Bağımsızlık Yolu, Kıbrıslıtürk lider Ersin Tatar’a “Kıbrıslı Türklerin statü ve dünyada yer alma mücadelesine Anastasiadis’ten ve Kıbrıslı Elen şovenistlerden bile daha fazla zarar verdiğinizin farkında mısınız?” sorusunu sordu
Özkızan: Tatar, Anastasiadis’in değirmenine su taşıyor
Bağımsızlık Yolu adına Parti Genel Sekreteri Celal Özkızan bir bildiri yayınlayarak Cenevre sürecinde Ersin Tatar’ın iki devletlilik tezi üzerine bazı değerlendirmeler yaparak, alınan pozisyon üzerine kendisine bir dizi eleştiri ve soru yöneltti. Ersin Tatar’ın KKTC’yi tanıtmakla ilgili hangi adımları atmayı planladığı sorgulanan açıklamanın sonunda ise “Federasyon karşıtı tavırlarını Akıncı döneminde ortaya koyarak uluslararası kamuoyu önünde zor durumda kalan, dahası kendi halkının bazı kesimleri tarafından bile Akıncı karşısında aciz kaldığı düşünülen Anastasiadis bile bugün taktik icabı federasyonu savunur gibi görünmekte, Ersin Tatar ise KKTC’yi tanıtmakla ilgili hiçbir planı olmamasına rağmen “iki devletlilik” diyerek, resmen Anastasiadis’in değerimenine su taşımaktadır. Bu durum da, Anastasiadis’in bir önceki dönemde bozulan ve “uzlaşmaz” olarak kabul edilen imajının onarılmasına yardım etmektedir.” değerlendirmesi yapılarak “Sayın Tatar, siz, Kıbrıslı Türklerin statü ve dünyada yer alma mücadelesine Anastasiadis’ten ve Kıbrıslı Elen şovenistlerden bile daha fazla zarar verdiğinizin farkında mısınız. Sayın Tatar, sizin amacınız nedir?” sorusu yöneltildi.
Açıklamanın Tam Metni:
Ersin Tatar, gerek cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde, gerekse de cumhurbaşkanı olduktan sonra bütün söylemini “iki devletlilik”, yani “KKTC’nin tanıtılması” hedefi üzerine kurmuştu. Ancak, Ersin Tatar, cumhurbaşkanlığı görevi başladığından beri, KKTC’yi tantımak yönünde herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Son olarak, Cenevre görüşmelerinde, “iki devletlilik” çerçevesinde KKTC’yi tanıtma tezi gündeme taşınmış, ancak, beklenildiği üzere olumsuz yanıt alınmıştır. Olumsuz yanıt alınmasının sebebi ise, on yıllardır ortada duran BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarıdır.
Ersin Tatar’ın bu kararları duymak için Cenevre’ye gitmesine gerek yoktu. Ersin Tatar zaten “KKTC’yi tanıtma” vaadini, bu kararların var olduğunu bilerek vermişti. Yani Ersin Tatar’ın bize anlatması gereken şey, Rauf Denktaş’ın ve Derviş Eroğlu’nun bile bir milim yerinden oynatamadığı bu kararları kendisinin nasıl değiştireceği ve başta BM Güvenlik Konseyi ülkeleri olmak üzere dünyayı KKTC’yi tanıtmak yönünde nasıl ikna edeceğidir.
Dahası, Ersin Tatar, Cenevre görüşmeleri vesilesiyle iki devletlilik fikrini dünyaya duyurmayı bir
başarı olarak dile getirmektedir. Oysaki, iki devletlilik talebi, dünyaya, hem Rauf Denktaş, hem de Derviş Eroğlu dönemlerinde zaten duyurulmuştur. Sorun, bu talebi “duyurmak” değil “kabul ettirmek”tir.
Ersin Tatar, bütün dünyanın zemin olarak kabul ettiği ve Kıbrıslı Türk halkının çıkarlarının ve varlığının dünyaya tanıttırılmasındaki en önemli araç olan “federasyon” çizgisini sırf “Rumlar istemiyor” diye bir kenara atmıştır. Bu mantığa göre, Ersin Tatar, bütün dünyanın kabul etmediği ve Kıbrıslı Türkleri görünmez kılan “iki devletlilik” talebini de bir kenara atacak mıdır? Eğer atmayacaksa, KKTC’yi tanıtmak için nasıl bir yol haritası izlemeyi düşünmektedir? Örneğin KKTC’nin tanıtılması için BM Güvenlik Konseyi üyesi olan 5 devlet ile gayriresmi bir biçimde de olsa ne gibi ilişkiler kurmayı düşünmektedir? BM üyesi olan 193 devlet arasından hangileri ile KKTC’yi tanıtmak yönünde lobi çalışması yürütmeyi planlamaktadır ve bu çalışma ne tür bir çalışma olacaktır?
Kıbrıs sorununa doğrudan taraf olan Britanya ile ve AB ile KKTC’nin tanıtılması yönünde ne gibi çalışmalar yapılmaktadır. Uzağa gitmeye gerek yok, Ersin Tatar, Türkiye’nin en yakın müttefiki olan Pakistan, Azerbaycan, Bosna Hersek, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi ülkelerde ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi
uluslararası kuruluşlarda KKTC’nin tanıtılması konusunda ne gibi girişimlerde bulunmayı düşünmektedir? Bu konuda bir yol haritası var mıdır? Daha da yakına gelecek olursak, Türkiye’nin KKTC’yi tanıması konusunda ne gibi çalışmalar yürütülmektedir? Örneğin Türkiye’deki futbol takımları, ne zaman KKTC’deki futbol takımları ile resmi maçlar yapmayı planlamaktadır? Bu konuda bir girişim yapılmış mıdır, yapılmışsa ne aşamadadır, yapılmamışsa neden yapılmamıştır?
Türkiye’de yapılan uluslararası sportif ve kültürel organizasyonlara Kıbrıs Cumhuriyeti resmi olarak davet edilirken ve resmi olarak yer alırken; bu organizasyonlara KKTC neden resmi bir biçimde davet edilmemektedir? Türkiye’de düzenlenen her türden politik, ekonomik ve diplomatik resmi uluslararası toplantılara neden KKTC resmi olarak katılamamaktadır? Türkiye’nin bile KKTC’yi devlet olarak resmi bir biçimde tanımadığı bir ortamda, başka ülkelere KKTC’yi tanıtmak konusunda nasıl bir beklentiye girilmektedir? Eğer KKTC’nin tanıtılmasına dair tüm bu girişimler yapılmamışsa, tüm bu girişimlerin yapılmasına dair ortada bir plan ve yol haritası yoksa, o halde Ersin Tatar’ın amacı nedir? Cenevre’ye “iki devletliliği” götürerek neyi amaçlamaktadır? Eğer KKTC’nin tanınması için bir yol haritası yoksa, Cenevre’de “iki devletliliği” masaya koyarak, Anastasiadis’e koz verdiğinin ve Kıbrıslı Türklerin statü mücadelesine, dünyada yerini alma mücadelesine zarar verdiğinin farkında değil midir?
Federasyon karşıtı tavırlarını Akıncı döneminde ortaya koyarak uluslararası kamuoyu önünde zor durumda kalan, dahası kendi halkının bazı kesimleri tarafından bile Akıncı karşısında aciz kaldığı düşünülen Anastasiadis bile bugün taktik icabı federasyonu savunur gibi görünmekte, Ersin Tatar ise KKTC’yi tanıtmakla ilgili hiçbir planı olmamasına rağmen “iki devletlilik” diyerek, resmen Anastasiadis’in değermenine su taşımaktadır. Bu durum da Anastasiadis’in bir önceki dönemde bozulan ve “uzlaşmaz” olarak kabul edilen imajının onarılmasına yardım etmektedir. Sayın Tatar, siz, Kıbrıslı Türklerin statü ve dünyada yer alma mücadelesine Anastasiadis’ten ve Kıbrıslı Elen şovenistlerden bile daha fazla zarar verdiğinizin farkında mısınız? Sayın Tatar, sizin amacınız nedir?