Toplumsal Hareket Platformu Kurucusu Mehmet Derya, muhalefetin Cenevre‘deki 5+BM Kıbrıs toplantılarında sessiz kalarak, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘a destek olduğunu söyledi
Derya: Cefayı da cezayı da çeken halktır
Platform adına yazılı açıklamada bulunan Derya, muhalefet partilerinin, Cenevre’de her zaman destekledikleri söylediğiniz federasyon için ne yaptığını sordu ve cevabını da “Koskocaman bir HİÇ!” olarak verdi.
Derya’nın açıklamasının tamamı şu şekilde:
“CEFAYI DA CEZAYI DA ÇEKEN HALKTIR.
SEFAYI SÜRENLER İSE SİYASİLER VE YANDAŞLARIDIR.
KKTC’de muhalefetin görevi nedir?
27/29 Nisan’da Cenevre’de yapılan Kıbrıs görüşmelerine damgayı vuran olay aslında sanıldığı gibi Tatar’ın BM’ye sunduğu 6 maddelik kalıcı çözüm önerisi değildi.
Cenevre’deki Kıbrıs görüşmelerine damgayı vuran: KKTC meclisindeki muhalefet partilerinin üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi sus-pus olmalarıydı!
Peki bu neden böyle oldu? Bu konuyu konuşalım…
Hade diyelim Tatar Ankara‘nın papağanı olarak, onu CB makamına tam anlamıyla “atayan” TC CB’nın sözünden çıkamaz, Ankara’nın direktifleri doğrultusunda Ankara’nın dahi tanımadığı bir “devleti” tanıtmaya çalıştı.
Peki ya siz muhalefetteki siyasiler?!
Siz Cenevre’de her zaman desteklediğinizi söylediğiniz federasyon için ne yaptınız? Koskocaman bir HİÇ!
Ben sizin yerinizde olsaydım Cenevre’yi altını üstüne getirir sesimi tüm dünyaya duyururdum! Siz bunu dahi yapamadınız.
Peki sizin bunu yapamamanızın altında yatan sebep nedir?
Halk sizden ne beklerdi bilir misiniz?..
Hazır Cenevre’ye gitmişken en azından muhalefet partileri olarak ortak bir açıklama yapıp Kıbrıs’ın kuzeyinde TC’nin istediği gibi at koşturduğunu ve devletin her kademesine elini soktuğunu, Kıbrıs Türk halkının da bundan duyduğu rahatsızlığı basın açıklaması ile BM binasından tüm dünyaya duyurmanızı!
İşte o zaman Kıbrıs’a geldiğinizde halk en azından sizin bir açıklama yaptığınızı bilecekti.
Yapamadığınız basın açıklamasına ilaveten, hiç sesinizi çıkartmamakla, Cenevre’de dönen dolaplara destek vermiş olduğunuzu umarım tahmin etmişsinizdir.
Muhalefet Cenevre’de sessiz sedasız kalarak Tatar’a neden destek oldu?
Çünkü muhalefetin tuzu kuru. Güzel maaş alıyorlar. Neden uğraşsınlar ki? Neden senin benim için çaba sarfetsinler ki?
Ancak isterim ki, ilk seçimlerde halk bunların hesabını sorsun! Meclise göndereceği milketvekillerini seçerken en az karpuz seçerken gösterdikleri özeni göstersinler.
İşte o zaman siyasiler memleketin efendisinin siyasetçilerin değil, halkın olduğunu anlarlar.
Evet farkındayım. Bu yazı bazılarını küplere bindirecek. Ama umurumda bile değil.
Ben her zaman doğru olana doğru, yanlış olana yanlış demeye, ruhum bedenimden ayrılıncaya kadar devam edeceğim!
Tatar Cenevre’den dönünce de meclisi daha düne kadar bilgilendirmedi. Cenevre’ye giden muhalefet parti yetkilileri de dönünce ses çıkartmaya başladılar ki, bunun halk nezdinde hiç bir anlam ve önemi yoktur.
Demir kızgınken, yerinde dövülür.
Öyle kızgın demiri alıp başka yerde dövemezsiniz. Çünkü soğur ve hiç bir şekile girmez. Aynen muhalefetin yaptığı da buydu.
Ben Kıbrıs’ta siyaseti yakından takip ettiğim için sıklıkla yeri geldiğince sorularıma cevap ararım. Ancak aldığım cevaplar hiç tatmin edici olmadı ve hep kaçamak cevaplar verildi şimdiye kadar.
CTP Milletvekili Sn. Asım Akansoy’a geçtiğimiz günlerde bir tv programında sorduğum “Cenevre’de neden basın açıklaması yaıp 6 maddelik öneriyi reddetmediniz” soruma karşılık verdiği “Cenevre artık bitti.
Bundan sonra ne yapabiliriz ona bakalım” cevabı gerçekten KKTC siyasetinde muhalefetin geldiği son noktayı açıkça gözler önüne sermiş oldu!
Siyasetçilerin %95’i zaten “Kaşı beni karşıyayım seni” zihniyetindedirler. Hangi partiden olduğu önemli değil. Çoğu böyledir.
Kimse korkmasın onlara hiçbişey olmaz. Olan halka olur. Bütün cefayı da fakayı da halk çeker. Sefayı da siyasiler ve etrafındakiler sürer.
O yüzden al birini vur ötekine.
Gün gitsin dolgun maaş gelsin. Çocuğumu, yeğenimi işe koyayım hayatları kurtulsun zihniyetinde olan siyasetçilerin ezici çoğunluğunun düşündüğü budur.
O yüzden dostlar;
Bu ülkede güç biz halktır!
Bize yaşatılan haksızlıkların da düzensizliklerin de tek sorumluları yine biz haktır. Neden mi?
Çünkü onları seçerek başımıza getiren bizleriz!”