KıbrısManşet

İnsan ticareti birçok sektörde






Mülteci Hakları Derneği, Kıbrıs Türk Barolar Birliği, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı ve Kuir Kıbrıs Derneği olarak 30 Temmuz İnsan Ticaretiyle Mücadele Günü kapsamında yaptığımız ortak basın açıklaması yaparak, insan ticaretinin birçok sektörde olduğu belirtti

Eğlence, inşaat, ev içi hizmet, hayvancılık ve tarım sektörleri insan ticaretinin başında geliyor

Dernekler yapmış oldukları basın açıklamasında, Kıbrıs Türk Barolar Birliği tarafından Aralık 2019 tarihinde faaliyete giren ihbar hattı kapsamında yapılan başvurular sonucunda insan ticaretinin birçok sektörde olduğunun fark ettiklerini söyleyerek, “Bu sektörlerin başında eğlence, inşaat, ev içi hizmet, hayvancılık ve tarım gelmektedir” dedi.

Kimlik ve pasaportlarına tacirler tarafından el konulması, ülkedeki ikametgahlarının düzensiz hale getirilmesi ve borçlandırılmaları gibi yöntemlerle de çaresiz duruma itilmekte ve sömürülmekte olduğunu belirten dernekler, ” Aynı zamanda ülkemizde LGBTİ+ların görünmez mağdurlar olduklarını ve yoksullaştırma politikaları nedeni ile kırılganlaştırılarak potansiyel insan ticareti mağdurları haline getirilmektedirler” dedi.

“Kime nasıl başvurabileceklerini bilmemesi onları savunmasız hale getirmekte”

Basın açıklamasının tamamı şu şekilde:

Birleşmiş Milletler 30 Temmuz tarihini ‘İnsan Ticareti ile Mücadele Günü’  olarak 2013 yılında insan ticaretine karşı farkındalığı ve iş birliğini artırmak amacıyla ilan etti. Ülkemizde insan ticaretiyle mücadele alanında çalışmalar yürüten örgütler olarak, insan ticaretine dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinliklerin yapıldığı bu günde buradaki durumla ilgili bilgilendirme yapmak istiyoruz.

İnsan ticareti bugün dünya genelinde en yaygın görülen yasadışı aktivitelerden biridir ve suç örgütleri vasıtasıyla gerçekleşebildiği gibi, bireysel tacirler tarafından da uygulanabilmektedir. İnsan ticareti, en kısa tanımıyla kişilerin emekleri üzerinden elde edilen haksız kazancı ifade eder.

Bu elde edilen kazancın bedelini mağdurlar özgürlükleriyle ödemektedirler. İnsan ticareti mağdurları bugün ülkemizde baskı, tehdit, borçlandırma ve çaresizliğinden yararlanma gibi yöntemlerle kontrol altında tutulmakta ve birçok ağır insan hakları ihlallerine maruz bırakılmaktadırlar.

Kıbrıs Türk Barolar Birliği tarafından Aralık 2019 tarihinde faaliyete giren ihbar hattı kapsamında yapılan başvurulara baktığımızda insan ticaretinin birçok sektörde olduğunun farkına vardık. Bu sektörlerin başında eğlence, inşaat, ev içi hizmet, hayvancılık ve tarım gelmektedir.

Farklı sektörlerdeki mağdurların profillerine bakıldığında ise neredeyse tamamı yabancı, Türkçe diline hakim olmayan ve kendi ülkesinden birçok vaat ile buraya getirilen insanlar olduklarını gördük.

Bu kişilerin özellikle ülkedeki yasal hakları hakkında bilgi sahibi olmaması ve sıkıntı yaşadıkları zaman kime nasıl başvurabileceklerini bilmemesi onları savunmasız hale getirmektedir.

Ayrıca; kimlik ve pasaportlarına tacirler tarafından el konulması, ülkedeki ikametgahlarının düzensiz hale getirilmesi ve borçlandırılmaları gibi yöntemlerle de çaresiz duruma itilmekte ve sömürülmektedirler.

Aynı zamanda   ülkemizde   LGBTİ+’ların  görünmez   mağdurlar   oldukları   ve   sosyo-ekonomik   ve politik   yoksullaştırma politikaları   nedeni   ile   kırılganlaştırılarak   potansiyel   insan   ticareti mağdurları haline getirildikleri bilinmektedir.

Ülkemizde ise uluslararası hukuk nezdinde insan ticaretiyle mücadele anlamında çok önemli bir belge olan Palermo Protokolü’nün 2018 yılında meclisten geçmesine rağmen Protokol altındaki yükümlülükler yerine getirilmemiştir.

Geçtiğimiz yıl Mart ayında insan ticaretinin Fasıl 154 Ceza Yasası altında suç olarak tanımlanması olumlu bir gelişme olsa da, hukuki olarak mağdurların haklarının korunması bağlamında ciddi eksiklikler bulunmaktadır.

Ayrıca, suç olarak tanımlanan bu fiile ilişkin etkili soruşturma yürütülmemiş olup aradan geçen bir buçuk yıla rağmen tek bir insan taciri dahi mahkemeler huzurunda hüküm giymemiştir. Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası’nın ise İngiliz koloni döneminden kalma, eksik bir yasal düzenlemedir ve insan ticareti mağdurlarını korumak bir yana, özellikle ihraç konusunda verilen geniş yetkiler ve muğlak ifadeler insan tacirlerinin, mağdurları rahatlıkla polisi kullanarak tehdit etmelerinin önünü açmaktadır.

Bunun yanında alanda en fazla karşılaşılan sorunlardan biri de devlet tarafından mağdurlara herhangi bir koruma veya desteğin sağlanmamasıdır. Mağdurlar bugün polise şikayetçi olmaya gittiklerinde dahi başvuruları etkili şekilde değerlendirilmiyor ve şikayetleri işleme alınsa dahi barınma, sosyal, psikolojik ve hukuki danışmanlık gibi mağdur koruması ve desteğine yönelik hizmetlerin hiçbiri kendilerine sağlanmıyor.

Bunun yanında ülkemizde ikametgah belgesine sahip olmayan ve tacirler tarafından düzensiz kalmaya zorlanmış olan kişiler ise polis tarafından mağduriyetlerine dair herhangi bir araştırma yapılmadan ve mağdur tanımlanması prosedürüne tabi tutulmadan ivedilikle ihraç edilmektedirler.

İnsan ticareti  günümüzde köleliğin modern adı olarak adlandırılmaktadır. Kölelik ve benzeri uygulamaların ülkemizde yaygın şekilde görülmesi ve ağır sömürü içeren iş sektörlerindeki artış endişe vericidir. Özellikle yasama ve yürütme organları bir araya gelerek derhal insan ticaretiyle mücadeleyi kalıcı bir devlet politikası haline getirmeli ve kararlı adımlar atmalıdırlar.

İnsan ticaretiyle mücadelede aşağıdakilerin derhal yerine getirilmesini talep ediyoruz:

Kıbrıs Türk Barolar Birliği tarafından hazırlanan ve insan ticaretiyle ilgili mağdur hakları ve korunmasını, insan ticaretiyle mücadele koordinasyon mekanizması kurulmasını, önleyici önlemlerin alınması ve cezalandırmayı güçlendirecek hükümler içeren bütüncül yasanın meclisten geçmesi,

Sivil toplum örgütleri ve kamu kurumlarının işbirliğiyle hazırlanan İnsan Ticaretiyle Mücadele Strateji ve Eylem Planı uygulamaya geçirilmesi

İnsan ticareti mağdurlarıyla birebir ilişkide olan polis ve sosyal hizmetler gibi kurumlara periyodik eğitimlerin verilmesi,

Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası’nın değişmesi, özellikle ülkemizde geçerli ikametgah belgesi bulunmayan kişilerin mağduriyetlerine yönelik inceleme yapılmadan ivedi şekilde ihraç edilmelerinin önüne geçecek düzenlemeler yapılması,

İnsan ticaretini önlemek amacıyla özellikle yukarıda sayılan sektörlerde denetimlerin sıklaştırılması ve insan ticareti göstergeleri konusunda denetimden sorumlu kişilere eğitimler verilmesi,

Gece Kulüpleri sektörünün mevcut koşullarda çalışmaya devam etmesi kabul edilemezdir. Bu sektörün ivedilikle kölelik ve benzeri uygulamalardan arındırılması gerekmektedir.

Bu bağlamda özellikle Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Yasası’nın yürürlükten kaldırılmalı veya insan ticaretine yol açan ilgili maddelerin değiştirileceği bir düzenleme yapılmalıdır. Uzun yıllardır gerek yerel sivil toplum örgütlerinin gerekse uluslararası kurumların dikkat çektiği gece kulüplerinde insan ticaretine son verilmelidir.









Başa dön tuşu