Sol Hareket Eğitim Sekreteri Nuray Özgeçen, çocukları, beceri, ilgi, yeteneklerine göre değil, kendilerini ifade etme şansları bulunmayan çoktan seçmeli sorularda göstermiş oldukları sözde başarıya göre ‘değerlendiren’ ve ‘eleyen’ kolej giriş sisteminin acilen terk edilmesini talep etti
Özgeçen: Eşitsizliğe dayanan kolej giriş sınav sistemini reddediyoruz
Özgeçen açıklamasında, rekabetçi, eşitsizliğe dayanan ve eşitsizliği yeniden üreten kolej giriş sınav sistemini reddettiklerini belirtti.
Sol Hareket adına açıklama yapan Özgeçen’in “Öğrencilerin, ilköğretimden sonraki eğitim süreçlerini belirlemenin tek ve alternatifsiz yolu kolej sınavları mıdır?” sorusunu sorduğu açıklaması şu şekilde:
“Pandemi sürecinden en çok etkilenen alanlardan biri elbette ki eğitim olmuştur. Hatta zaman zaman bilinçli bir biçimde ilgili bakanlıkça terk edilmiş, temel bir hak olmasına karşın yetkililer tarafından öncelikli olamamıştır.
Bu sürecin başında, ilgili bakanlık, eğitimi yeniden planlamak, dönüştürmek yerine zaten bütçesi olmayan okulları kendi hallerine terk ederek, geride bırakmakta olduğumuz akademik yılın tamamen veli, öğretmen ve okulların idari kadrolarının çabaları ve maddi imkanlarıyla yürütülmesine neden olmuştur.
Hal böyle iken eğitim dönemi eş zamanlı olarak ve aynı nitelikte yürütülememiştir.
Pandemi koşulları dışında da yalnızca ekonomik imkanlara sahip öğrencilerin, dershaneler, özel dersler aracılığıyla hazırlandığı, aynı imkanlara sahip olmayanların ise bu yarışa dahil bile olamadığı kolej sınavının yarattığı adaletsizlik, pandemi süreci ile daha da belirgin bir hale gelmiştir.
Zaten fırsat eşitsizliğine yol açmakta olan kolej sınavlarının, sanki koşullar hiç değişmemişçesine aynı şekilde yapılacak olması adaletsizliği yeniden üretmekten başka bir şey değildir. Öğrencilerin, ilköğretimden sonraki eğitim süreçlerini belirlemenin tek ve alternatifsiz yolu kolej sınavları mıdır?
Uzun zamandır ilgili sendikalar ve bir çok farklı örgüt tarafından aksi belirtilmiş olmasına ve hatta V. eğitim şura kararlarına, yapılan önerilere rağmen kolej giriş sınavlarının aynı formatta yapılmasındaki ısrarın nedeni nedir?
Neo-liberal politikaların hayatın bir çok alanını olduğu gibi eğitimi de metaya dönüştürdüğünün, eğitimi, kimileri için alınır-satılır bir unsur, kimileri içinse ulaşılmaz kılarak sınıfsal farklılıkları daha derinleştirdiğinin en çarpıcı ve en üzücü örneklerinden biridir kolej sınavları.
Dershane patronları ve bu sınav sisteminden kazanç sağlayan tüm kesimler zenginleşirken, sırf ailesinin ekonomik yetersizliği nedeniyle bu sınavlara dahil olamayan çocuklar ise tıpkı aileleri gibi bu ‘ayrıcalıklı’ okullarda okuyamadıkları için hayatın bir çok alanından sınırlandırılmaktadırlar.
Bu çark bu şekilde devam etmektedir.
Pedagojik anlamda hatalarla dolu olan bu giriş sisteminin, gerçek bir başarı ölçütü olduğu ilüzyonuna kapılan çocuklar, sınav sonuçlarına bakarak kendilerini ‘başarılı’ veya ‘başarısız’ olarak nitelendirmeye başlamaktadırlar. Kendi gelişim dönemlerine hiç uygun olmayan bir hazırlanma ve değerlendirme sürecine maruz kalan çocuklar bu sözde ‘başarı’ veya sözde ‘başarısız’lığın etkilerini hayatları boyunca taşımaya devam edeceklerdir.
Kolej sınavının yerine bilimsel, adaletli ve sağlıklı işleyen bir alternatif koyamamanın bir nedeni yine eğitimin kendisidir.
Tek tip insan gücü yetiştirme (fordist anlayış) ve rekabet anlayışıyla yetiştirilen bugünün karar vericileri tam da bu nedenden ötürü değişime kapalı, rekabet ve kar odaklı hedeflerden başkasını üretememektedirler.
Bireysel farklılıkları dikkate almayan, öğrencilerin ilgi, istek,yetenek ve ihtiyaçlarını ölçemeyen bir sınav sistemi başarılı olabilir mi? Yoksa sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri görmezden gelerek, tek hedefi öğrencileri elemek olan bir sınavı sırf öğrenciler ‘eleyebildiği’ için başarılı diye niteleyebilir miyiz?
Eğitim, bireyleri özgür düşünceye yöneltmeli, bilimsel ve demokratik değerleri aktarırken bireylere entellektüel anlayış kazandırmalıdır. Bu amaçla, bireylerin ilgi, istek, ihtiyaç ve yeteneklerine bağlı olarak bireysel farklılıklarını dikkate alan eğitim, öğretim ortamlarının tasarlanması sağlanmalıdır.
Eğitimdeki tüm paydaşların söz sahibi olduğu, öğrencide öğrenme arzusu geliştirecek, yönlendirici ve 6. 7. 8. sınıflarda farklı programlara geçiş imkanı tanıyan bir program için çalışma yapılmalı, ivedi olarak hayata geçirilmelidir. Göçmen ve dil sorunu yaşayan ailelerin bu çağdaki çocukları için bunun yanında oryantasyon hizmeti de eş zamanlı olarak sağlanmalıdır.
Bu yolla hem KGS’nin yaratttığı fırsat eşitsizliği ve pedagojik sorunlara çözüm bulunabilir hem de ‘ayrıcalıklı’ okul anlayışı ortadan kaldırılabiir. Kolejler ve diğer okullar arasındaki eşitsizlikler giderilebilir.
Çocuklar ve gençler toplumsal yaşama eşit katılım için gerekli kaynaklara erişmek, ihtiyaç duydukları nitelikli eğitimden yararlanmak hakkına sahiptirler.
Sol Hareket rekabetçi, eşitsizliğe dayanan ve eşitsizliği yeniden üreten kolej giris sınav sistemini reddeder. Adil ve pedagojik bir sistemin üretilmesi için gerekli olan siyasi iradenin oluşması için eğitimdeki tüm paydaşların dayanışarak mücadele etmesinin gerekliliğine inanır.
Bu amaçla, Sol Hareket, herkesin, parasız, eşit, demokratik, bilimsel, anadilinde ve ulaşılabilir eğitim hakkının sağlanması için tüm eğitim paydaşlarıyla dayanışarak mücadeleye devam edecektir”