KıbrısManşet

CTP: Fırsat eşitsizliğini derinleştiren uygulamalara tanık olduk






Cumhuriyetçi Türk Parti (CTP), parası olanın eğitim aldığı sistemin sona ermesi gerektiğini vurguladı; konuyla ilgili yetkililere sorular yöneltti

CTP: Parası olanın hizmet alabildiği gölge bir eğitim sistemi yaratıldı

CTP tarafından yapılan açıklamada, eğitimde yaşanan sorunlara işaret edilerek, parası olanın hizmet alabildiği gölge bir eğitim sisteminin yaratıldığı belirtildi.

Açıklamada, 13 Eylül’de, ortaöğretim ve meslek teknik öğretim kademesindeki okulların 14 Eylül’de yüz yüze eğitime açılacağı tarihlerin ilan edildiği hatırlatılarak, okullarda sürdürülecek eğitimin etkin, verimli ve tüm boyutları ile planlanmış-programlanmış bütünlüklü bir süreçten henüz bahsedilmediği vurgulandı.

“Ciddi eğitim kayıpları yaşanacak”

Eğitimde henüz anlamlı bir hazırlığın kamuoyu ile paylaşılmadığın altının çizildiği açıklamada,  plansız-programsız ve öngörüsüz politikaların önümüzdeki öğretim yılında da ciddi eğitim kayıplarının yaşanacağının göstergesi olduğunu vurgulandı.

CTP tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde: 

Yeni eğitim dönemi için ilköğretim kademesindeki okulların 13 Eylül’de, ortaöğretim ve meslek teknik öğretim kademesindeki okulların 14 Eylül’de yüz yüze eğitime açılacağı tarihler ilan edildi. Ancak okullarda sürdürülecek eğitimin etkin, verimli ve tüm boyutları ile planlanmış-programlanmış bütünlüklü bir süreçten henüz bahsedilmiyor.

Bilime, bilimsel veriye, literatürdeki bilimsel uygulamalara sırt dönen yönetim anlayışının bir parçası olarak eğitimdeki plansız, etkisiz, verimsiz uygulamalar, öngörüsüz politikalar nedenli 2019-2020 ve 2020-2021 öğretim yılarında çok ciddi eğitim kayıpları yaşandı.

Ne yazık ki geçtiğimiz öğretim yılında eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştiren uygulamalara tanık olduk. Özel okullar ile kamu okulları arasındaki, kırsaldaki okullar ile merkezdeki okullar arasındaki eğitim farklarının derinleştiği belirgin bir biçimde ortaya çıktı. Kısacası öngörüsüz politikalarla, parası olanın hizmet alabildiği gölge bir eğitim sistemi yaratıldı.

Yeni eğitim yılının başlamasına çok az bir zaman kaldığı ve henüz anlamlı bir hazırlığının kamuoyu ile paylaşılmadığı gerçeğinden hareketle, plansız-programsız ve öngörüsüz politikaların önümüzdeki öğretim yılında da ciddi eğitim kayıplarının yaşanacağını göstermektedir.

Her ne kadar Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın 2021-2022 öğretim yılı için 13 Eylül 2021’de yüz yüze eğitim amacıyla okulların açılacağını ifade etse de bu anlamda nitelikli bir çalışma olmadığı gibi, önümüzdeki öğretim yılının çalışma takvimi de henüz tamamlanmış değildir.

Dahası geçmiş iki yılda yapılan hatalı uygulamalarda ısrar edilmesi ihtimali tüm toplumu kaygılandırmaktadır. Bu nedenle, yüz yüze eğitme başlanacağı iddia edilen yeni öğretim yılı için aşağıdaki soruların yanıtlanması gerekmektedir:

1- Eğitim Pandemi Protokolü var mı?
Bu protokol, öğrencilerin sabah evden çıkıp, tekrar eve dönünceye kadar süren tüm süreçleri kapsayan bir yönerge ve/veya kılavuzları olmalıdır. Okulların kapalı, açık alanları ve diğer fiziki alanlarının pandemi kuralları kapsamında sosyal ve fiziksel mesafeye göre nasıl düzenleneceği, bu kapsamda sınıflarda ve diğer kapalı alanlarda çalışanlarla öğrenci sayılarının kaç olacağının belirlenmesi; öğretmenler ile okul çalışanları, taşımacılık, kantin ve temizlik hizmeti veren bireylerin aşılanma envanterini içermelidir.

2- Eğitim Acil Durum Protokolü var mı?
Muhtemel covid-19 pozitif vaka durumunda uyulması gereken kuralların yer alacağı, böylesi bir durumda okul müdürü, müdür muavini, öğretmen ve diğer görevlilerin hangi ödev ve sorumlulukları olduğunu içeren bir yönerge hazırlanmalıdır.

3- Eğitim kayıplarının giderilmesi yönelik herhangi bir planlama var mı?
Son iki öğretim yılında yaşanan eğitim kayıplarının nasıl giderileceğine yönelik nitelikli bir destek programına ihtiyaç vardır. Bu bağlamda hangi yaş grubunda hangi kazanım ve becerilerde zafiyet yaşandığı, bunların giderilmesine yönelik sisteme hangi uygulamaların entegre edileceği belirlenmelidir?

4- Öğrencilerin psikolojik olarak desteklenmesi kapsamında herhangi bir planlama var mı?
Farklı nedenlerle bu süreçten daha fazla hasar görebilecek öğrenciler olduğu unutulmamalıdır. İki yıldır okulundan uzakta kalan çocuklarımızın okul adaptasyonları, sürekli olarak ev ortamında kalma ve ekran başında öğrenim yapmadan kaynaklanan psikolojik sıkıntılarını gidermeye yönelik destek programlarına ivedilikle ihtiyaç duyulmaktadır.

5- Etkin ve verimli olarak kullanılabilen nitelikli bir uzaktan eğitim platformu kuruldu mu?
Bu süreçte uzaktan eğitim alt yapısında nitelikli bir gelişim sağlanamadığı gibi içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitime erişemeyen, erişme imkânı olsa bile yine içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitim araçlarını etkin izleyemeyen öğrenciler dikkate alınmadı. Bu durumu ortadan kaldıracak yatırımlar yapıldı mı?

6- Etkin bir denetim mekanizması kuruldu mu?
Pandemi koşullarında yüz yüze eğitimin nasıl yapılacağına dair belirlenecek kuralların uygulanması ve denetimi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle hem okul içinde hem de okul dışındaki tüm uygulamaların denetlenmesi için herhangi bir mekanizma kuruldu mu?
Sonuç olarak, hiç kuşku yok ki “okullar en son kapanır” yaklaşımıyla 2021-2022 öğretim yılında yüz yüze eğitime yeniden geçilmesi gerekmektedir.

Ne var ki bu anlamda herhangi bir hazırlığın yapılıp-yapılmadığı bilinmemektedir. Hükümetinizin eğitim adına yaptıkları ile bir neslin kaybolmasına neden oldunuz. Yeter artık, bu topluma bir nesil daha kaybettirmeyin, yakasından düşün…









Başa dön tuşu