Cumhurbaşkanlığı Siyasi Danışmanı Anıl Kaya, Annan Planı referandumunun “Kıbrıslı Türklere söylenen en büyük yalan” olduğunu söyledi
“AB son derece büyük bir yanlış yaptı”
Annan Planı’na ilişkin referandumun 17’inci yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Anıl Kaya, bu plana “hayır” diyen Rum kesimini üye yapan Avrupa Birliği’nin (AB) son derece büyük bir yanlış yaptığını kaydetti.
Annan Planı döneminde yabancı diplomatların sürekli siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini ve basın yayın kuruluşlarını ziyaret ederek, bu planın Kıbrısı Türkler için büyük bir fırsat olduğunu söylediğini hatırlatan Anıl Kaya, uluslararası toplum ve üst düzey yetkililer tarafından art arda açıklamalar yapılarak plana Kıbrıslı Rumların hayır Kıbrıslı Türklerin evet demesi durumunda izolasyonların kalkacağı, Kuzeyin ekonomisinin gelişeceği vaatlerinin yapıldığını belirtti.
24 Nisan 2004’te aynı anda KKTC ve Güney Kıbrıs’ta yapılan referandumda Kıbrıslı Türklerin Annan planına yüzde 64.91 ‘evet’, Kıbrıslı Rumların ise yüzde 75.83 “hayır” oyu kullandıklarını anımsatan Anıl Kaya, bu sonuca ragmen 1 Mayıs 2004’de plana ‘hayır’ diyen Rumların AB’ye alındığına dikkat çekti.
“Annan Planına EVET demekle hiçbir şey kazanmadık”
“Annan Planına ‘Evet’ oyu vermekle bizler hiç bir şey kazanmadık” diyen Anıl Kaya, aradan 17 sene geçtiğini ve aksine Kıbrıslı Rumların AB üyeliğini Yunanistan ile birlikte Kıbrıslı Türklerin aleyhine kullanarak çözümden beklentilerini daha da yukarıya çektiklerini bildirdi.
KKTC Cumhurbaşkanlığı Siyasi Danışmanı Anıl Kaya, “Rum yönetiminin açıklamaları ortada, adada adil ve kalıcı bir çözüme evet demelerini bir elli sene daha bekleyemeyiz. Kıbrıs Rum kesimi masaya otururken toplum, masadan kalkınca devlettir. Bizler ise masaya toplum olarak oturuyor masadan toplum olarak kalkıyoruz. Güneyin bütün rahatlığı bundan kaynaklanıyor. Uluslararası toplum aslında bütün gerçekleri biliyor ama bu duruma sessiz kalıyor” ifadelerini kullandı.
“ Annan Planı artık ortada yoktur”
Annan Planı’nın Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedilerek ortadan kaldırıldığını söyleyen Anıl Kaya, söz konuus planın bundan sonraki süreçte bir temel olamayacağını da belirtti.
“O günden bugüne şartlar da aynı değildir. Özellikle Doğu Akdeniz’de jeostratejik koşullar önemli derecede değişmiştir. Hidrokarbon konusu Annan Planı sürecinin bir tartışma konusu değildi. Şimdi artık Kıbrıs konusunun seyrinde gelişmelere önemli ölçüde etki eder pozisyondadır” diyen Kaya, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte Kıbrıs’lı Türklerin haklarının savunulması noktasında atılan adımlar ve Orta Doğu’daki gelişmelerin de son derece önemli olduğuna değindi.
Kaya, “Örneğin Türkiye-Libya arasındaki deniz yetki alanları anlaşması, Doğu Akdeniz’de dengeleri değiştirmiştir” dedi.
“KKTC’de sandığa yansıyan yeni bir irade söz konusudur”
KKTC’nde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Ersin Tatar tarafından dile getirilen polştikaların halktan onay aldığını ve yeni bir iradenin söz konuus olduğunu kaydeden Anıl Kaya, “Cumhurbaşkanımızın söyledikleri ve politikaları biliniyor. Egemen eşitliğe dayalı yan yana yaşayan iki ayrı devletin işbirliği modeli. Bu bizlerin bugüne kadar yerelde ve uluslararası alanda muhataplarımızın bilgisine getirmiş olduğumuz çözüm şeklimizdir.” ifadesini kullandı.
Anıl Kaya, Kıbrıs konusundaki duruşun sürekli olarak siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları, eski dışişleri bakanları ve halkla değerlendirdiklerini, onların bu doğrultuda vermiş oldukları desteği gördiklerinin kaydetti.
Kaya, “Bu destek bizim çok önemlidir. Bizler bütün bu çalışmaları doğal olarak Anavatan Türkiye Cumhuriyeti devleti ile birlikte yürütmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun KKTC’ye yapmış olduğu ziyarette de çalışmalar detaylı olarak ele alınmış ve orada Kıbrıs Türk halkına ve Kıbrıs konusundaki politikalarına verilen destek tüm Dünyaya duyurulmuştur” dedi.
“Cenevre’de Federasyonun niye olmayacağını anlatacağız”
Anıl Kaya, “Federasyon görüşmeleri Crans Montana’da sona ermiştir. Orada artık Federasyonun bir kez daha müzakere edilmeyeceği Türkiye Cumhuriyeti tarafından kayda geçirilmiştir. KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti olarak tutumumuz ortaktır. Kıbrıs konusu bir milli davadır. Bu toplantının amacı neyi müzakere edeceğimizi konuşmaktır. Yeniden bir müzakere süreci için ortak zemin var mı yok mu ona bakmaktır. Federasyonun niye olmayacağını da orada anlatacağız. Kıbrıs’ta kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm istiyorsak iki devletli çözümün müzakere edilmesi gerekmektedir.” dedi