KıbrısManşet

Kuir Kıbrıs Derneği, Ombudsman Dizdarlı ile görüştü






Kuir Kıbrıs Derneği, hak savunuculuğu görüşmeleri kapsamında Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı ile toplantı gerçekleştirdi

Ray: Birçok alanda hak ihlali var

Toplantıda Kuir Kıbrıs’ın hazırladığı ‘LGBTİ+ Seks İşçilerin Durumunun Haritalandırması Raporu’, ‘Yasal Boşluk Analizi’, ‘LGBTİ+’ların Sosyal Hizmetlere Erişiminin Haritalandırılması’, ve ‘LGBTİ+’ların İstihdama Erişimi ve Emek Piyasası Deneyimleri’ Raporlarının içeriği aktarıldı, LGBTİ+’ların yaşadıkları hak ihlalleri ile çözüm önerilerine dair fikirler paylaşıldı.

Toplantıya Kuir Kıbrıs’tan, Derviş Taşkıranlar, İbrahim Ray, Ziba Sertbay, Erman Dolmacı ve Çise Özverel katıldı.

Kuir Kıbrıs aktivisti İbrahim Ray, araştırma sonuçlarının aile içinden, eğitime, istihdama katılımdan, destek mekanizmalarına kadar birçok alanda hak ihlalleri ve yasal eksiklerin olduğunu ortaya çıkarttığını ifade etti.

Özellikle transların kimliklerini gerçekleştirme süreçlerinde hem aile içinde hem de okulda dışlandıklarını ve şiddete maruz kaldıklarını aktaran Ray, eğitimde geleneksel kadın-erkek cinsiyet kalıplarının hem yöneticiler hem de sosyal ortam tarafından dayatıldığını bunun da translar üzerinde psikolojik ve kurumsal şiddete neden olduğunu kaydetti.

“İş yerlerinde ayrımcılık”

İş yerlerinde de LGBTİ+’ların mobbing ve hak ihlalleri yaşadıklarını aktaran Ray, bu nedenle istifaya zorlanan ve göç etmeyi düşünen birçok kişinin olduğunu belirtti.

Ray, ayrıca LGBTİ+’ların arasında “kimse bize iş vermez” algısının yaygın olduğunu da vurgulayarak, bu durumun beyin göçüne ve LGBTİ+’ların ekonomik olarak yoksullaşmasına neden olduğunu söyledi.

Araştırmalara katılanların ayrımcılık ve şiddette maruz kalmalarından kaynaklı göç etmeyi düşünüyor musunuz sorusuna ise %50’sinin “katıldığını“ aktaran Ray, “Bunların büyük bir çoğunluğu doktora mezunu kişiler. Beyin göçü söz konusu burada” dedi.

Ray ayrıca şiddet karşısında, polis ve destek mekanizmalarına yönelik güvensizlikten dolayı, LGBTİ+’ların ihbarda bulunmadıkları bilgisini de aktardı.

Gümüştam: Transların engelli olarak görülmesi utanç verici bir durum

Kuir Kıbrıs aktivisti Doğukan Gümüştam ise, transların devlet tarafından engelli kategorisinde görüldüğünü ve bunun utanç verici bir durum olduğunu söyledi.

Kıbrıs’ın kuzeyinde 40-50 yaşı geçmiş çok sayıda trans olduğunu ve bu insanların emeklilik yaşı geldiği zaman büyük sıkıntı yaşayacaklarını da kaydetti. Engelli kategorisinden katkı almanın kabul edilebilecek bir durum olmadığını kaydeden Gümüşatam, translara yönelik devletin transların kimliklerini tanıyarak, kapsayıcı sosyal katkı ve destek olması gerektiğini, bunun bir insan hakkı olduğunu vurguladı.

“Yüzde 100 psikolojik şiddet görüyor”

LGBTİ+’ların %41’inin aile ve toplum baskısından korktuğunu ve bundan dolayı kendi kimliklerini kimseye itiraf edemiyor olduğunu ifade eden Gümüşatam, bunun günün sonunda bir travmaya dönüştüğünü ve yıkıcı etkileri olduğunun altını çizdi. LGBTİ+’ların ekonomik, cinsel ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını, %100’ünün ise psikolojik şiddetle yaşadıklarını ifade eden Gümüşatam “Şiddete uğrayanların sadece %23’ü polise gidiyor. Devlete ve kamu kuruluşlarına dair güvensizlik söz konusu… Özellikle polis için denetleme ve farkındalık mekanizmaları olmadığından karşılık şikayetler karşılık görmüyor. Devletin kendi eliyle mağdurlaştığı bir topluluk LGBTİ+’lar” dedi.

Dolmacı: Eşcinsel birliktelikler tanınmalı

Kuir Kıbrıs aktivisti Erman Dolmacı ise, yaptıkları tüm araştırmaların birbirini teyit eden çalışmalar olduğunu kaydederek LGBTİ+’ların sosyal-ekonomik ve yasal durumlarına dair genel bir tablonun ortaya çıktığını ifade etti.
Yerel mevzuat ile uluslararası mevzuatı da karşılaştıklarını anlatan Dolmacı, bu alanda karşılarına çıkan uyumsuzlukları aktardı.

Dolmacı, translar söz konusu olduğunda yerel yasaların cinsiyet uyum süreçlerinde tüm genital organların değiştirilmesini zorunlu kıldığını; fakat Dünya Sağlık Örgütü’nün cinsiyeti genital organlar üzerinden değil, beyan üzerinden tanımladığını aktardı.

Yerel yasaların bu anlamda, sonu ölümle dahi sonuçlanabilecek ameliyat ve operasyon zorunlu tutuğunu kaydederek, transların cinsiyetlerinin hukuken tanınmadığını; ‘Cinsiyetin Hukuken Tanınması’na yönelik yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Dolmacı, genel olarak ayrımcılığı yasaklayan bir yasanın olmadığını, ceza yasasında ayrımcılığa dair maddenin olumlu ama yetersiz olduğunu da vurguladı.

Dolmacı ayrıca, evlilik eşitliğinden bahsedilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyerek, eşcinsel birlikteliklerin devlet tarafından kabul edilip tanınması gerektiğini, bunun en temel haklardan biri olduğunu kaydetti.

Dizdarlı: Şartlar ne kadar kötü olursa olsun pes etmemek lazım

Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı, ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade ederek, yapılan çalışmaların oldukça kapsamlı ve titiz olduğunu belirtti. Dizdarlı: “Gençlerin bu tür çalışmaları yapmaları hem bizi aydınlatma açısından hem de toplumu bilgilendirme bakımından çok önemlidir. LGBTİ+’ların toplum içindeki yerine bakıldığında yapılması gereken çok iş var. Üzerimizde çok büyük bir sorumluluk vardır. Şartlar ne kadar kötü olursa olsun pes etmemek gerekir. Her adım kazanılmış büyük bi adımdır. Ben de size yaptığını çalışmalar için gerçekten teşekkür ederim” dedi.

“6 yılda 7 hükümet gördüm”

Dizdarlı sosyal hizmetler dairesinin birçok noktada eksik kaldığını ayrıca genel bir eğitim-farkındalık eksikliğinin de olduğunu kaydetti. Dizdarlı şöyle konuştu: “6 yılda 7 hükümet gördüm. Böyle bir ortamda işleri takip etmek olanağı, yasal iyileştirmeler yapma olanağı yok. Her gelenle 0’dan başlıyoruz. Sizin çabalarınızı çok iyi anlıyorum ve taktir ediyorum. Her defasında yeniden başlamak çok zor ve çok efor isteyen bir iştir.”









Başa dön tuşu