KıbrısManşet

Özyiğit: Geçen yıl eğitim kaybı, bu yıl hem eğitim hem sağlık tehlikede






Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, UBP-DP-YDP Azınlık Hükümeti‘nin her alanda olduğu gibi, güvenli ve sürdürülebilir bir eğitim için de gerekli hazırlıkları ve planlamaları yapmakta yetersiz kaldığını vurguladı

Özyiğit: Yüz yüze eğitimin yerini de hiçbir şey tutamaz

Özyiğit, TDP Eğitim Komitesi üyeleri ile birlikte Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası‘nı (KTÖS) ziyaret etti.

Görüşmelerde, pandemi sürecinde eğitimde yaşanan sorunlar ve kayıplar ile yeni eğitim yılına yönelik çalışmalar ile Eğitim Bakanlığı’nın icraatları değerlendirildi.

Bugün bile halen okulların nasıl ve hangi şartlarda açılacağının bilinmediğini belirten Özyiğit, geçtiğimiz yıl yaşanan eğitim kayıplarının nasıl giderileceğine dair planlama olmadığı gibi, bu yıl da gerekenlerin yapılmaması nedeniyle yaşanacak kayıpların sorumlusunun yöneticiler olacağını kaydetti.

Pandemi döneminde müfredatla ilgili düzenleme yapılmamasının da ciddi bir eksiklik olduğunu belirten Özyiğit, “Gerekli hazırlıklar halen tamamlanmadı, olası senaryolara göre hazırlık yapılmadı, müfredatla ilgili de düzenleme yapılmadı, okullardaki altyapı şartları iyileştirilmedi ve okullar bu şartlarda açılacak. Kimse okulların kapalı kalmasını istemez. Yüz yüze eğitimin yerini de hiçbir şey tutamaz.Ama hükümetin yapısına, bakanlığın çalışmalarına ve kongre hesaplaşmalarına bakıldığında okullar açılacak ama bu plansızlık ile bir süre sonra maalesef kapanma ile karşı karşıya kalınabilir” dedi.

“Büyük bir güvensizlik ortamı var”

Yönetilmesi zaten zor olan böyle bir sürecin isteksizce ve kendi alanının dışında Eğitim Bakanlığı görevine atanan Olgun Amcaoğlu tarafından yürütüldüğünü belirten Özyiğit sözlerini şöyle sürdürdü;

Eğitim camiası da bunun farkında. Sn. Amcaoğlu’nun atandığı ilk dakikadan itibaren bu bakanlığı yeterince içine sindiremediği ortada. Bu ortamda eğitimin tüm paydaşları bu sürecin doğru yönetileceğine dair bir umut beslemiyor.

Hem veliler, hem öğretmenler yüz yüze yapılacağı söylenen eğitimin de, okullardaki salgın yönetiminin de doğru yönetileceğine dair güven hissetmiyor. Bu güvensizliğin aşılabilmesi için tek yol olan şeffaflık ve eğitimin paydaşları ile koordinasyon iken maalesef buna da başvurulmuyor

“Geçen yıl eğitim kaybı yaşattılar, bu yıl hem eğitim hem sağlığı tehlikeye atıyorlar”

Geçtiğimiz yılın Mart ayından itibaren tüm yaşamsal alanlarda olduğu gibi eğitimin tüm kademelerinde olağanüstü koşullar ile karşılaşıldığını anımsatan Özyiğit, “2020-2021 Eğitim yılı o dönemki yönetimin yanlış kararları ve plansızlığı yüzünden çocuklarımızın eğitiminde büyük kayıplar yaşanmıştır. Hükümet tıpkı geçtiğimiz dönem olduğu gibi, eğitim yılı boyunca olası her senaryoya karşı gerekli hazırlıkları ve planlamaları yapmakta yetersiz ve ciddiyetsiz davranmıştır.

Bugün bile halen okulların nasıl ve hangi şartlarda açılacağını net olarak belirleyememiştir. Okul müdürlüklerine geçtiğimiz gün gönderilen protokollerin yetersiz bir çalışma olduğu ortadadır. Bununla birlikte müfredat ve altyapılar ile ilgili de çok ciddi düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu iyileştirilmeler yapılmadan, sınıflarda gerekli seyreltilme ve havalandırma koşulları sağlanmadan yüz yüze eğitime başlamak, hem eğitimi hem de sağlığı tehlikeye atmaktır” dedi

“Bu gidişle okullar açılıp yeniden kapanabilir”

Özyiğit, yüz yüze eğitimin yerini hiçbir alternatifin tutamayacağını ancak Bakanlığın yüz yüze eğitimle ilgili kapsamlı bir programının olmadığını belirterek, “Öğrencinin evinden okula ve yine okuldan evine kadar olan süreçle ilgili detaylı çalışmalar yapıldı mı? İlk ve Orta eğitimdeki 30-35 kişilik sınıflarla ilgili tedbir alındı mı? Sınıflarda havalandırma uygulaması nasıl olacak? Tuvalet, kantin sırası ile ilgili hangi düzenlemeler yapıldı mı? Sınıf içi ve oyun alanlarında gerekli düzenlemeler yapıldı mı? Ailelere bilgilendirici eğitimler veya kitapçıklar ulaştırıldı mı?” diye sordu.

Kötü senaryoların yaşanmamasını arzu ettiklerini belirten Özyiğit, “Fakat görünen o ki bu salgın bir süre daha hayatımızda var olmaya devam edecek ve bu plansızlıkla başlanacak bir yüz yüze eğitim, Eğitim Bakanlığının kontrolünden çıkarak kaosa dönecektir. Okul idareleri sistemin yürütülmesi konusunda ciddi zorluklar yaşayacak ve günün sonunda hiç istenmese de zorunlu bir şekilde yüz yüze eğitimi terk etmek zorunda kalabileceklerdir” dedi.

“Bakanlık bildiğini okuyor”

KTOEÖS, KTÖS ve Tabipler Birliğinin ortak çalışması ile çok kapsamlı “Covid-19 Pandemisi’nde Sürdürülebilir Yüz Yüze Eğitim Kılavuzu“ hazırlandığını, söz konusu çalışmada ‘Taşımacılık’, ‘Okula Giriş ve Çıkış, ‘Ortak Alanlar’, ‘Tuvalet Kullanımı’, Olası Vaka Durumunda nelerin yapılacağını içeren ’bu çalışmanın yaklaşık 1 ay önce bakanlıkla da paylaşıldığını anımsatan Özyiğit, Eğitim Bakanlığının bunu dikkate almak yerine adeta ‘kendi bildiğini okumaya’ devam ettiğini belirtti.

Pandemi koşullarının sürdüğü, üstelik geçen yıl ciddi eğitim kayıplarının yaşandığı ortadayken, yaşananlardan dersler çıkararak kapsamlı ve bütünlüklü bir çalışma yapılması gerekirken, bunun olmadığını belirten Özyiğit, yeni eğitim yılı başında okullarda kapsamlı bir sağlık taraması yapılması ve bunun belirli periyodlarla yıl içinde yapılması önerisine Bakanlığın olumsuz yaklaşmasına bir anlam veremediklerini de ifade etti. Özyiğit, “Bu çalışmalar çok önceden tamamlanarak olası her senaryoya karşı hazırlıklı olunmalıydı. Ancak okulların açılmasına kısa süre kala halen net bir durumun olmaması hem çocuklarımız, hem de ülkemiz açısından üzüntü vericidir” dedi.

“Kayıplar nasıl telafi edilecek?”

2019-2020 ve 2020-2021 yılında sosyal, duygusal ve akademik açıdan çok ciddi kayıpların yaşandığını belirten Özyiğit, bu kayıpların nasıl telafi edileceğini sordu. Yaşanan kayıpların telafisi bir yana Bakanlığın bu tutumu ile bu yılı da kaybetme tehlikesi olduğunu belirten Özyiğit, Bakanlığın bir yılın daha eğitim kayıpları ile geçirilmesi lüksümüzün olmadığının farkına varması gerektiğini kaydetti.

“Öğrenci-Eğitimci-Aile üçgeni belirginleşmeli”

TDP Başkanı Özyiğit, çocuklarımızın hem sağlığının, hem de aldıkları eğitimin bir tehlike ile karşılaşmaması için sürekli takip ve denetleme mekanizmaları kurulması gerektiğini, burada hem bu amaçla, hem de ailenin eğitim faaliyetlerine daha fazla müdahil olması amacıyla öğrenci, eğitimci ve ebeveynler arasında aktif birimler oluşturulmasının teşvik edilmesi gerektiğini kaydetti.

Bu yaklaşımın öğrencinin salgın dönemi yaşadığı sorunların daha hızlı tespit edilmesinde de fayda sağlayacağını belirten Özyiğit, aileler için eğitim modülleri ile bakanlığın oluşturacağı kurumsal platformda daha sık gerçekleşecek veli toplantıları gibi uygulamaların da devreye sokulması gerektiğini kaydetti.

“Her yaşa aynı uygulama büyük hata olacaktır”

Bakanlığın tüm örgün eğitim kurumlarında eğitime başlanılması ve uygulanmasıyla ilgili tek bir planı uygulamasının da hatalı olacağı uyarısında bulunan Özyiğit şunları kaydetti: “Eğitim alanında her yaşın ve her kademenin yapısı, gereksinimleri, hassasiyetleri, pedagojik yaklaşımları farklıdır. Uygulamalar tekrardan gözden geçirilmeli ve her öğrenciye aynı yaklaşım terkedilip yaşa ve kademeye göre farklı modeller oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı ile mesai artırılıp, özellikle küçük yaşlardaki çocuklara yönelik önlemlerin onların ne sağlığını, ne de psikolojisini olumsuz etkilemeyecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.”
Tüm bunların gereklerini yerine getirmeyen hükümet; dahası yükseköğrenim ile üniversite öncesi eğitime bile aynı yaklaşım ile bakarak, ilerde telafisi zor kaoslar yaratmayı neredeyse kaçınılmaz hale getiriyor.”









Başa dön tuşu