Toplumsal İrade Platformu, salgın süresince aldıkları kararlarla çalışma hak ve özgürlükleri engelledikleri gerekçesiyle Bakanlar Kurulu, Sağlık Bakanlığı ve Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’na dava açtı
Siyah bayraklar taşıdılar
Aralarında Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) ile Kıbrıs Türk Devlet Çalışanları Sendikası‘nın (Çağ-Sen) da bulunduğu Toplumsal İrade Platformu yetkilileri, bugün saat 09.30’da mahkeme girişinde açıklama yaparken, platform üyelerinin siyah bayraklar taşıdığı gözlemlendi.
Açıklamanın ardından Yüksek İdare Mahkemesi’nde avukatlar Boysan Boyra, Öncel Polili ve Seda Okgül tarafından dava dosyalandı.
Tulga: Mücadeleyi yeni bir aşamaya taşıyoruz
Mahkeme girişinde yapılan açıklamada ilk sözü alan KTEZO Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, alınan kararların ve yaşanan eşitsizliklerin Mahkeme nazarında da tescil edilmesi için dava açarak başladıkları mücadeleyi yeni bir aşamaya taşıyacaklarını kaydetti.
Tek tek işyerlerini ziyaret ettiklerini anlatan Tulga, “Büyük bir öfke patlaması var. Gündem geçimsizliktir, gündem işsizliktir, kapanan işyerleridir, biriken borçlardır, hacizlerdir” dedi.
Kabner: Mücadelemiz hukuk nezdinde de sürecek
KTEZO Başkanı Mahmut Kanber ise yaptığı konuşmada, toplumun dar ve orta gelir seviyesinde olan asgari ücretliler ile esnaf ve zanaatkarların salgın nedeniyle kapalı olunan dönemlerde zarara uğratıldığını savunarak, karar üreticilerinin hesap vermesini istediklerini söyledi.
13 aydır sürdürdükleri eylemlilik sürecinin hukuk nezdinde de süreceğini belirten Kanber, iflas eden işletmelerin zarar ziyanlarının karşılanmasını istediklerini sözlerine ekledi.
Anayasa’nın eşitlik ilkesine vurgu…
Konuşmaların ardından Toplumsal İrade Platformu adına Faize Tarazi, basın bildirisini okudu.
Bildiride, 2020 yılının mart ayından beridir anayasal haklarının ihlal edildiği ileri sürüldü ve bu nedenle bir hukuk mücadelesi başlatıldığı kaydedildi.
Devletin, Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereği, herkese gereken ekonomik desteği ve çözümü sağlamakla mükellef olduğu belirtilen bildiride, aylarca çalışma hak ve özgürlüğü engellenen kişilerin kaderine terk edildiği savunularak, “Buna karşın çalışmadığımız süre zarfındaki sigorta primleri, seyrüsefer ve diğer harçlar, işyeri kiraları, ev kiraları ve banka taksitleri ile ilgili de çözüm üretmeyerek özel sektör emekçilerinin birikmiş borç yükü altında ezilmesine sebep olmuştur” ifadeleri kullanıldı.
Ülkede büyük bir ekonomik yıkım yaşandığı belirtilen bildiride, “5 binden fazla işyeri iflas edip kapandı. 10 bini KKTC vatandaşı olmak üzere 50 binden fazla insan da işsiz kaldı. Ayakta durmaya çalışan işletmelerin de çoğu iflas noktasına dayandı” denildi.