KıbrısManşet

Özyiğit: Temiz siyaset gömleğini bir gün bile üzerimizden çıkarmadık






Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) 7’inci Olağan Kurultayında tek aday olan TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit genel başkanlığa seçildi

Gülsen Bozkurt tek aday olan Cemal Özyiğit’in TDP Genel Başkanı olduğunu ilan etti

“Şimdi daha güçlü, daha kararlı bir sesle: Adalet-Özgürlük-Dayanışma” sloganıyla bugün Lefkoşa’da The Paradise Park’ta yapılan kurultayda, yapılan oylamanın ardından divan başkanı Gülsen Bozkurt tek aday olan Cemal Özyiğit’in TDP Genel Başkanı olduğunu ilan etti.

Başkanlık divanının oluşumu ve saygı duruşu ile başlayan kurultayda TDP Genel Başkanı Özyiğit bir konuşma yaptı.

Faaliyet ve mali mali raporları ile “Kıbrıs Sorunu” ve “Toplum İttifakı” karar tasarılarının onaylanmasının ardından genel başkanlık ve 50 kişilik Parti Meclisi ile Denetleme ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin seçimine geçildi.

Tek aday olan Özyiğit parti genel başkanlığına seçilirken, Parti Meclisi ile Denetleme ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri de belirlendi.

Parti başkanlığına yeniden seçilen Cemal Özyiğit, parti üyelerine teşekkür konuşması yaptı.

Özyiğit: Harmancı’nın Lefkoşa Türk Belediyesi başkanlığına seçilmesinin ardından belediye meclislerinde TDP’li üyeler arttı

TDP Genel Başkan Özyiğit, Kasım 2018 tarihindeki bir önceki parti kurultayının yapıldığı günlerde, TDP’nin uzun yıllar sonra ilk kez bir hükümetin parçası olduğu bir dönemin yaşandığını hatırlattı. Özyiğit, “2013’teki iki aylık geçiş hükümeti sonrasında, ki orada da görev alan arkadaşlarımız kısa sürede çok iyi bir performans ortaya koymuştu, neredeyse 20 yıl sonra ilk kez bir icraat hükümetinin parçası olduk. Kurultayımızın olduğu günlerde de 4’lü hükümetin ilk 8 ayını yeni geçmiştik. Bu 9 ayda da yıllardır tartışma sebebi olan müşavirlik statüsünü ortadan kaldıracak yasayı değişmemizin ardından, kadrolarımız ile verimli ve etkin icraat noktasında tecrübe edindiğimiz günlerde oldukça kırıcı bir döviz krizi ile karşılaşmıştık” diye konuştu.

Özyiğit, Haziran 2018 yerel seçimlerinde de oldukça iyi bir çalışmayla Mehmet Harmancı’nın Lefkoşa Türk Belediyesi başkanlığına yeniden seçildiğini ve belediye meclislerindeki TDP’li üyelerin de arttığını kaydetti.

“Ülkeyi sürüdükleri durum ortada”

“Özellikle Crans Montana’dan sonra Kıbrıs konusunda bir zemin değişikliğine yönelen Türkiye Cumhuriyeti’ndeki iktidar ve buradaki temsilcileri o günler itibarı ile Kıbrıs Türk demokrasisine müdahaleleri artırmışlardır. Türkiye’deki mevcut iktidar, Kıbrıslı Türklerin iradesi, demokrasisi ve makamlarını yok sayarak, bir halkın kaderini bir dışişleri projesine çevirmiş ve maalesef buradaki bazı dostlarımız da bunun peşinden gitmişlerdir. Ve soncunda o günlerde hükümet bozulmuştu” dedi.

Özyiğit, TDP olarak o günlerde ülkenin geleceği ile ilgili öngörülerini ve tedirginliklerini defalarca anlattıklarını fakat o günkü uyarılarımızı dikkate almayanların ülkeyi sürüklediği durumun şimdi daha net ortada olduğunu söyledi.

Özyiğit, “Kıbrıs Türk halkının ekonomik ve çevresel tüm kaynaklarında tahribat yaratan; dünya nezdindeki siyasal tüm pozisyonunu berhava eden; hukuk, demokrasi, adalet gibi toplumsal yaşayış kültürümüzün kopmaz parçaları olan değerlerimize geri alınamaz yaralar açan; kamusal kurumlarımızın düzen ve işleyişini sonlandıran; Kıbrıslı Türkleri dışarıya el açmaktan başka çare yokmuş gibi bir pozisyona sokan bir anlayışın avuçlarında, bir toplumu var eden her şeyin çürüyüp yok olmasına canımız yana yana şahit olmaktayız” dedi.

“Uzun süredir aksayan kamusal işleyiş tamamen yitirildi”

“KKTC devletinin özellikle ilk dönemlerde kamusal bir düzenin tesisi noktasındaki bir ihtiyaca karşılık verdiği gerçeği de göz ardı edilemez” diyen Özyiğit, şöyle devam etti:

“Gelgelelim yıllar içerisinde giderek zayıflayan hükümetler ve siyasal erk ile birlikte düşen üretim ve artan yozlaşma ile zaten uzun zamandır aksayan kamusal işleyiş, özellikle sırasıyla UBP-HP ve UBP-DP- YDP Azınlık hükümetleri ile tamamen yitirilmiştir. Ve bunu üzülerek belirtmek zorundayım; şu an Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, dış dünyada Türkiye’deki iktidarın dünya ile kavgasında bir rehine; kamusal anlamda ise başta Ulusal Birlik Partisi olmak üzere bazı siyasi partilerin örgütlenme alanı haline getirilmiş durumdadır.”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti her zeminde, her alanda ve her anlamda geri dönüşü olmayacak şekilde varlığını yitirmek üzere olduğunu söyleyen Özyiğit, şöyle konuştu:

“Yıllarca kendileri gibi düşünmeyenleri ‘KKTC düşmanı’ diye ilan edenler, kendi elleriyle devleti öldürmüş, şimdi de Kıbrıs Türk devleti gibi imalarla hepimizi cenaze namazına çağırıyorlar. Ama her ne yaparlarsa yapsınlar son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkın iradesine yapılan aleni müdaheleleri, bozup kurdukları iktidarsız iktidarları, plansızlık ile batırdıkları ekonomiyi, bir devletin meclisine gecekondu deme cüretini gösterenler yanında susup oturanları bu halkın zihninden silemeyecekler.”

“Temiz siyaset gömleğini bir gün bile üzerimizden çıkarmadık”

Cemal Özyiğit, TDP’nin 15 aylık hükümet döneminde, görev aldığı bakanlıklarda da çok kısa bir sürede çok etkin ve kalıcı izler bırakacak adımları attıklarını, projeler başlattıklarını söyleyerek, bunlara bazı örnekler verdi.

Özyiğit, “İki bakanlıktaki icraatların yanı sıra, en önemlisi, bizler bu hükümet boyunca bize bu gelenekten miras ‘temiz siyaset’ gömleğini bir gün bile üzerimizden çıkarmadık, en ufak bir leke ile kirletmedik” diye konuştu.

“Adalet, Özgürlük, Dayanışma değerlerimizi beyaz güvercinin kanatları altında yarınlara taşıyacağız”

“Geçmişe bakmak, bıraktığınız izleri seyretmek elbette güzel. Fakat bugün bunları bir kenara bırakmanın ve mevcut durumda yeni konuşacaklarımızı, geleceğin dünyasında yapacaklarımızı planlamamızın vaktidir diye düşünüyorum” diyen Özyiğit, partisinin, gündemden kopmayarak yeni siyasetini şekillendirip uygulamaya koymayı hedeflediğini söyledi ve ekledi:

 “Sosyal Demokrasi geleneği nasıl ki Sayın Akıncı’nın da önderliğinde çok öncelerden beri bu ülkede bazı ezberleri bozup; halkımızın yeni siyasetle, yeni yaklaşımlarla tanışması noktasında yol göstericilik yaptı, geçmiş ve gelecek arasında köprü oldu, bugün bu dönemeçte bizlerin üzerine yüklenen sorumluluk da budur arkadaşlar. Ama öncelikle bu yolu yürürken, şu 3 değeri çantamızdan hiç çıkarmamamız gerekiyor: ‘Adalet, Özgürlük, Dayanışma’.

Sosyal demokrat geleneğimizin bize yüklediği bu üç değeri beyaz güvercinin kanatlarında yarınlara taşıdıkça hiçbir zaman yoldan sapmayacağımıza emin olabilirsiniz”

“Refahın daha adil paylaşıldığı bir dünya artık kaçınılmaz”

Cemal Özyiğit, “İçinden geçmekte olduğumuz salgın; bir hastabakıcıdan, bir belediye çalışanına; bir bilim insanından, bir sahne sanatçısına kadar hepimizin birbirimiz için ne kadar önemli olduğunu bizlere yeniden hatırlattı” diyerek, daha adil bir yaşam ve refahın daha adil paylaşıldığı bir dünyanın artık kaçınılmaz olduğunu söyledi.

TDP’nin, insanca barınma, huzur ve güvenlikli bir yaşam sürme; sağlıklı gıdaya, kaliteli eğitime, kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşabilme; günümüz dijital dünyasında ve iletişim çağında faaliyetlerini sürdürebilecek altyapı ve donanıma sahip olma gibi temel ihtiyaçların sağlanmasından yana olduğunu belirten Özyiğit, “Bunları gerçekleştirmenin yolları ise açık ve nettir. Planlı, stratejik ve sürdürülebilir üretim ve yatırım iklimi yaratmanın yanı sıra, adil vergilendirme ve güçlü kamu denetiminin tesis edilmesi. Kısacası, bir ülkenin gelişim motivasyonu olan ekonomik faaliyetlerin önünü kesmeden, hatta bunu güçlendirerek, bu faaliyetleri çoğunluğun daha fazla fayda sağlayacağı düzleme getirmek ve bunda ısrarcı olmak” diye konuştu.

“TDP, TC Hükümetleri ile sadece doğru bürokratik zeminde masaya oturacaktır”

Cemal Özyiğit, salgından kaynaklı kapanmanın yaşandığı günlerde ekonomik plansızlığın acısını özellikle özel sektörün çektiğine işaret ederek, “Kendi kaynaklarını yönetemeyen ve Türkiye’ye el açmaktan başka hiçbir ekonomik stratejisi olmayan iktidarlar ile ne halkın ne de yatırımcının hiçbir zaman kendini ekonomik güvencede hissetmeyeceği artık açık ve net ortadadır” diye konuştu.

TDP olarak, adanın potansiyel ekonomik kaynaklarının daha hızlı realize olması için özellikle Türkiye Cumhuriyeti ile yapılacak ekonomik işbirliği anlaşmalarının öneminin fakında olduklarını belirten Özyiğit, “Fakat bu anlaşmaların özellikle son dönemde olduğu gibi iki ülke arasındaki çarpık bir ilişkiyi besleyen tamamen siyasi bir araca dönüşmesini de kabullenemeyiz” ifadesinde bulundu.

Özyiğit, “Bilinmelidir ki TDP bugünden sonra yerel ekonominin tüm paydaşları ile çizeceği ekonomik kalkınma modeline uygun finansman projelerinin desteklenmesi için TC Hükümetleri ile sadece doğru bürokratik zeminde masaya oturacaktır. TDP’nin bundan sonraki dönemde üzerinde duracağı ve iki ülkenin tarihsel bağlarını, karşılıklı saygın ilişkiyi ve bölge için gerekli güçlü ittifakı destekleyecek doğru zemin tam da budur” dedi.

“Varoluş mücadelesi, birileri gelip saygısızlık yapsın diye verilmedi”

Özyiğit, “Fakat şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Türkiye’deki mevcut iktidarın bizlerin özgür irade ve özgün kimliğimizi sürdürmemiz noktasında bizlere son dönemde yaşattıkları üstü örtülecek cinsten değil. Siyasi görüşü ne olursa olsun hiçbir onurlu Kıbrıs Türkü bunu hazmetmedi ve bunu unutmayacak. Bildiğiniz gibi TDP olarak bizler de buna yönelik tutumumuzu Sayın Erdoğan’ın Kıbrıs ziyaretinde göstermiştik. Bu toplumun yıllar süren varoluş mücadelesi, Türkiye’deki mevcut iktidarın yaptığı gibi birileri gelip kendisine ve iradesine saygısızlık yapsın diye verilmedi. Buradan bilinmesini isterim ki TDP bugünden sonra da mevcut ilişki biçiminin devamını öngören hiçbir adımın parçası olmayacaktır” dedi.

“Ayaklarımız üzerinde durmamızı isteyenler samimiyetini göstermelidir”

TDP’nin bugünden itibaren Kıbrıs Türk halkı için belli konularda ısrarcı bir şekilde talepkar olacaklarını söyleyen Özyiğit, Kıbrıslı Türklerin “kendi ayakları üzerinde durmasını istediğini söyleyen herkesin artık bu konudaki samimiyetini ortaya koyması gerektiğini” belirtti ve şunları söyledi:

“Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis, Kıbrıslı Türkleri yok sayan adımlarını tüm dünya daha net görmelidir. Özellikle Avrupa Birliği her fırsatta dünyaya bağlanma talebini yenileyen, üstelik kendi vatandaşlarının oluşturduğu bu toplumun ticari imkanlarını genişletecek adımları artık samimiyetle atmalıdır. Kendi ayaklarımız üzerinde durmamızı istediğini ifade eden herkesin artık bu konudaki samimiyetini ortaya koyması gerekmektedir.”









Başa dön tuşu