Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu, Mayıs TV’de Meltem Sakin’in konuğu oldu. Rahvancıoğlu, gazete manşetlerinin değerlendirildiği programda, gündemi ilgilendiren çeşitli konularla ilgili de açıklamalarda bulundu
Rahvancıoğlu: Ücretsiz kamusal sağlık hakkı çerçevesinde adımlar atılmalı
PCR ve antijen testleri konusunda hükümetin yarattığı kafa karışıklığının ve belirsizliğin yarattığı sorunlara değinen Rahvancıoğlu, pandemi başladığından beri Bağımsızlık Yolu’nun sürekli olarak ücretsiz kamusal sağlık hakkı çerçevesinde adımlar atılması gerektiğini dile getirdiğini söyledi.
Rahvancıoğlu, bu önerilerin, ‘ücretsiz kamusal sağlık bir hak’ olduğu bilinciyle, sürecin sağlıkla ilgili olduğundan yola çıkarak, bilimsel anlamda atılması gereken adımlar ön planda olmak üzere, siyaset ve ekonomi bu perspektife göre kendini konumlandırmalıdır” diyerek yaptıklarını aktardı.
“Devletin kapasitesi normal durumlarda bile sağlık ihtiyacını karşılayamıyor”
Yıllardan beri uygulanan Neoliberal politikalardan dolayı kamusal sağlık hizmetlerine her hangi bir yatırım yapılmamış oluşu, devlet hastanelerinden yeterli teçhizat ve personel olmayışı, var olan personelin önemli bir kısmının güvencesiz olduğuna değinen Rahvancıoğlu, “Çeşitli haklarından mahrum, geçici, hizmet alımı gibi usullerde çalıştırılması, devletin imkan ve kapasitesi zaten normal durumlarda bile sağlıkla ilgili ihtiyacı karşılayamayacak şekilde organize edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Bunun amacının da sağlık hizmetini özele kaydırmak olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, “Devletin imkan ve kapasitesi bu sebeplerden çökmüş durumdadır. Yapılması gereken şey belliydi, yeni personel istihdamı, gerekli teçhizatın tam anlamıyla karşılanması ve bu pandemi süresince ihtiyaç duyulan bütün özel hastanelere imkanlara geçici olarak kamulaştırılarak el konulması ve bu sürecin devlet eliyle kontrol ediliyor olması gerekirdi. Ancak tam tersi yapıldı. Sağlıkta özelleştirme sürecinin ilerletileceği bir yaklaşım geliştirildi” dedi.
“Bugün devlet sıfırı tüketti”
Rahvancıoğlu, Ancak bu süreçteki hükümetlerin böyle bir yol izlemediğini, tam aksi bir yön izlediğini, testlerin ücretli hale gelmesinin de hükümetin izlediği yanlış istikametin son adımı olduğunu dile getirdi.
Hükümetin sermayeyi kollamak niyetiyle attığı adımların bir sonucu olarak bugün devletin sıfırı tükettiğini, devletin elinde kaynak ve kapasite kalmadığını, yaşanan gelişmelerin de bu durumun bir sonucu olduğunu dile getiren Rahvancıoğlu, bu durumdan çıkışın yolunun ultra zenginlerden servet vergisi alınarak kaynak yaratmak ve yaratılan kaynakla da devleti kamusal, ücretsiz ve yaygın sağlık hizmeti verebilecek bir kapasiteye kavuşturmak olduğunu söyledi.
“Yozlaşmış bireyler daha da cüretkâr hale geliyor”
Rahvancıoğlu, okulların açılmasının yaklaşmakta olmasına ilişkin olarak, eğitim hakkının sadece ders ve öğretim boyutuna odaklanmanın yeterli olmadığını, okulun aynı zamanda çocuklar ve gençler için sosyal becerilerini geliştirme, sosyalleşme ve toplumsal yaşamın sağlıklı bir parçası olma yeri olduğunu, eğitim ile ilgili alınacak karlarda bu boyutun da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti.
Mali Polis içinde yaşanan yolsuzluk ve ardından gelen yalan beyan skandalına ilişkin olarak iki önemli noktanın vurgulanması gerektiğini belirten Rahvancıoğlu, ilk olarak, ekonomik anlamda içinde bulunduğumuz türden kaos ve kriz durumları ortaya çıktığında, her toplumda bu tür açıkgöz ve yozlaşmış bireylerin daha da cüretkâr hale geldiğini, ancak burada asıl göz önünde tutulması gerekenin meselenin toplumsal boyutu olduğu söyledi.
Rahvancıoğlu, bireylerin gereken caydırıcı cezaları elbette alması gerektiğini, ancak bu gibi sorunları “kişisel” sorunlarmış gibi düşünmenin yanlış olacağını söyledi. İkinci olarak “polisin sivile bağlanması” talebinin ne kadar yerinde olduğunun bu gelişmeyle bir kez daha ortaya çıktığını belirten Rahvancıoğlu, polisin sivile bağlanmasına karşı çıkanların dile getirdiği “polis sivile bağlanırsa polisin içinde de siyasi yozlaşmalar ve yolsuzluklar yaşanacak” iddiasının bu tür örneklerle çürüdüğünü dile getirdi.
“Yolsuzluklar askeri idarenin kendi mantığı içinde hasıraltı ediliyor”
Rahvancıoğlu, polisin içindeki yozlaşmaların ve yolsuzlukları askeri idare altında da görüldüğü üzere var olduğunu, ancak, polisin sivile bağlı olmamasından dolayı şeffaf bir soruşturma yürütülemediğini, meselenin kökenine inilemediğini, “kol kırılır yen içinde kalır” misali, yozlaşmaların ve yolsuzlukların askeri idarenin kendi mantığı içinde hasıraltı edildiğini dile getirdi.
Test yaptırmanın eziyete dönüştüğüne dair manşet haberiyle ilgili konuşan Rahvancıoğlu, hem yaşanan bu kaotik durumun hem de diğer sorunların ülkedeki tüm faaliyetlerin özel sermayeye devredilmesinin bir sonucu olduğunu söyledi.
Rahvancıoğlu, toplumsal sorunların toplumsal çözümler gerektirdiğini, ancak özel sermayenin toplumsal sorunları çözmek için değil kâr etmek üzere hareket ettiğini; özel sorunların ancak kamusal adımlar, önlemler ve uygulamalarla giderilebileceğini ifade ederek, devlet olmanın önkoşulunun toplumsal sorunlara toplumsal çözümler getirmek olduğunu, devlete en çok sahip çıktığını söyleyen milliyetçi kesimin ve yöneticilerin ise toplumsal hiçbir soruna çözüm getiremediğini belirtti.