KıbrısManşet

Baysal: Müdahaleler siyasetin nefes almasını engelleyici boyutlara ulaştı






Sol Hareket, muhalefeti mecliste yapmanın öznel koşullarının ortadan kaldırılmış olduğunu söyleyerek, muhalefete ‘sine-i millet’e dönme çağrısı yaptı

Baysal: Müdahaleler siyasetin nefes dahi almasını engelleyici boyutlara ulaşmıştır

Sol Hareket adına yazılı açıklamada bulunan Besim Baysal, geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçimlerden önce başlayan müdahalelerin, artık siyaseti nefes alamayacak duruma getirdiğini söyledi.

Baysal’ın açıklamasının tamamı şu şekilde:

“Geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleştirilen “cumhurbaşkanlığı” seçiminin hemen öncesinde başlayan Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasal yaşama müdahaleler artık siyasetin nefes dahi almasını engelleyici boyutlara ulaşmıştır.

Toplumsal karşılığı ve niteliği herkes tarafından malum olan kişiler, kayyum gibi atanarak oluşturulan hükümet ve cumhurbaşkanlığı süreci tüm dünyanın gözleri önünde cereyan etmiştir.

Öncelikle para, mafya, tehdit üçgeninde Türkiye yöneticilerinin buradaki temsilcilerinin, TC Büyükelçisinin, TC Elçiliği görevlilerinin, AKP temsilcilerinin, MHP milletvekillerinin, köy köy, ev ev gezerek yaptıkları çalışmalar sosyal medyada resimleriyle duyurulmuş hatta oteller ve UBP parti binaları önlerindeki görüntüleri basına yansımıştır.

Seçim yasaklarına rağmen TC Cumhurbaşkanlığı ağızından Maraş’ın açıldığı safsatası toplumsal algı oluşturmak için hiç çekinmeden tüm havuz medyasında ve Kıbrıs kanalların bir çoğunda canlı verilmiştir.

Ardından UBP’deki olası toplumsal karşılığı bulunan adayın kazanmasının önüne geçmek için parti kurultayı defalarca ertelenmiş, adaylar parti başkanlığı seçiminden el çektirilmiştir.

Yine ayni şekilde toplumsal ve hatta zümresel karşılığı olup olmadığı malum olan kişi atama yöntemi ile “başbakanlığa” getirilmiş, hükümet bozulup hükümet kurulmuş, “bakanlar” AKP yöneticilerinin istediği şekle uygun olarak dizayn edilmiştir.

Belirlenen şekliyle “mecliste” yeterli çoğunluk olmamasına rağmen, “meclis” denen yapı hiçbir şekilde çalıştırılmamasına rağmen sürdürülemez durum talimatla sürdürülmektedir.

Toplumsal ve siyasal yapımızdaki; demokrat, sol, sosyalist, ilerici ve emekten yana politikalar, Kıbrıs sorunundaki federal bir çözüm ve barış talebi, Kıbrıslı Türklerin varlığı ve kendi kendimizi yönetme mücadelesinin artık hiçbir mecrada ve hiçbir zeminde temsil edilmesine izin verilmemektedir.

Bu sürecin gözümüzü kapatarak, görmezden gelerek, ağzımızı açmadan, sesimizi yükseltmeden, kulaklarımızı tıkayarak, duymazlıktan gelerek durdurulamayacağı kesinleşmiştir.

Gidilen köyün minareleri görünmektedir. Bunun en belirgin göstergesi TC Cumhurbaşkanı ve devamında TC yöneticilerinin yargı ve yüksek mahkememizin kararlarına yönelik saygısızca ifadeleri ve toplumsal yapımıza yöneltmiş oldukları fütursuzca saldırılardır.

Geldiğimiz noktada yasaların emrettiği şekliyle de, önceden görüşülen şekliyle de meclisin erken seçim kararı alması çeşitli oyunlarla engellenmektedir.

Toplumsal çoğunluğun muhalefette olmasıyla yeni bir dizayn yapılmadan seçimlerin yapılması istenmemektedir.
Bu şartlarda meclis içinde de temsiliyet anlamını yitirmiştir.

Temsili demokrasiyi bile yerlerde süründüren entegrasyoncu ve biatçı anlayışın karşısına dikilmek için toplumsal talepleri toplumla birlikte kucaklamanın vakti gelmiştir.

Muhalefeti mecliste yapmanın öznel koşulları bile ortadan kaldırılmış, sine-i millet’e dönmenin koşulları dayatılmıştır.

Kıbrıs’ın kuzeyinde siyasete yeniden nefes aldırmak, toplumumuzun taleplerinin sorumluluğunu taşımak, ileride meclisin gerçek temsiliyetini oluşturmak ve bugün meclis dışında gerçek muhalefeti örgütlemek için meclisteki tüm muhalif partilere Sine-i Millet çağrısı yapıyoruz. Kıbrıs’ın kuzeyi Türkiye değildir ve olmayacaktır”









Başa dön tuşu