ve tüccarını perişan edecek bir modeli Sayın Özal bugün Türkiye’de iktidardadır diye savunmak ve karşı çıkanları “Vatan Haini” ve Anavatan düşmanı diye lanse ederek, uzun vadede KKTC-TC ilişkilerini zedeleyecek çok tehlikeli bir yaklaşım içindedir” diyordu.

Ecevit ise – “Sayın Özal, KKTC’ne birtakım ekonomik ve sosyal politikaları, manevi baskı ile hatta manevi baskının da ötesinde, “Bunları uygulamazsanız yardımı keseriz” tehdidi ile kabul ettirmek istiyor. Oysa bağımsız bir ülkeye bu şekilde davranılmaz. Özal’ın baskısı yüzünden, KKTC’nin bağımsızlığına gölge düşebileceği gibi, demokrasisi de zedelenebilir” diyordu.”

“İradesine sahip çıkma çabası içinde direniyordu”

“Kıbrıslı Türklerin barıştan emekten yana olan siyasi partileri, ilerici emek örgütleri ise tıpkı bugünkü gibi bağımlılığa karşı çıkarak üretimden koparılmayı reddediyor, iradesine sahip çıkma çabası içinde direniyordu.

Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, “buyuran, emir alan” ilişki biçimi giderek derinleşmiş, her gelen paketle bağımlılık daha da artmıştır. Türkiye’yi yönetenlerin başlardaki koruyuculuk rolü, mevki makam uğruna ve siyasi rant için buna çanak tutan Kıbrıslı Türk işbirlikçi siyasiler sayesinde, giderek edilgen bir yapıya bürünmüştür. Kıbrıs konusunda egemenliği ve devleti dillerine pelesenk edenler, imzalanan her protokolle, de facto da olsa yönetim erkini Türkiye’yi yönetenlere devretmekte bir sakınca görmemektedirler.”

“Artık meclisi dahi bilgilendirme gereği duymamaktadır”

“Bugün gelinen noktada, atanmış kayyum hükümeti, kendi halkından o kadar kopmuş, o kadar ileriye gitmiştir ki, bırakın halkı, sivil toplum örgütlerini, sendikaları, artık meclisi dahi bilgilendirme gereği duymamaktadır. Tıpkı küçük ortağın mecliste dediği gibi “ben yaptım oldu bitti” diyerek yoluna devam edebileceğini düşünmektedir.

Geçtiğimiz haftalarda, TC ile KKTC arasında işbirliği adı altında 4 anlaşma, 1 mali protokol imzalanmıştır. Bunlara 1 yıl öncesinden imzalanmış kültürel işbirliği protokolü eklenmiştir. Bu protokoller siyasi eşitler arasında yapılan işbirliği olarak nitelemek mümkün değildir.

Tümünde de ilgili konularla KKTC adına atılan imzaların hiçbir uluslararası geçerliliği ve fonksiyonu olmadığı gibi, yönetim erkini Türkiye’yi yönetenlere devretmek hedeflenmiştir.”

“Kurulan bu düzeni reddediyoruz”

“Bu protokol ile azınlık hükümetine, halkı, sivil toplumu, örgütlü yapıyı, sendikaları ve direniş gösteren tüm kesimleri susturmak için antidemokratik yasa yapma görevi verilmiştir.

Bu Memleket Bizim Platformu çatısı altında örgütlenen tüm emekçi, aydın ve yurtseverler olarak, kurulan bu düzeni reddediyoruz. Üretime olan inancımızla, kendi öz güvenimiz ve kapasitemizle kendi kendini yönetme yeteneğine ve aklına sahip bir halk olarak direneceğiz. Biliyoruz ki, geleceğimiz, üreterek adil paylaşımdadır, barıştadır. Kıbrıs konusunu uluslararası hukuk temelinde çözerek dünyanın bir parçası olmak ve kendi kendimizi yönetmek hedefimizdir.

Bilinmesini isteriz ki, bugün pandemi tedbirleri çerçevesinde 300 kişi olarak burada yer alıyoruz ancak halktan bağımsız planlananların ilerletilmesi halinde daha öncede defalarca yaptığımız gibi binlerle, 10 binlerle alanlardaki yerimizi alacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin bütünlüğüne, siyasi irademize sahip çıkacağız. Kendi kendimizi yönetecek bilgi, beceri ve potansiyelimiz vardır.”

Neler olmuştu?

Bu Memleket Bizim Platformu, meclis önünde Türkiye ile imzalanan protokolü protesto etmek amacıyla pandemi koşulları nedeniyle yönetim kurulu bazında eylem ve basın açıklaması yapacağını duyurmuştu.









Başa dön tuşu