Sol Hareket Eğitim Sekreteri Nuray Özgeçen, yaptığı yazılı açıklamada, bu akademik yıl boyunca, eğitimin öncelikli olarak ele alınması için gerekli çalışmayı yürütmeyen ve bu nedenle okulları açamayan eğitim bakanlığının, Çanakkale kampı düzenlemesini eleştirdi
Özgeçen: Kamplar, Türkiye’ye olan bağımlılığı derinleştirmeyi hedefliyor
Özgeçen, TC tarafından düzenlenen Çanakkale Milli Mücadele ve Ortak Kültür Kampları’na katılması için çağrı yapmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, çocuklar ve gençlere, yaşlarına uygun olan pedagojik gerekler gözetilmeden, milliyetçilik, militarizm gibi unsurların dayatıldığı, islam ve kültür empozesinin yapıldığı bu kampların düşmanlıkları kalıcılaştırmayı, Türkiye’ye olan bağımlılığı derinleştirmeyi hedeflediğinin açık olduğunun altını çizdi.
Özgeçen’in açıklamasını tamamı şu şekilde;
“Bu durum Kıbrıs’ın kuzeyinde eğitimi yönetmekle ve planlamakla sorumlu olanların, eğitimde planlama konusundaki acizliklerini ve Türkiye’den gelen talimatları, devam eden pandemi koşullarına ve Türkiye’nin hala bu anlamda riskli olan ülkeler arasında olmasını göz ardı ederek harfi harfine uygulama çabasını ortaya koymuştur.
Vaka sayısının çok daha yüksek olduğu Türkiye’ye, 3 bini aşkın öğrenciyi götürme cesareti bulan bakanlık, bu yıl boyunca, vakaların düşük seyrettiği dönemde bile okulları yüz yüze eğitime açma ve gerekli önlemleri alma konusunda aynı cesareti gösterememiştir.
Daha önceki yıllarda, söz konusu kamplarda ortaya çıkan bir çok olumsuzluğa rağmen, bu yıl da bu kampların içeriği, yöntemi pedagojik anlamda hiç incelenmeden, gelen talimat doğrultusunda koşulsuz öğrenci gönderimi kabul edilmiş ve anında çağrı yapılmıştır.
Ablalık-ağabeylik sistemi kurularak gençler üzerinde baskı oluşturulmuş, kız öğrenciler cinsiyet temelli ayrımcılığa maruz kalmış, kıyafetlerine müdahale edilmiş, gerek otobüs gerekse kamp alanlarında islam empozesi kendini göstermiş, öğrenciler psikolojik ve fiziksel şiddete uğramışlardır. Ayrıca hazırlanan sunumlarda AKP propagandası yapıldığı bilgisine ulaşılmıştı.
Çocuklar ve gençlere, yaşlarına uygun olan pedagojik gerekler gözetilmeden, milliyetçilik, militarizm gibi unsurların dayatıldığı, islam ve kültür empozesinin yapıldığı bu kampların düşmanlıkları kalıcılaştırmayı, Türkiye’ye olan bağımlılığı derinleştirmeyi hedeflediği açıktır. Bu durum savaşları yaratan düşüncelerin, bu kamplar aracılığıyla yeniden üretilmesine neden olmakta, gerek Kıbrıs adasında gerekse daha geniş coğrafyalarda barış inşaasında engel teşkil etmektedir.
Gençlerin ve çocukların, herhangi bir dini, milleti, etnik kökeni üstün görmeden, tüm din, dil, ırk ve cinsel kimliklere eşit derecede saygılı, barış kültürü bilinciyle yetişmeleri esastır. Ayrıca yapılan empozeler, onların özgürlüklerine doğrudan bir saldırıdır.
Gençlerin ve çocukların, düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği, bilimsel veriler ışığında tarihiyle yüzleşebildiği, herhangi bir kimliğin zorla dayatılmadığı, öğrenmekten keyif alarak, doğayla iç içe eğitim gördükleri bir ortam hepimizin hayalidir.
Bu hedefin gerçekleşmesi ve tüm çocuk ve gençlerin, ırkçı, milliyetçi, militer, cinsiyetçi, muhafazakar değerlerle kuşatılmasına karşı çıkmak için, bu alandaki tüm paydaşları birlikte mücadeleye çağırırız1″