KıbrısManşet

Müdahalenin İstihbarat Tablosu: Mustafa Akıncı




2020 yılında Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Ankara hükümeti tarafından yapıldığı iddia edilen müdahalelerle ilgili hazırlanan raporda konuşan 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ifadelerini yayımlıyoruz

Akıncı: Türkiye’nin ağır bir şekilde müdahalesi vardı

Raporu hazırlayan ekip, seçime bağımsız olarak katılan Mustafa Akıncı ile 15 Ocak 2021 tarihinde görüştü.

Yapılan görüşmede, Akıncı’dan seçim sürecinde yaşadıklarını paylaşması istendi.

Konuyla ilgili açıklama yapan Akıncı, Türkiye’nin seçimlere ağır bir şekilde müdahalesi olduğunu, Crans Montana müzakerelerinden (Dönemin Kıbrıslıtürk lideri Mustafa Akıncı ve dönemin Kıbrıslırum lideri Nikos Anastasiadis arasında, 2017 yılında 10 gün süren 5’li resmi müzakereler) sonra başlayan bir itibarsızlaştırma süreci yaşandığını ve bunun Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olduğunu söyledi.

Akıncı, ifadelerine yönelik sistematik bir tahammülsüzlük olduğunu da söyleyerek, Suriye’de (Türkiye’nin Afrin’e yönelik müdahalesiyle ilgili Akıncı: “Barış Pınar’ı da desek, akan su değil kandır”) diyalogla çözüm bulunması yönündeki görüşünün çarpıtılarak saldırı malzemesi haline dönüştürüldüğünü kaydetti.

“Türkiye Cumhuriyeti kesinlikle Tatar’ı istiyor”

Akıncı seçimin yaklaştığı dönemde, TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin Türkiye’ye gidip döndükten sonra, Beyaz Ev’de (Beyaz Ev: Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na ait askeri gazino) bazı Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekillerini çağırdığını söyledi. Akıncı, kendilerine ‘Karşınızda sadece büyükelçi değil TC devleti var’ dediğini bildiklerini ifade etti.

Basına sadece elçinin orada olduğunun yansımış olmasına rağmen, o toplantıda Kolordu Komutanı ve buradaki MİT (Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı) sorumlusunun da bulunduğunu belirten Akıncı, toplantıda ‘Türkiye Cumhuriyeti kesinlikle Tatar’ı istiyor. Akıncı’yı istemiyor. TC için bu bir beka sorunudur. Siz de Tatar’ın seçilmesi için uğraşacaksınız’ denildiğini kaydetti.

Akıncı, Beyaz Ev’deki görüşmenin ardından, milletvekillerinin takip altında tutulduğunu da ifade ederek, her birine somut görevler verildiğini (konvoya şu kadar araba getir veya sorumlu olduğun sandıktan şu kadar oy çıkacak gibi) gözlemlediklerini söyledi.

“UBP seçimde taşeron rolü oynadı”

Akıncı, UBP’nin seçimde taşeron rolü oynadığını belirterek, seçimi asıl yönetenlerin, TC adına hareket ettiğini söyleyen güçlendirilmiş bir Milli İstihbarat Teşkilatı ekibi olduğunu kaydetti. Akıncı, bahsi geçen MİT ekibinin halen Kıbrıs’ta olduğunun söylendiğini, UBP kurultayına yönelik müdahalenin de yine aynı ekip tarafından yapıldığını duyduklarını söyledi.

“Tehdit ve tavırlarını açık bir şekilde gösterdiler”

Akıncı, MİT ekibinin tehdit ve tavırlarını açık bir şekilde gösterdiklerini de ifade ederek, bu tavırların toplum tarafından bilinmesini de istediklerini kaydederek, devamlı surette ‘Akıncı kazanamayacak. Biz her tedbiri aldık. Kazanırsa orada kalamayacak’ dediklerini söyledi. Bahsi geçen görevlilerin farklı kişilere, zehirleme ve kaza gibi şeylerden bahsettiklerini de anlatan Akıncı, hayatına kastedebilecekleri mesajını verdiklerini kaydetti.

“Ankara’nın talimatıdır, gelemem”

Akıncı Beyaz Ev’deki toplantı sonrası Büyükelçi’yi makamına davet ettiğini de belirterek, şunları söyledi:

“Büyükelçiye, bu yapılanın ne kadar yanlış olduğunu ve büyükelçinin görevinin gelen yanlış talimatları uygulamak değil de yanlış kararlar aldırmamak ve alınan yanlış kararların düzeltilmesini sağlamak için çalışmak olduğunu söyledim. Büyükelçiye ‘Bu yaptığınız sonuç verse bile burada açacağınız yarayı tamir etmek hiç kolay olmayacaktır’ dedim. AKP’nin ve Türkiye’deki siyasi partilerin Kıbrıs şubelerini açmalarının en büyük yanlış olduğunu da söyledim. TC Lefkoşa Büyükelçisi ise bana ‘Sen federasyon istiyorsun, Türklükle ilgili olarak da sen ayrı bir kimlik peşindesin, Kıbrıslı Türk kimliğinin peşindesin, Türkiye bütün kurumlarıyla burada değişim olmasını ister’ dedi”

Akıncı, kendisinin Büyükelçiye, Beyaz Ev’deki toplantıda yanında kolordu komutanı ve MİT temsilcisinin de olduğunu bildiğini ve o konuşmada ailesinin de tehdit edildiğini söylediğini ifade ederek, Beyaz Ev’deki toplantıda ‘Herkesin TC’nin ne istediğini bilmesini sağlayacağız’ denildiğini ve bunun içinde de kendi akrabalarından birinin isminin de geçtiğini söyledi.

Akıncı, Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ aracılığı ile tehdit edildiğini anlatarak, bunun üzerine Büyükelçiyi tekrar makamına çağırdığını ancak bu kez kendisine ‘Ankara’nın talimatıdır, gelemeyeceğini’ bildirdiğini kaydetti.

Akıncı, bunun üzerine huzuruna Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nı çağırdığını, ona ‘Sen bu ülkenin güvenliğinden sorumlusun, polis sana bağlıdır. Sınır ve iç güvenlik de. Bunları anlatıyorum, bilgin olsun. Normal bir ülke olsak sana bu gelenleri ve bizi tehdit edenleri tutuklaman için emir verdirdim’ dediğini söyledi.

“AKP ve MHP milletvekilleri sahada”

Akıncı, diğer seçimlerden farklı olarak bu seçimde TC’nin bütün kurumlarıyla ve AKP-MHP milletvekilleriyle sahada olduğunu da söyleyerek, UBP, DP (Şu an hükümette olan koalisyon ortakları Demokrat Parti ve Yeniden Doğuş Partisi) ve YDP’nin Ankara’ya çağrıldığını ve bunun sonunda şu anki hükümetin kurulduğunu da belirtti.
Seçim sonuçlarına bakıldığı zaman, demografik yapı nedeniyle Mağusa ve İskele’de Türkiye’nin etkisinin ciddi bir şekilde görülebileceğini de söyleyen Akıncı, aylar önce her evin taciz boyutunda Türkiye’den ‘anket’ adı altında 2-3 defa arandığını, seçmenin eğiliminin öğrenildiğini ve bu çalışma yapıldıktan sonra seçmenin yönlendirildiğini belirtti.

Bunların yönlendirme olduğunu baştan itibaren söylediklerini de kaydeden Akıncı, muhtemelen cep telefonu operatörleri ile işbirliği içinde numaralar ve isimler bilinerek seçmenlerin arandığını kaydetti.

“Büyükelçilik, UBP seçim karargâhı gibi kullanıldı”

Akıncı Türkiye’nin tüm istihbarat, devlet ve PR gücünü seçimde kullandığını ifade ederek, TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin seçim dönemide, UBP seçim karargahı gibi çalıştığını belirtti.

Akıncı, sözlerine şöyle son verdi:

Bu dönemde gerçek kişilerden ölüm tehditlerine varan paylaşımlar yapıldı. Televizyonlarda İHA ile vurulma tehdidi yanında ‘kazaya kurban gitsin’ veya ‘kafasına sıkarım’ gibi tehditler de gördük. Seçim sürecinde, trollerin de ciddi anlamda kullanıldığına şahit olduk. Öte yandan tüm bunlar yaşanırken, TC Lefkoşa Büyükelçisi ‘müdahale yoktur’ açıklaması yaptı.









Başa dön tuşu