KıbrısManşet

Önal: Kefil olmadan iyi düşünün






Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, bankalardan kredi kullanmanın ciddi bir karar olduğunu belirterek herkesin, ödeyebileceğini düşündüğü ölçüde borçlanması, bütçesine uygun olan seçeneği tercih etmesi gerektiğini vurguladı

Önal: Kredi, eğlence, tatil gibi amaçlarla almayın

Önal, kredinin eğlence, tatil, hızlı tüketim gibi amaçlarla değil, doğru yatırımlar yapmak, varlıkları artırmak, orta vadede gelir artırmak, kârı yükseltmek, ödeme gücü ve kapasiteyi büyütmek için alınması tavsiyesinde bulundu.

Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtlayan Önal, kredi kullanmanın sadece borçlananı değil ailesini, iş ortaklarını, kefilleri olumlu ya da olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Önal, bu nedenle borçlanan kişinin sorumlu davranması gerektiğini söyledi.

“Pandemide çok başarılı bir sınav verdik”

Ülkenin finansal ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli, temel fonksiyonlarını başarılı bir şekilde yerine getiren bir bankacılık sistemi bulunduğunu ifade eden Olgun Önal, “Pandemi döneminde çok başarılı bir sınav verdik, müşterilerimizin yeni finansman ihtiyaçları dahil tüm ihtiyaçlarını oldukça uygun koşullarla yerine getirdik, temel fonksiyonlarımızı başarılı şekilde yerine getirdik ve getirmeye devam ediyoruz” diye konuştu.

 Önal, mali bünyesi güçlü, teknik kabiliyetlerini geliştirmiş ve uluslararası bankacılık kurallarını uygulayan finansal sisteme sahip olmak için yıllardır yürüttükleri çaba ve adımların ne kadar doğru olduğunu hep birlikte gördüklerini belirterek, devlet bütçesinde oluşan kayıpları giderecek ek yükümlülükleri üstlenmekten de çekinmediklerini söyledi.

Bankaların likit şekilde çalıştığını, 1 TL öz kaynak ile 10 TL’lik kredi kullandırma kapasitesi yaratabileceklerinin farkında olduklarını belirten Önal, şöyle konuştu:

“Kredi kullandırma kapasitemizin ve olası riskleri bertaraf etmek için özkaynaklarımızı artırmamız gerektiğini biliyoruz. Bankalarımız, ortaklarından aldıkları nakit sermaye artırımları yanında elde ettikleri karları önemli ölçüde öz kaynaklarına ekleyerek 5 milyar TL’nin üzerinde bir öz kaynak biriktirdi.

Minimum seviyesi yüzde 10 olan sermaye yeterlilik oranımızı (SYR) yüzde 16’lar seviyesine çıkardık.

Tam rekabet koşullarına yakın koşullarda faaliyet gösteren bir eko-sistem içindeyiz. Bir müşterinin finansal ihtiyaçlarını giderebilmek için başvurabileceği ve içlerinden en iyi teklifi seçebileceği çok sayıda seçeneği var”

Önal, birliğin, eko-sistem bozulmaması ve etkin çalışması için tüm paydaşlarıyla sürekli ve yapıcı ilişkiler içerisinde olmayı hedefleyen bir çalışma tarzıyla faaliyet gösteren bir mesleki örgütü olduğunu vurguladı.

Önal, başta denetim otoriteleri olan Merkez Bankası ve bağlı olduğu Maliye Bakanlığı’yla yakın ve sürekli iletişim içinde çalıştıklarını kaydederek şöyle devam etti:

“Piyasa koşullarında olağanın dışında sık dalgalanmaları birlikte yaşadığımız dönemlerde Birliğimiz ve bankalarımız üzerlerine düşen görevi proaktif bir yaklaşımla yerine getiriyor.

Bizler sorumluluklarını titiz ve kurallara uygun şekilde yerine getirmeye çalışan kurumlarız. Zaman zaman bizler de hata yapabiliyoruz. Ancak, yaptığımız hatalardan dersler çıkarıyor, kendimizi o alanda geliştiriyoruz, tekrar etmemesi için önlemler alıyoruz.”

Bankacılıkta yasal mevzuatın durumuyla ilgili sorulara karşılık Önal, batılı ülkelerdeki uluslararası kabul görmüş kurallara paralel düzenlemelerin uygulamada olduğunu söyledi.

“Merkez Bankası, düzenleyici otoritedir”

Merkez Bankası’nın sektörde denetim ve düzenleyici otorite olduğuna işaret eden Önal şunları ifade etti:

“Uygulamaya koyduğu düzenlemeler ve sürdürdüğü denetim faaliyetleri batılı ülkelerdeki uluslararası kabul görmüş kurallarla tamamen paralel. Bu yapı, bankacılık sistemimizi hem olağan hem de olağanüstü dönemlerde, hem iç hem de dış kaynaklı dalgalanmalarda dayanıklılığını ve kabiliyetlerini artırıyor.

Likidite, sermaye yeterliliği ve mali bünye ile ilgili oranlarımız uluslararası örnekleri ile karşılaştırdığımızda oldukça iyi düzeylerde.”

“1 Ocak 2022’den itibaren sadece temassız kredi kartları olacak”

Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliği Başkanı Önal, kredi kartlarıyla ilgili soruları yanıtlarken, Visa, Mastercard gibi uluslararası kart kuruluşlarının, temaslı kart basımlarını 1 Ocak 2022’den itibaren durduracağını bildirdi.

Dolayısıyla, o tarihten itibaren sadece temassız fiziki kart basımı yapılabileceğini kaydeden Olgun Önal, bu kuralın Kıbrıs’ın kuzeyindeki bankalar için de geçerli olacağını söyledi.

Önal, tüm bankaların hem temassız kart basımına hem de sahada temassız kartlarla iletişim kurabilen pos makinası sayılarını artırmaya çalıştığını belirterek “Kısa süre içinde adadaki tüm kartların ve pos cihazlarının temassız altyapıya geçeceğini düşünüyoruz.

Fiziki kart olmadan e-cüzdanlar ve akıllı telefonlar kullanılarak, üye işyerlerinde ise mevcut pos cihazları yerine yine akıllı telefonlar üzerinden çalışacak softpos uygulamaları kısa sürede ülkemizde de yaygınlaşacak” diye konuştu.

Önal, ATM ve POS gibi bazı hizmet kanallarının birleştirilmesinin bankacıları sürekli meşgul eden konulardan olduğunu ifade ederek bu konudaki zorlukları şöyle anlattı:

“Kullanılan bankacılık sistemlerinin buna izin vermemesi, yapılacak yatırımların ölçekler nedeniyle fizibl görünmemesi, bazı bankalarımızın operasyonlarını ana merkezleri üzerinden yürütmeleri, rekabet koşullarının izin vermemesi gibi sebeplerle birleşerek servis verme imkanları hayata geçirilemiyor.

Buna rağmen, kart ve pos operasyonlarını birleştiren ve tek bir merkezden yürüten banka sayımız oldukça fazla. Bu bankacılık sistemimizin önemli başarılardan ve sinerji yaratan uygulamalarından birisi.”

“Dileğimiz pandemi öncesi hacimlerin kısa sürede yakalanması”

Önal, kartlı ödeme sistemleriyle ilgili bazı istatistiki verileri de paylaşarak şu yorumları yaptı:

“Ödeme hacimlerinde Mart 2020 ayından itibaren başlayan daralma, pandeminin 28 bin 213 üye işyerimizin ticaret hacimlerinde yarattığı olumsuz kayıplarla ilgili sektörel analizlere girmesek dahi hepimize fikir veriyor. Pandeminin kendisi bir risk.

Bu riski, sosyal ya da ticari hayatta karşı karşıya kaldığımız diğer riskleri yönettiğimiz gibi yönetmek zorundayız. Bunu becerir, aşılanır, doktorlarımızın uyarılarını dikkate alır sıkı bir şekilde uygularsak ve ekonomik faaliyetleri açık tutabilirsek hızlı bir toparlanmanın işaretlerini kartlı ödeme istatistiklerinde de görürüz. Dileğimiz pandemi öncesi hacimlerin kısa sürede yakalanması.”

Önal, Bankalar Birliği olarak kartlı ödeme hacimlerinin artmasını, toplumda nakit kullanımının azalmasını, nakit yerine banka transferlerinin, banka çeklerinin ve kartlı ödeme yöntemlerinin yaygınlaşmasını çok istediklerini ve desteklediklerini de vurgulayarak “Tüm bankalarımız bu alanda artan yatırımlarına devam ediyor. Tüm toplumumuzu yeni nesil ödeme seçeneklerini daha fazla kullanmaya, eski nesil diye adlandırabileceğimiz fiziki nakit parayı ise hayatlarında hızla azaltmaya davet ediyoruz” dedi.

Hâlâ bir bankadan diğer bankadaki hesabına para aktarma işlemini nakit çekip, taşıyıp, nakit yatıran müşteriler bulunduğunu kaydeden Önal, “Halbuki, EÖS ya da EFT sistemleri ile bu tür transferleri yapmak zahmetsiz ve en fazla 10-15 dakika. Nakit almak, taşımak, muhafaza etmek birçok riski de beraberinde getiriyor” diye konuştu.

“Ödeyebileceğinizi düşündüğünüz ölçüde borçlanın”

Bankalardan kredi alacak kişilerin nelere dikkat etmesi gerektiğiyle ilgili de bilgi veren Önal şunları söyledi:

“Büyümek, işlerini geliştirmek, yeni varlıklar alarak aktiflerini büyütmek ya da refah artırıcı hizmet ya da varlıkları satın almak için yeterli birikimi olmayan kişiler veya şirketler, birikim fazlası olanların kaynaklarını kullanmak zorunda. Birikim fazlası olanlar, kendi kaynaklarını kullanmak isteyenlerden bir getiri bekliyorlar.

Bankacılığın temel işlevi tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Bankalar birikim fazlası olanlardan, faiz ödeyerek fonlarını topluyor, sonra da bu fonları ihtiyaç duyanlara kredi olarak kullandırıyor.

Ülkemizde 21 banka, bu bankaların ülkemizin her noktasına yayılmış 215 şubesi ile finansal sistemin desteğine ihtiyaç duyan herkese servis vermeye hazır. Bankacılık, ülkemizde tam rekabet koşullarının tam anlamıyla işlediği piyasalardan birisi.

Dolayısıyla herhangi bir finansal servis ihtiyacı ve kredi ihtiyacı olan bir kişi ya da şirket, kendisine en uygun faiz, vade, masraf, para birimi, finansal ürün seçeneklerinden birisini seçebilir, istediği bankadan işlemini gerçekleştirebilir.

Kredilendirme sürecinde kredi isteyen müşterilerimize önemli bir yük düşüyor. Her birimiz, ödeyebileceğimizi düşündüğümüz ölçüde borçlanıyor olmamız şart. Alacağımız kredinin vadesini, faizini, aylık taksit miktarını, faiz dışındaki maliyetlerini incelememiz, bütçemize uygun olanı seçmemiz gerekli.

Gelecekteki gelir ve gider beklentilerimizi belirlerken iyimser yaklaşımlar yanında kötümser senaryoları da düşünmeliyiz, muhafazakar olmalıyız. Kredinin amacı, kredinin ne için kullanıldığı kredilendirme sırasındaki en kritik konudur.

Bir kredi, ister bir ticari işletme isterse bir birey olsun, doğru yatırımlar yapmak, varlıkları artırmak, orta vadede gelir artırmak, kârı yükseltmek, ödeme gücü ve kapasiteyi büyütmek için alınmalı, eğlence, tatil, hızlı tüketim gibi amaçlarla kredi kullanılmamalı ya da çok çok ölçülü kullanılmalı.

Kredi kullanma ciddi bir karardır”

Kredi kullanma kararı, ciddi bir karardır. Sadece kullananı değil, kullananın dışında birçok kişiyi etkileyen, sorumluluklar yükler.

Eş ve çocuklarımız, ailemiz, hatta mirasçılarımız, varsa kefil ya da kefillerimiz, garantörlerimiz, ortaklarımız, birlikte iş yaptığımız insanlar, kredi aldığımız banka başta olmak üzere birçok kişiyi olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. O yüzden, borçlanan birisi sorumlu davranmak durumundadır.”

 Bankalar Birliği Başkanı Önal, kredilerde kefillerin sorumluluğu ve kefil olacak kişilerin dikkat etmesi gerekenlerle ilgili soruları yanıtlarken, kefalet imzasının, asıl borçluyla birlikte alacaklıya karşı geniş yükümlülükler doğurduğunu belirtti.

“Bir kefil, asıl borçlu ödemez ise, borçlu ile birlikte borcun ödenmesinden sorumlu olduğunu attığı imza ile kabul eder” diyen Önal, kefilin, asıl borçlunun ödeme yapmaması durumunda borcun tamamını ödemekle karşı karşıya kalabileceğine işaret etti.

“Kefil olmadan iyi düşünün”

Önal, “Kefil, asıl borçlu gibi, tüm malvarlığı ile sorumludur. O yüzden, ödememe durumunda, araç ya da taşınmaz malvarlıklarını kaybetme riskini taşır. Birden fazla kefil ya da başka teminatlar olması, kefili sorumluluktan kurtarmaz. Kefil, borcun tamamından sorumludur” diyerek dolayısıyla kefil olmadan önce iyi düşünmek gerektiğini vurguladı.

Olgun Önal, kefil olanlara, hoş olmayan sürprizlerle karşılaşmamaları için borçlunun ödemelerini mutlaka sürekli takip etmesi tavsiyesinde bulundu.

“Hatır çeki pimi çekilmiş bombadır”

Önal, ‘hatır çeki’ ve riskleri konusunda da bilgi vererek şöyle devam etti:

“Arkasında ticari bir alışverişin olmadığı, bir tarafın diğerine ya da tarafların karşılıklı birbirlerine gerçek borç- alacak ilişkisine dayanmadan düzenledikleri çeklere hatır çeki diyoruz.

Düzenlenen bu çekler, piyasada para ya da mal temin etmek için kullanılıyor.

Hatır çeki, pimi çekilmiş saatli bir bombadır, ilişkide zayıf olan taraf bir gün gelir çeki ödeyemez. Düzenleyen tarafı da ya batırır ya da çok zor durumda bırakır.

Bu çekler, ciro yoluyla konudan ve ilişkiden tamamen habersiz tarafların ellerine geçebilir, bu çek karşılığında ilişkiden habersiz taraflar mal yada para verebilirler. Dolayısıyla, hatır çeki düzenleyen ve alanın ötesinde birçok kişi ve tarafı olumsuz etkileyebilir.

Gerçek bir ilişkiden kaynaklanmadığı, tabiri caizse ‘yalan’a dayalı olduğu için ticari hayatın temel kurallarından karşılıklı güveni önemli ölçüde zedeler, bir ödeme aracı olan çekin itibarını olumsuz etkiler.

Bu nedenle hatır çeki, ne düzenleyin ne de alın, isteyenden de uzak durun.”

Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, bankalara ipotekli gayrimenkullerin alım satıma konu olması ve alıcıların uğradığı zararla ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

“Risk gerçekleşirse başkalarını suçlamayın”

Ana kuralın Tapu Dairesi’nden kendi adına devralınmayan bir taşınmaz için ödeme yapılmaması olduğunu vurgulayan Önal, ödeme yapılması halinde ciddi risk alındığını kaydetti.

Önal, bir taşınmaz satış sözleşmesi ile satın alınıyorsa, ödeme öncesi Tapu kayıtlarının kontrol edilmesi, ipotek ya da başka bir engel olmadığından emin olunması ve sözleşmenin Tapu’ya kaydettirilmesi gerektiğini vurgulayarak bunların unutulmamasını tavsiye etti.

Önal, “Aksi takdirde yine ‘çok ciddi risk’ aldığınızı unutmayın.

Risk gerçekleştiğinde ise başkalarını suçlamayın” dedi.

Bankaların, kredi vermeden evvel, bir taşınmazı ipotek olarak alacaklarsa, vergi borcu dahil Tapu’da herhangi bir engeli olmadığını araştırdığını, teminatı aldıktan sonra kredi verdiğini anlatan Önal, şunları ekledi:

“Teminat olarak aldığı sırada Tapu’da kayıtlı olmayan bir engeli yada satış işlemini Bankaların bilmesi mümkün değildir.

Yine ipotekli bir taşınmazın, ipotek işleminden sonra birisi tarafından satın alınıp alınmadığını da Bankalarımız bilemezler, bilmek zorunda da değildirler.

Tapu’nun varlık sebebi, o taşınmazla ilgili tüm işlemlerin kayıt edilebilmesi, işlem yapmak isteyen tarafların bu kayıtları görebilmesi, yanlışlıkların ve kötü niyetli işlemlerin önüne geçilebilmesidir.

Tapu’da ‘search’ yapmak, sözleşme yapmadan, para vermeden yapılacak ilk iştir. Çok kolay bir iştir ve yanlış işler yapmamızın önüne geçer”









Başa dön tuşu