İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği (İSG-BİR), İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, sadece özel sektörde değil, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında da İSG yasa ve uygulamalarının bir an önce hayat bulması gerektiğine vurgu yaptı
İSG-BİR: İş barışı, hızlı ve sağlıklı kalkınmanın ön şartı
İSG-BİR, ülkede iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli önlemlerin sadece özel sektörde değil, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında da hayat bulması gerektiğini belirtti.
Birlik, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin gerekli eğitim, düzenleme, denetim ve yatırımların yapılamamasından dolayı iş kazaları, meslek hastalıkları gibi insan ve toplum yaşamını ilgilendiren birçok olumsuz sonuçlar meydana geldiğini, sağlıklı çalışma ortamı ve çevresinin, iş barışının, hızlı, sağlıklı kalkınmanın ön şartı olduğunu belirtti.
“İş kazaları ve kayıplarımızın azalmasını umuyoruz”
İSG-BİR, çalışılan ortamın ve üretim süreçlerinin yetersiz ve olumsuz koşulları, çalışanların en temel hakkı olan sağlıklı yaşama ve çalışma hakkını tehdit ettiğini kaydetti.
Uluslararası Çalışma Örgütü-ILO’nun 28 Nisan tarihini ‘Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü’ olarak ilan ettiği anımsatılan açıklamada, “Ülkemizde ise konunun önemi nedeniyle bu gün, haftaya dönüştürülmüş ve her yıl 4-10 Mayıs tarihleri arası ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’ olarak ilan edilmiştir” denildi.
Bu haftanın amacının; tüm işçi ve işverenlerimizin ‘iş sağlığı ve güvenliği kültürü’ edinmeleri, işyerlerinde bu kültürü uygulamaya dönüştürmelerini sağlamak olduğu belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Böylece yüksek oranlarla yaşamaya devam ettiğimiz iş kazalarından kurtulmayı amaçlıyor. Avrupa’da ve dünyada ön sıralarda yer aldığımız iş kazaları ve kayıplarımızın azalmasını umuyoruz”
“Ülkemizde gerekli eğitim, düzenleme, denetim ve yatırımlar yapılmıyor”
Gelişmiş ülkelerin yasal önlemlerle, toplumsal eğitim ve bilinçlendirme ile sorunun çözümü yönünde çaba sarf ettiği ve önemli yol alındığı belirtilen açıklamada, “Ülkemizde ise iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin gerekli eğitim, düzenleme, denetim ve yatırımların yapılamamasından dolayı iş kazaları, meslek hastalıkları gibi insan ve toplum yaşamını ilgilendiren birçok olumsuz sonuçlar meydana gelmektedir” denildi.
Sağlıklı çalışma ortamı ve çevresi, iş barışının, hızlı ve sağlıklı kalkınmanın ön şartı olduğu vurgulanan açıklamada, çalışılan ortamın ve üretim süreçlerinin yetersiz ve olumsuz koşulları, çalışanların en temel hakkı olan sağlıklı yaşama ve çalışma hakkını tehdit ettiğine vurgu yapıldı.
“Mevcut yasalar uygulanmıyor”
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli önlemlerin alınması bir zorunluluk olmaktadır. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının ortadan kaldırılması, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sağladığı olanakların bu alana yönelik olarak geliştirilmesi, bilimsel araştırmaya dayalı riskin doğru tanımlanması, planlı çalışma ve üretim sürecindeki gelişmelerin bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve nihayet güvenlik önlemlerinin arttırılmasıyla sağlanabilir.”
Ülkede iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yasal düzenlemelerin 2008 yılında yapılmaya başlandığı, yasal mevzuatların güncel koşullara göre yenilenerek mevzuat oluşturulmaya çalışıldığı ifade edilen açıklamada, bazı yasal değişiklikler gerekmesine rağmen mevcut yasaların uygulanmamasından dolayı iş kazalarının olduğu vurgulandı.
“Yeterli denetim yok”
Yeterli denetimlerin olmaması, tüm paydaşların bu konuda aynı hassasiyeti göstermemesi ve işverenlerin mevcut yasal düzenlemelerden haberdar olmamasının iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları açısından istenilen noktaya gelinememesinde en önemli faktörlerden olduğu vurgulanan açıklamada, daha bilinçli bir toplum ve çalışma hayatı oluşturmanın, iş sağlığı ve güvenliği konusunda farkındalığı artırmanın bu haftanın temel amacı olduğuna dikkat çekildi.
Koronavirüs salgını sebebiyle bütün dünyada olduğu gibi ülke ekonomisinde de bir daralma yaşandığına işaret edilen açıklamada, geçmişte birçok işletmenin maliyetleri azaltmak için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin ikinci plana bıraktığı, aynı tutumun işletmelerin açılmaya başladığı bu dönemde devam etmesi halinde koronavirüs salgının çok daha hızlı bir şekilde yayılma göstereceği ve iş kazalarının kaçınılmaz olacağı kaydedildi.
Bu konuda tüm idarecilere ve işverenlere önemli sorumluluk düştüğüne dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Çalışma hayatını denetlemek ve İSG yasal gereklerini hayata geçirmek için gerekli tüm tedbir ve önlemleri acilen almak zorundadırlar. Sadece özel sektörde değil tüm kamu kurum ve kuruluşlarında da İSG yasa ve uygulamalarının bir an önce hayat bulması gerekmektedir.
Toplumsal huzur ve güvenli çalışma hayatı için İSG yasa ve kurallarına uyalım”