Sol Hareket Örgüt Sekreteri Orhan Erönen yaptığı yazılı açıklamada, UBP-DP-YDP kayyum hükümetinin toplumsal iradeyi, hukuku, Anayasa ve Meclis iç tüzüğünü yok sayarak seçim tarihini belirlemek ve ilgili yasal değişiklikleri görüşmek için özel ad hoc komite oluşturmasının kabul edilemez olduğunu belirtti
Erönen: Hükümet’in özel ad hoc komite oluşturması kabul edilemez
Erönen , UBP-DP-YDP hükümetinin toplumsal iradeyi, hukuku, Anayasa ve Meclis iç tüzüğünü yok sayarak seçim tarihini belirlemek ve ilgili yasal değişiklikleri görüşmek için özel ad hoc komite oluşturmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Mecliste temsil edilen muhalefet partilerine soruyoruz. Daha ne kadar bu keyfi anlayışa mecliste bulunarak meşru zemin sunmaya devam edeceksiniz? Ve çağrı yapıyoruz. Sine-i Millete dönün, güçlerimizi birleştirelim, sokak ve meydanları harekete geçirelim” dedi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleştirilen ‘cumhurbaşkanlığı’ seçiminin hemen öncesinde başlayan Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasal yaşama müdahaleler artık siyasetin nefes dahi almasını engelleyici boyutlara ulaşmıştır.
Toplumsal karşılığı ve niteliği herkes tarafından malum olan kişiler, kayyum gibi atanarak oluşturulan hükümet ve cumhurbaşkanlığı süreci tüm dünyanın gözleri önünde cereyan etmiştir. Öncelikle para, mafya, tehdit üçgeninde Türkiye yöneticilerinin buradaki temsilcilerinin, TC Büyükelçisinin, TC Elçiliği görevlilerinin, AKP temsilcilerinin, MHP milletvekillerinin, köy köy, ev ev gezerek yaptıkları çalışmalar sosyal medyada resimleriyle duyurulmuş hatta oteller ve UBP parti binaları önlerindeki görüntüleri basına yansımıştır.
Belirlenen şekliyle ‘mecliste’ yeterli çoğunluk olmamasına rağmen, ‘meclis’ denen yapı hiçbir şekilde çalıştırılmamasına rağmen sürdürülemez durum talimatla sürdürülmektedir. Toplumsal ve siyasal yapımızdaki; demokrat, sol, sosyalist, ilerici ve emekten yana politikalar, Kıbrıs sorunundaki federal bir çözüm ve barış talebi, Kıbrıslıtürklerin varlığı ve kendi kendimizi yönetme mücadelesinin artık hiçbir mecrada ve hiçbir zeminde temsil edilmesine izin verilmemektedir.
Bu sürecin gözümüzü kapatarak, görmezden gelerek, ağzımızı açmadan, sesimizi yükseltmeden, kulaklarımızı tıkayarak, duymazlıktan gelerek durdurulamayacağı kesinleşmiştir. Gidilen köyün minareleri görünmektedir. Bunun en belirgin göstergesi TC Cumhurbaşkanı ve devamında TC yöneticilerinin yargı ve yüksek mahkememizin kararlarına yönelik saygısızca ifadeleri ve toplumsal yapımıza yöneltmiş oldukları fütursuzca saldırılardır.
Geldiğimiz noktada yasaların emrettiği şekliyle de, önceden görüşülen şekliyle de meclisin erken seçim kararı alması çeşitli oyunlarla engellenmektedir. Toplumsal çoğunluğun muhalefette olmasıyla yeni bir dizayn yapılmadan seçimlerin yapılması istenmemektedir.
Bu şartlarda meclis içinde de temsiliyet anlamını yitirmiştir.
Temsili demokrasiyi bile yerlerde süründüren entegrasyoncu ve biatçı anlayışın karşısına dikilmek için toplumsal talepleri toplumla birlikte kucaklamanın vakti gelmiştir. Muhalefeti mecliste yapmanın öznel koşulları bile ortadan kaldırılmış, sine-i millet’e dönmenin koşulları dayatılmıştır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde siyasete yeniden nefes aldırmak, toplumumuzun taleplerinin sorumluluğunu taşımak, ileride meclisin gerçek temsiliyetini oluşturmak ve bugün meclis dışında gerçek muhalefeti örgütlemek için meclisteki tüm muhalif partilere Sine-i Millet çağrısı yapıyoruz.