KıbrısManşet

Akıncı: Çözüm hedefine yoğunlaşmalıyız




Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, bazı adayların seçim propagandalarında seslendirdiği iki devletli çözüm ve konfederasyon seçeneğinin gerçekte var olmadığını söyledi.

Akıncı, “Bunlar iddia edildiği gibi yeni bir fikir değil. Daha önce de denendi ve federasyona dönüldü. Rahmetli Denktaş zamanında iki devlet ve konfederasyon fikri çok gündeme getirildi. Olmayacak bir duaya amin diyerek, görünür gelecekte mümkün olmayanların peşinden gitmek, en çok statükonun bedelini en ağır şekilde ödeyen Kıbrıs Türk halkına zarar verir” dedi.

Akıncı, BRT’de yayımlanan Seçim 2020 programına konuk oldu, gazetecilerin sorularını cevapladı.

İki eşit kurucu devletin oluşturacağı, egemenliğin iki toplumdan neşet edeceği federal çözümün gerçekleşmesi için mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bunu zorlayıp haklarımızı almanın mücadelesini vermemiz gerekiyor. 5’li gayri resmi toplantıda birileri gidip ‘biz artık federasyon istemeyiz, bizi tanıyın öyle konuşalım’ derse, Kıbrıs Türk halkı bu koşullarda kendi özgün bağımsız kimliğinden çok farklı bir yöne gider. Alt yönetim algısı pekişir. Ben bunu istemem. Rum tarafının azınlığı olmayı, Türkiye ile bu kadar bağımlılık içinde bir alt yönetim gibi algılanmayı hangi partiden olursa olsun hiçbir yurttaşımızın da istemediğini biliyorum. Parti rozetlerinden bağımsız olarak toplumumuzun büyük çoğunluğu bu düşüncededir” dedi.

 

“KIBRIS TÜRK HALKI KENDİ KURUMLARINDA SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR”

 

“Kıbrıs Türk halkı kendi özgün kimliğini korumak istiyor, kendi kurumlarında söz sahibi olmak istiyor, Türkiye ile kardeşlik ilişkisi kurmak istiyor, demokratik laik yaşam tarzının değişmesini istemiyor” şeklinde konuşan Akıncı, “Bugün içinde bulunulan koşullarda benim aday olmama hakkım yoktu. Aday olmasam seslendirdiğim düşünceleri duyguları paylaşan on binlerce insan adaysız kalırdı. Kişisel geleceğimle ilgili hiçbir hesabım yoktur; adaylık gerekçem toplumumuzun geleceğine ilişkin kaygıları aşmak, hedefleri ve beklentilerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktır” diye konuştu.

“Rum tarafında ne değişti ki federal çözüme evet diyebilecekler?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Akıncı, “Hayatta hiçbir şey durağan değildir. Güneyde her şey değişti bizimle hemen çözüm yapmaya hazır bir kitle var demiyorum. Ancak onlar da çözümsüzlüğün ne demek olduğunu anlamaya başladılar. Doğu Akdeniz’deki doğal gaz olayıyla ilgili olarak şunu anlamaya başladılar ki, bizimle anlaşıp uzlaşmazlarsa bu gazı yüzeye çıkarıp gelir elde edemeyecekler. Kuzey Kıbrıs’taki değişimlerden kendilerinin de zarar göreceklerini idrak etmeye başlayanların sayısı artıyor” cevabını verdi.

“BUNDAN SONRASI, İRADE VE KARARLILIK SERGİLENMESİ GEREKEN YENİ BİR SÜREÇTİR”

 

Berlin’deki toplantıda Rum liderde öncesine göre bazı değişikliklerin de görüldüğünü ifade eden Akıncı, şunları dile getirdi:

“Berlin’e gidene kadar 30 Haziran 2017 tarihli Guterres belgesini ‘4 Temmuz tarihlidir’ iddiasıyla bir bulanıklık yaratmaya çalıştı. Berlin’e geldiğinde BM Genel Sekreter huzurunda 30 Haziran’ın tek belge olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu defaki sürecin eskilerinden farklı olarak ucunun açık olmayacağını, stratejik bir anlaşma hedefiyle çözümün aciliyeti prensibi ile sonuç odaklı yapılacağını Rum lider de kabul etti, tüm bunlara evet dedi” şeklinde konuştu. Yeni sürece ilişkin bu temel prensiplerin BM Güvenlik Konseyi kararlarına, BM Genel Sekreteri Guterres’in raporlarına ve Berlin açıklamasına girdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Eskisi gibi ara bölgede konuların etrafında dönme dönemi kapandı. Belirli noktalardaki ayrılıklar netleşti. Uzun uzun konuşma dönemi bitti.”

“DOĞRU SİYASETTEN CAYMADAN, YALPALAMADAN HAK MÜCADELESİNİ SÜRDÜRMELİYİZ”

 

Doğu Akdeniz’de yaşananların ve kuzey Kıbrıs’ta meydana gelen gelişmelerin Rumları da rahatsız edeceğini görenlerin sayısı artıyor. Bu yeterli mi?” diye soran Akıncı, “Hayır bu tek başına yeterli değil. Ama biz Rumların kendi dönüşümlerini tamamlamasını beklemek zorunda değiliz; biz doğru siyasetten caymadan, yalpalamadan kararlılıkla haklarımıza sahip çıkma mücadelesini doğru zeminde sürdürmeliyiz. Rum tarafında ne olursa olsun, biz kendi doğru tezlerimizden vazgeçmemeliyiz. Ben buna inanıyorum” şeklinde konuştu.

“FEDERAL ÇÖZÜM BAŞARILAMAZSA SONRASI ÇOK DAHA ZOR OLACAKTIR”

 

Gazetecinin, Crans Montana sonrasındaki “Bizim neslin son denemesi” sözlerinden pişman olup olmadığını sorması üzerine Akıncı, “Pişman değilim, çünkü gerçeğin ifadesiydi ve şu anda da aynı gerçeğin ifadesidir. Anastasiadis ile aynı kuşağız. O gün bir uyarı yaptım. Bugün de yapıyorum. Bizim kuşağın denemesi bugün de devam ediyor. Seçimden sonra BM Genel Sekreteri toplantı çağrısı yapacak ve bunu başarmak için yine çalışacağız. Federal çözüm başarılamazsa sonrası çok daha zor olacaktır. Geçen zaman çözüme değil, bölünmenin pekişmesine katkı yapıyor. Bunun uyarısını yaptım. Pişmanlık duyacağım değil kesinlikle inandığım bir sözdür ve bizim neslin bunu başarması gerektiğine inanmaya devam ediyorum” dedi.

“HİÇBİR ŞEYİ ÇÖZÜMDEN SONRAYA ERTELEMEDEN KARARLILIKLA ÇALIŞMALIYIZ”

 

“Yeni bir başarısızlık bizi nereye götürür?” sorusuna verdiği cevapta Akıncı şöyle konuştu:

“Öteden beri seslendirdiğim tezim, her şeyi çözüm sonrasına erteleme lüksüne sahip olmadığımız, hem çözüm için hem de ekonomi ve demokrasimizi geliştirmek için eş zamanlı olarak çalışmamız gerektiği şeklindedir. Çözüm odaklı siyasetten asla vazgeçmemeli, çözümü zorlamalıyız. Rum tarafının 1963’ten beri gasp ettiği haklarımızı hediye etmememiz ve haklarımıza sahip çıkma mücadelemizi sürdürmemiz lazım. Şu an tanınmasa da KKTC’ye sahibiz. Bu devletin ekonomisi ve demokrasisi ile daha iyiye daha güzele gitmesi için bıkıp usanmadan çalışmalıyız. Ekonomiden çevreye, eğitimden sağlığa pek çok sorunumuz var. Tüm bunların üstesinden gelmeyi çözümden sonra güllük gülistanlık olacak diyerek erteleyemeyiz. Haklarımızı teslim etmemek için çözüm için mücadele edeceğiz, yanı sıra kamu reformundan eğitim kalitesini artırmaya kadar tüm sorunları aşmak için de eş zamanlı olarak bıkıp usanmadan çalışacağız.”

Akıncı, “Ya gerçekçi bir çerçevede federal çözümü zorlayacağız, ya da alt yönetim algısı giderek daha da artacak” dedi. AİHM’in KKTC’yi alt yönetim olarak gördüğünü anımsatan ve çözümsüzlüğün devam etmesi durumunda gidişin Kıbrıslı Türkleri daha da bağımlı hale getireceği gerçeğinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Akıncı, “Biz Türkiye ile alt yönetim olarak algılanmak değil, daha kardeşçe ve karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki istiyoruz. Burada Kıbrıs Türk varlığı kendi ayakları üzerinde durabilen bir toplum olsa, bu Kıbrıs’ın geleceği için de iyi olur” dedi.

“ÇÖZÜM HEDEFİNE YOĞUNLAŞMALIYIZ”

 

“KKTC’yi tanıtmak için seferberlik yapalım diyen adaylar var” diyerek değerlendirmesi sorulan Akıncı, “Sanki federasyon konuşuluyor diye tanınma olmadı. Federasyon konuşmayız denilen dönemler de oldu geçmişte. Ama o dönemlerde de tanınma olmadı, görünür gelecekte de bunu görmüyorum. KKTC Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’nin KKTC’yi tanıtma yönünde bir politikası olduğunu görmedim. Birbirimizi kandırmayalım, halkımızı da kandırmayalım. Ya federal çözümü zorlayacağız, ya da adım adım daha da bağımlı hale geleceğiz. Türkiye’nin gerçek çıkarının çözümde olduğunu biliyorum. Crans Montana’da Türkiye destek verdi, Annan Planı’nı da destekledi. Bundan sonraki süreçte hem Türkiye’nin hem bizim hedefe daha çok yoğunlaşmamız gerekiyor” dedi.

Akıncı, “Ansatasiadis değil bir başka kişi olsa çözüme ulaşırdık der misiniz?” sorusuna, “Bunu söylemek istemem. Sayın Anastasidis şu an görevdedir Halkımın onayı ile devam edeceksem müzakere masasında karşımda o olacak. Rum tarafında liderin kim olacağı onları, bizim tarafta kimin olacağı da bizi ilgilendirir” cevabını verdi.

“YENİ BİR MÜZAKERE MARJI”

Kıbrıs Türk tarafının tüm müzakere tarihinde kurucu devletlerin yetkilerinin genişletilmesi, merkezi devletin yetkilerinin daraltılmasını savunduğunu anımsatan Akıncı, Anastasiadis ve ekibinin merkezi güçlendirmek için uğraştığını ama sonunda kurucu devletlerin yetkilerinin artırılması demek olan ademi merkeziyetçi bir anlayışa geldiğini vurguladı. Bunun yeni bir müzakere marjı açtığını dile getiren Akıncı “Oturup konuşarak kurucu devletlerin yetkilerini güçlendirecek yeni bir yapılanma gündeme getirebiliriz” dedi.

 

“TAMAMEN EŞİT İKİ KURUCU DEVLET”

 

Federasyonun siyaseten eşit, iki kurucu devletli olduğu unutturulmaya çalışılıyor” diyen Akıncı, “Kurucu devletimizin ayrı polisi, mahkemesi, kendi kurumları olacak. Merkezi federal yönetimde dış politika, güvenlik ve savunma konularında iki başkanın ortak kararıyla adım atılabilecek. BM’de, AB’de iki ayrı oy olmayacak, iki tarafın kararıyla oy doğrultusu ortak kararla belirlenecek. Biz Kıbrıslı Türklerin azınlıkta olacağı Rumların idaresinde üniter bir devletten bahsetmiyoruz. Egemenliğin iki taraftan neşet edeceği, tamamen eşit iki kurucu devletten bahsediyoruz. Federasyon bu adada mümkün görünen ve olabilecek en iyi formüldür. Daha iyi bir formül göremiyorum. Üniter devleti kabul etmemiz mümkün değil, iki ayrı devleti Rumlar kabul etmiyor. Geriye kalan ortak payda federal çözümdür” ifadelerini kullandı.

Beşli toplantıdan ne beklediği sorulan Akıncı, “5’li toplantıda ne olacağını açık ve net söyleyeyim: Orada tek seçeneğin federasyon olduğu görülecek. Kıbrıs Türk tarafı ‘biz federasyondan vazgeçtik, bizi tanıyın iki ayrı devletli çözüm istiyoruz’ derse, BM Genel Sekreteri ‘hadi ben kalkıp KKTC’nin tanınmamasına yönelik kararları kaldırmaya gidiyorum, herkes sizi tanısın’ mı diyecek? Ya da Rum tarafı ile Yunanistan ve İngiltere mi diyecek bunu? Olması gereken Rum tarafının siyasi eşitlikle ilgili ikircikli davranmaktan vazgeçmesi, 5+1’de bunun ortaya çıkmasıdır” cevabını verdi.

“BRT YÖNETİMİ SİLKİNİP KENDİNE GELMELİ”

 

Programın sonunda yaptığı değerlendirmede BRT yönetiminin seçim sürecinde demokratik anlamda sınıfta kaldığı görüşünü bildiren Akıncı, “BRT’nin haber verme anlayışından tutun da belli amaçla hazırlanan anketleri yapanları ekranlara çıkarıp, mevcut Cumhurbaşkanı aleyhine belli bir adayı öne çıkarması, BRT’nin demokratik performansını yerlerde sürünür hale getirdi. Böyle bir BRT yönetimine çalışanlar da, halkımız da layık değildir. BRT yönetimi bir an önce silkinip kendine gelmeli” dedi.









Başa dön tuşu