Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cemal Özyiğit, KIB-TEK Yönetiminin pandemi ve ona bağlı ekonomik olumsuzluklar nedeniyle, borcunu ödeyemeyen dar ve sabit gelirli vatandaşların elektriklerinin kesilmesine onay verirken, milyonlarca liralık borcu olan “bazı imtiyazlı” kişilerin elektriğini kesmeye yanaşmadığını söyledi.
Özyiğit, “Bu haksızlık karşısında, EL-SEN yönetimi inisiyatif alıp imtiyazlıların elektriğini kesmeye yeltenince de kurum yönetimi çalışanları polise verip haklarında işlem yapılmasını istiyor” dedi.
“Aslında işin gerçeği ortada bir hükümet olmadığıdır” diyen TDP genel Başkanı Özyiğit, “Hükümetin bir kanadı ortağının temsilcileri olmadan karar alıyor, protokole uymuyor, diğer ortak ise ‘karşıyım’ demesine rağmen ortaklığa devam ederek, alınan kararları hem onuyor hem de hükümetin devamına olanak sağlıyor” dedi.
Özyiğit, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kıb tek özelinde yaratılmak istenilen ve Kıbrıs Türk halkının zararına olacak her türlü icraattan da hükümet bir bütün olarak sorumlu olacaktır” ifadelerini kullandı.
Özyiğit’in açıklaması şöyle:
“KIB-TEK’e söz vermesine rağmen yatırım yapmaktan bilinçli bir şekilde kaçınarak özele bağımlılığa zemin hazırlamaya çalışan Enerji Bakanı ve kurum yönetimi, şimdi de görevini yapan çalışanları polise şikayet ediyor.
KIB-TEK Yönetimi ülkemizin içinde bulunduğu pandemi ve ona bağlı ekonomik olumsuzluklar nedeniyle, borcunu ödeyemeyen dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın elektriklerinin kesilmesine onay verirken, siyasi hesaplarla milyonlarca liralık borcu olan bazı imtiyazlı kişilerin elektriğini kesmeye yanaşmıyor.
Bu haksızlık karşısında, EL-SEN yönetimi inisiyatif alıp imtiyazlıların elektriğini kesmeye yeltenince de kurum yönetimi çalışanları polise verip haklarında işlem yapılmasını istiyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Hem görevinizi yapmayıp kurumu ve ülkeyi zarara uğratacaksınız, hem de buna karşı çıkanlara engel olup haklarında işlem başlatacaksınız. Bunu kabul etmek mümkün değildir ve bu karardan derhal vazgeçilmelidir.
Aslında işin gerçeği ortada bir hükümet olmadığıdır. Hükümetin bir kanadı ortağının temsilcileri olmadan karar alıyor, protokole uymuyor, diğer ortak ise ‘karşıyım’ demesine rağmen ortaklığa devam ederek, alınan kararları hem onuyor hem de hükümetin devamına olanak sağlıyor.
Özetle HP yatırıma onay vermiş bir parti olmasına rağmen tüm bu tabloya seyirci kalarak onay veriyor.
Şu da net olarak bilinsin ki; hükümet bir bütündür ve alınan-alınmayan tüm kararlarda her iki ortak da eşit derecede sorumludur.
Kıb tek özelinde yaratılmak istenilen ve Kıbrıs Türk halkının zararına olacak her türlü icraattan da hükümet bir bütün olarak sorumlu olacaktır.
Dolayısıyla görevini yapan çalışanlarla ilgili karardan da iki ortak sorumludur ve bu kararın düzeltilmesi için herkes gerekeni yapmalıdır.”