Başbakan Ersan Saner, Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethinin 450’nci, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kuruluşunun 63’ncü, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın (GKK) kuruluşunun 45’nci yıldönümleri dolayısı ile mesaj yayımladı
Saner: Kıbrıs Yunan değildir
Saner mesajında geçmişi kaşıyarak ve ayrılıkçı bir dil kullanarak şunları kaydetti:
“1 Ağustos Kıbrıs’taki Türk varlığı, güvenliği ve egemenliği açısından büyük önem taşıyan bir tarihtir.
1 Ağustos 1571’de Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethi ile o zaman da kaynayan bir kazan halinde olan Ortadoğu’da Haçlı seferleri durdu, Osmanlı İmparatorluğu ve İslam Dünyası yüzyıllar sürecek olan rahat bir nefes alma fırsatını buldu.
Kıbrıs’ın fethi ile adada Türk varlığı başladı ve yüzyıllar boyunca bu topraklarda karşılıklı anlayış, adalet hüküm sürdü, Ortodoks Rumlar hiç yaşamadıkları gelişmeleri yaşadı.
Kıbrıs’ın 1878’de Osmanlı elinden çıkarak İngilizler’in yönetimine geçmesi İngilizlerin Ortadoğu’ya hakim, stratejik bir adanın ele geçirilmesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun geriletilmesi, Rusların sıcak sulara inişinin engellenmesi hedeflerinin bir sonucudur.
Kıbrıs Türk Halkı 1878’den itibaren zor günler yaşamaya başladı ancak hiç bir zaman benliğini, özgürlük istencini yitirmedi, Rumlar’ın adanın Yunan hegemonyasına sokulması çabaları karşısında boy eğmedi.
Rumların 1931 isyanındaki ana gayeleri, 1950 halkoylamasını yaparken akıllarındaki hedef Ada’nın Yunanistan’a bağlanması idi.
Yunanistan 1954’te Kıbrıs halkının self determinasyon hakkı için Birleşmiş Milletler’e başvururken çeşitli nedenlerle Ada nüfusunun büyük çoğunluğunu ele geçiren Rumlar’ın oyları ile adayı kendisine bağlamayı amaçlıyordu.
1955 yılında ise Ada’da Yunanistan’ın dürtüsü ‘Kıbrıslıların Milli Mücadele Örgütü’ anlamına gelen EOKA terör örgütünü kurdular. Bu gelişme karşısında hareketsiz kalması halinde Girit’teki Türklerin yaşandığı gibi toprağından, canından benliğinden olacağını iyi bilen Kıbrıs Türkleri ise 1 Ağustos 1958’de direniş için ‘Türk Mukavemet Teşkilatı’nı vücuda getirdi.
Anavatan Türkiye ile birlikte verilen mücadele sonucu, Kıbrıs Türk Halkı olarak 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’nin Kıbrıs Rum Halkı ile siyasi eşitliğe sahip kurucu ortağı olduk.
Ancak Rumlar’ın hedefi değişmediği, hala adayı Yunanistan’a bağlama ülküsünden ayrılmadıkları için kurulan ortaklık Devleti 21 Aralık 1963’teki silahlı Rum saldırıları ile yıkıldı.
Çok acılar çektik, toplu mezarlara gömüldük, 103 köyümüzü terk etmek zorunda kaldık, göçmen olduk , adadan silinmeye yüz tuttuk ama Anavatan Türkiye’nin de desteği ile Enosis’e geçit vermedik.
1968-1974 yılları arasındaki toplumlar arası görüşmelerde bozulan ortaklığın yeniden kurulması için yapıcı rol oynadık ancak Rumlar’ın aklında-fikrinde Enosis olmaya devam etti.
15 Temmuz 1974’teki Rum-Yunan darbesi pervasızca atılmış kesin hedefi Enosis olan bir adımdı.
20 Temmuz 1974’te başlayan Kıbrıs Türk Barış Harekatı bizi, yok olmaktan, Yunan egemenliğinden, toplu mezarlardan kurtardı, üzerinde Devlet kurduğumuz, özgürce, güven içinde yaşadığımız bir toprak parçasına kavuşmamızı sağladı.
Tarihi gerçekler bunlardır. Bu topraklarda özgür yaşamak isteyen her Kıbrıs Türkü bu gerçekleri bilmeli, anlatmalı, gelecek nesilllere aktarmalıdır.
Bizim tarihimizde utanacağımız bir sayfa yoktur. Biz esir alınmak, yok edilmek istenmemiz karşısında direndik ve başardık.
1 Ağustos 1976’da Türk Mukavemet Teşkilatı’nın görevini başarı ile tamamlayarak tarihteki yerini almasından sonra yasa ile barışı sürdürmek, özgürlüğümüzü, güvenliğimizi sağlamak için Güvelik Kuvvetleri Komutanlığımız kuruldu.
Bizler için anlamı büyük olan 3 mutlu olayın yıldönümlerinde bir kez daha Rum komşularımıza egemenlik ve 2 Devlet temelinde bir uzlaşmaya varma, dostluk ve barış çağrımızı yinelerken, Kıbrıs Türk Halkı’nın asla 1974 öncesi karanlık günlere dönülmesine izin vermeyeceğinin altını çizmek istiyorum.
Kıbrıs Yunan değildir.
Kimse bizim Helen Devleti’ne dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesi altına sokma oyununa boyun eğmemizi beklemesin.
Biz, Anavatan Türkiye ile birlikte güvenli, aydınlık, yaşam kalitemizin daha da yükseleceği bir geleceğe yürüyeceğiz.
Bunun için gereken vizyona ve kararlılığa sahibiz.
Bu duygu ve düşüncelerle dünden bugüne bu topraklardaki Türk varlığı, özgürlüğümüz, güvenliğimiz için mücadele ederken canlarını kaybeden tüm şahitlerimizi rahmet, gazilerimizi şükranla anıyor halkımızın 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı’nı candan kutluyorum”