Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili adayı Ekonomist Derviş Kemal Deniz, Kıbrıslırumlara petrol kısıtlaması kararının vatandaşı korumaya yönelik bir karar olarak görülse de ekonomik akıla uygun olmadığını söyledi
Deniz: Ekonomik akla uygun değil
Sosyal medya hesabından, Başbakan Faiz Sucuoğlu‘nun ‘Rum plakalı araçlara akaryakıt verilmesin’ çağrısını değerlendiren Deniz, kuzeyde Rumlara petrol kısıtlaması ile ilgili kararın vatandaşı korumaya yönelik bir karar olarak görülse de ekonomik akıla uygun olmadığını söyledi.
Deniz, “Yine de beni en çok düşündüren KKTC nin pandemi ile birlikte ekonomik olarak geldiği durumdur.
Maliyenin durumu ortada. İşletmeler sadece tedarik sorunu değil personel sıkıntısı da yaşamakta.
Döviz kurlarındaki artış enflasyon etkisi ile sabit gelirlilerin satın alma gücünü son birkaç ayda yüzde otuzun altına düşürdü” dedi.
“Benim anlayışımda milliyetçilik ülkenin zenginliği ve kendini kimseye muhtaç olmadan yönetmesidir”
Halkın çalışan kesiminin ve bilhassa gençliğin, umudu güneyde aradığına ve konusu olmayan sektörlerde çalıştığına işaret eden Deniz, gele gele 2003 yılında kapılar açıldığında, Kıbrıslırumların bize ‘Sizlere bizim zenginliğimizi aktaracağız. Gelip bizde çalışın. Bu kadar yabancı uyruklu işçi yerine Kıbrıslıtürklerin çalışmasını tercih ederiz” dediği duruma gelindiğini kaydetti.
Deniz, “Halbuki bu adanın sahiplerinden biri olduğunu söyleyen Kıbrıslıtürklerin aynı sözleri Kıbrıslırumlara söylemesi gerekirdi. Olmadı ve durum her geçen gün daha kötüye gitmekte. Benim anlayışımda milliyetçilik ülkenin zenginliği ve kendini kimseye muhtaç olmadan yönetmesidir” ifadelerini kullandı.
“Bu zenginliği doğru bir yönetimle Kıbrıslıtürklerin hepsine aktaracak noktaya gelinmesi gerekir”
Her gün bayrak ve vatandan bahsedip halkını muhtaç duruma düşürenlerin ne kadar milliyetçi olduğunu, sıkıyı yaşayanların daha iyi gördüğünü anlatan Deniz, bu nedenle kimsenin KKTC halkına zenginlik aktarmasına ihtiyacı olmaması gerektiğini söyledi.
Deniz, “Bu zenginliği doğru bir yönetimle Kıbrıslıtürklerin hepsine aktaracak noktaya gelinmesi gerekir.
Bu da Türkiye ile ilişkilerde güven, halkla ilişkilerde dürüstlik ve adalet, Avrupa ve dünya ile ilişkilerde uluslararası kurallara uyumu gerektirir” dedi.
