CTP Eğitim Çalışma Grubu, 21 üniversitenin ayrılıkçı tezlere verdiği desteğin özerklik ilkelerine aykırı olduğunu açıkladı
Grup: Müzakere sürecini sonlandırmaya aday ve kabul edilemez
Yayımlanan basın açıklamasının tamamı şöyle:
“Sayın Tatar’ın Cenevre’de 27-29 Nisan tarihlerinde gayrı resmi 5 + BM şeklinde olarak yapılacak olan görüşmelere giderken artık federasyon görüşmeyeceğini ve iki devletli çözümü masaya götüreceğini seslendirmesi, özellikle Annan Planı referandumundan bu yana Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplum karşısında elde ettiği olumlu prestiji ve en son Guterres çerçevesine kadar yansıyan kazanımları bertaraf edebilecek niteliktedir.
Üstelik Sayın Genel Sekreter’in BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen parametreler çerçevesinde ve bugüne kadar sürdürülen federasyon görüşmeleri temelinde bir müzakere sürdürme dışında başka bir görevinin de olmadığı düşünülürse, Cenevre’ye gitmenin arifesinde Tatar’ın son günlerde yaptığı BM parametrelerine ters olan ve şu an başlaması olası müzakere sürecini sonlandırmaya aday olan iki devletli çözüm açıklamaları kabul edilemez.”
“Destek açıklamaları oldukça düşündürücü”
“Ayrıca çağrılı olarak organize edilen çeşitli davetlerden sonra yapılan ve tek kalemden çıktığı anlaşılan “egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm”e yönelik destek açıklamaları oldukça düşündürücüdür.
Özellikle Kuzey Kıbrıs’ta konuşlanmış, her biri birer uluslararası bilim yuvası, özgür ve özgün düşüncenin temsilcisi olan, üstelik sürekli olarak statik durumdan dolayı karşı karşıya kalınan izolasyon, ambargo ve engellemelerden yakınan üniversitelerinin rektör ya da rektör vekillerinin, bünyelerinde barındırdıkları Hukuk Fakülteleri ve Uluslararası İlişkiler Bölümlerinin örnek vererek derslerine konu olarak aldıkları Kıbrıs konusunda yıllardır kabul edilen BM parametrelerini de dikkate almadan yaptıkları ayrılıkçı bir teze destek veren açıklamaları demokrasi, çok seslilik ve özerklik ilkeleri ile kesinlikle bağdaşmamaktadır.
Bilim, bilgi ve özgürlüğün yuvası olması gereken üniversiteler adına üst kademe yöneticilerinin bu ilkeleri yerle bir eden tutumu üzülerek izlemekte ve bu tutumun sadece şahıslarına ait olduğunu ve tüm akademik camiaya atfedilemeyeceğine inanmaktayız.”