Barış ve federasyon yanlısı yurttaşların oluşturduğu Federal Kıbrıs Hareketi, 23 Ocak erken genel seçimlerde ‘boykot‘ kararı aldıklarını söyleyerek, bunun sebeplerini açıkladı, muhalefeti ise halka ihanetle suçladı
Ertaç: Bu şekliyle yapılacak olan seçimler, sorunları çözemez
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) binasında basın açıklaması yapan Federal Kıbrıs Hareketi aktivistleri, solun birleşmesi konusunda gayretleri olduğunu, barış ve federasyon yanlısı partilerle görüştüklerini, seçimlerde güçlü şekilde sağın karşısına çıkmalarını istediklerini ancak bu düşüncelerinin karşılık bulmadığını anlattı.
Açıklamayı yapan Ahmet Ertaç, “Gelinen aşamada solun bölük pörçük seçime gitmek istediğini görüyoruz. Bu şekliyle yapılacak olan seçimler, sorunları çözemez. Bizde bunun karşısına çare olarak boykotu koyduk” dedi.
“Anavatanlar eliyle emperyalist çıkarlar için ortak yurdumuz ikiye bölündü”
Türkiye‘nin Lozan Anlaşması ile Kıbrıs‘taki egemenlik haklarından vazgeçtiğini ve Kıbrıs’ın Birleşik Krallık‘ın egemenliğinde olduğunu kabul etti diyen Ertaç, buna rağmen Türkiye’de oluşan ve derin devlet örgütü ile harekete geçirilen bir istimlak planı yaptırıldığını söyledi.
Ertaç, “Bu plan adanın Türkiyeile birleşmesini hedefliyordu. Hiç söz edilmese de kaynaklar bunu doğruluyor. Yunanistan’ın da aynı doğrultuda Akritas Planı‘nı oluşturdu. Devamlı anavatanlar eliyle emperyalist çıkarlar için ortak yurdumuz ikiye bölündü. Güneyde resmi bir Kıbrıs Cumhuriyeti, kuzeyde ise Türkiye’nin kontrolünde olan sözde egemen ve bağımsız bir KKTC var” dedi.
“Erdoğan ve AKP rejimi, kendi çıkarları için Annan Planı’na ‘evet’ dedi”
Türkiye’nin her dönemde kuzeydeki seçimlere müdahale ettiğini ve işbirlikçilerinin iktidara gelmesini sağladığını söyleyen Ertaç, bunun da anavatan-yavru vatan söylemiyle de şekillendirildiğini vurguladı.
Ertaç, “Dünyadan izole olarak yaşama savaşı veren Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik sorunları azaltmak için 2003 yılında da kuzey-güney arası geçişlere izin verildi ve görüşmeler başladı. Annan Planı ile çözüme umut verildi. Referandum sürecinde de dönemin Türkiye Başbakanı Recep Erdoğan ve AKP rejimi, kendi çıkarlarını ön plana aldı. Kıbrıslıtürklerin ‘evet’ demelerini isterken, Rumların ‘hayır’ demesi ve anlaşmanın olmaması hedefleriyle. Bunu yıllar sonra da açıkladılar. Türkiye Annan Planı’na ‘evet’ demekle uluslararası ililşkilerde kendi konumunu güçlendirdi. Onlar başarılı olurken bizim izolasyonumuz devam ediyor” dedi.
“Bunu körler bile hissetti”
Açıklama şöyle devam etti;
“Biz görüyor ve biliyoruz ki KKTC seçimlerinde Türkiye’nin kontrolü her zamankinden daha yoğundur. Son yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bunu körler bile hissetti.
Türkiye’nin şantaj ve çıkar politikasına Kıbrıslıtürklerin geleceği kurban edilmek isteniyor. Doğu Akdeniz‘deki enerji politikalarını bahane ederek, dış politikada meydan okumalar da bunun göstergesidir.
Buna paralel olarak Kıbrıs sorununun çözümünde BM parametrelerini reddedip, iki devletli çözüm modeli dayatması da bu yüzdendir. Burada seçtirdikleri işbirlikçilerle, federal çözümün önüne çok büyük bir engel çıkartılmak isteniyor.
“Türkiye’nin işbirlikçilerine karşı güçlü bir cephe oluşması gereğine inandık”
Bizler 2 devletli çözüme karşı çıkarak, insanca bir çözümün federasyon olduğuna inanıyoruz.
Bir bu amaçla çalışmalar başlatırken, gündeme erken seçimler geldi. Burada da Türkiye’nin işbirlikçilerine karşı güçlü bir cephe oluşması gereğine inandık.
Karşımızdaki gücün neler yapabileceğini 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görmüştük. Bu kaygılarımızla, çözüm yanlısı siyasi parti ve sol örgütlerle görüştük.
“2 kez CTP’ye gittik”
Bu ziyaretlerimizde hiçbir örgüte ne yapmalarını içeren bir plan sunmadık ancak işbirliğinin şart olduğunu anlattık.
Cumhuriyetçi Türk Partisi‘ne de (CTP) iki ziyaret gerçekleştirdik. Değerlendirileceği söylendi ancak demek ki kabul görmedi ki tek başına seçimlere girmeyi tercih ettiler.
Tüm uğraşlarımıza rağmen beklediğimiz olmadı. Şimdi Türkiye destekli UBP’ye karşı, sol partiler bölük pörçük seçime gidecekler. Bu seçimin sonucunu herkes tahmin edebilir.
Burada da suçlu aranacaksa, sol birlikteliğin oluşmamasına hizmet eden partiler de aranmalıdır.
AKP güdümlü UBP’nin iktidarını engelleme girişimlerimizi boşa çıkaran bu partilere oy vermeyeceğiz ve seçimleri boykot edeceğiz.
Seçimleri boykot etmeyi sandığa gitmemek olarak görmüyoruz. Bu boykot tüm sorunların kaynağının çözümsüzlük ve bu topraklarda egemen olmayışımız olduğunu halka anlatacağız.
“Kendilerine sol diyen partiler, halka yalan söylüyorlar”
Seçime parça gidilmesinin kötü sonuçlar doğuracağının ve barajı aşamayacak olanların oylarının da UBP’ye gideceğini anlattık.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın bir tanklarını üzerimize sürmediği kaldı. Böyle bir anlayıştan, federasyona destek vermesini beklemek büyük sahtekarlıktır.
Bu işgalin üstünü örtmek ve gizlemektir. Erdoğan, Kıbrıs üstünden dünyaya meydan okumak için iki ayrı devlet çıkaracak bir hükümeti elde edebilmek için elinden geleni ardına koymayacaktır. Bu seçimlerde Mustafa Akıncı’ya yaptığının beş beterini yapacaktır.
Seçimlerde 2-3 daha fazla sandalye çıkarıp, devlet desteğini artırma hedefinde olan ve kendilerine sol diyen ancak sağın aynı politikalarını benimseyen partiler, halka yalan söylüyorlar.
“Zannetmeyin ki Erhürman Euro kullanımı için Merkez Bankası talimat verebilecek”
Büyük sol parti sayesinde ufak sol partilerde bölündü, dağıldı. Zannetmeyin ki Tufan Erhürman hükümetin başına gelecek ve Euro kullanımı için Merkez Bankası talimat verebilecek.
Euro’ya geçmek işgalin en önemli ayağı kırılacak demektir. Buna izin vermeyecekler. Muhalefet bunları anlatmıyor ve bu halka ihanet ediyor”
Haberleştiren: Özgür Gazete