KıbrısManşet

Çakıcı: Sağlık Bakanlığı bitik durumdadır ve palavralar ile yönetilmektedir






Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Çakıcı ve çalışanları, KKTC vatandaşı bağımlı hastaların tedavi masraflarının yüzde 80’inin karşılandığı protokolün yenilenmemesi gerekçesiyle Sağlık Bakanlığı önünde üçüncü kez kazıklı eylem düzenledi

“Sorun çözülene kadar her Pazartesi burada olacağız”

Çakıcı, Bugün Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi olarak üçüncü kez kazıklı eylemimizi düzenlediklerini belirten  Her pazartesi de bu eylemleri de yapmaya konular sonuçlanıncaya kadar devam edeceğiz. Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi olarak haksızlıklara göz yummayacağız.

Bize yapılanlara karşı hem başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm sağlık sistemi içerisindeki yanlışlıkları konuşmaya devam edeceğiz.

Bu bağlamda bugün yaşanan sorun bir tek Pembe Köşk Hastanesinin sorunu değildir. Bugün yaşanan sorun beceriksiz, iş bilmez ve korkak siyasetçilerin yarattığı kaos ortamına yönelik bir mücadele yolculuğudur.

Sağlık Bakanlığı yaptıkları ile hastaları kendi kaderine terk etti

Sağlık Bakanlığı bugüne kadar herhangi bir adım atmadı. Yalnızca Pembe Köşk Hastanesi’ni değil tüm sağlık sektörünü kaderine terk etti. Çözüm önerisi sunmaktan aciz olduğunu bize bir kez daha gösterdi diyen Çakıcı  “Zaten Sağlık Sektörüne baktığımızda bu Sağlık Bakanının bir iş becermesini beklemek ölü gözünden yaş beklemektir” ifadelerini kullandı.

Başbakan Dr. Faiz Sucuoğlu da sözünü tutmadı

Çakıcı, geçen hafta başbakanlık önünde yapılan eylemde soruna eğileceğinin sözünü vermesine rağmen verilen sözlerin tutulmadığını belirterek “Başbakana Sağlık Bakanlığı’nın Protokolü imzalamak yetkisinde olduğunu söylememize karşın hastaların ölüme terk edildiğini izah ettiğimize karşın maalesef ilgilenmediğini gördük” dedi.

Sağlık Bakanlığı bitik durumdadır ve palavralar ile yönetilmektedir

Çakıcı açıklamasında şunları kaydetti:

“Sorun bize göre yalnız Pembe Köşk Hastanesi değildir. Yalnız Pembe Köşk’ün 7 ay ödenmeyen alacağı vardır. Bizi elbette bakanlık zora sokmuştur. Ancak bu bakan ve icraatları yalnız Pembe Köşk’ü değil tüm sağlık sistemini bitirecek hale getirmiştir.

Devletin Hastanesi’nde ağrı kesici-ateş düşürücü yok, serum yok, şeker ilacı yok, tansiyon ilacı yok, çocuk psikiyatrisinde kullanılan önemli bazı ilaçlar yok, romatoloji ilaçları yok. Kanser ilaçları zorlamayla temin ediliyor, eksiklik oluyor. Laboratuvarda kit yok. Ama özele yapılan sevkler için, iki ayda 5 milyon TL gibi bir meblağ ödenebiliyor diye Tıp İş Başkanı Dr. Taşçıoğlu şikayet ediyor. Doktorlar sendikası muhatap alınmadığını söylüyor. Doktorları muhatap almayan Sağlık Bakanlığı kimi muhatap alacak falcıları mı yoksa büyücüleri mi ?”

Bir sürü gereksiz yere, şova, 67 bin sterlin çıkarılarak son anda durdurulan maskaralık fenomenlere, yandaşla kaynak ayırılırken sağlığa yeterince kaynak ayrılmıyor. Eczacılar Birliği Başkanı yeterince kaynak ayrılmadığı için Onkoloji ve MS hastaları gibi kronik hastaların ilaçları ya geç geliyor ya da yeterli miktarda yok. Pandemi döneminin başlamasıyla grip ilaçlarının gelmesi konusunda kılını bile kıpırdatmadığı için Eczacılar Birliği bu aşıların gelmesi için çaba harcıyor. Aşılar yetersiz geliyor. Grip ve zatüre aşıları zamanında gelmediği için de bir işe yaramayacağını aktarıyor.

Tüm bunları yapmaktan aciz Sağlık Bakanı ise 2 hafta önce “Onbeş günde Covid 19’un biteceğini” söyleyen, “Covid 19 benim dönemimde başladı benim dönemimde bitecek” diyerek kopmik açıklamalar yapan, geçen yılda da nisan ayında covid 19’un biteceğini kahin gibi söyleyerek hayal tacirliği yapan bir bakana dönüştü. Bir bilimsel tedbiri de yoktur.

Eroin’in aynı kimyasal sınıfından olan Suboxone isimli ilacın yayılmasına Sağlık Bakanlığı göz yummaktadır

Açıklamanın devamında şöyle denildi:

Biliyorsunuz uyuşturucu maddelerin kullanımı yasaktır. Yani esrar, eroin, kokain, amfetamin, ekstacy, sentetik Cannabinoid (bonzai) gibi maddelerin kullanılması yasaklanmıştır.

Bu maddelerden yakalananlar genellikle bağımlılardır. Nedense bu ülkeye getiren tedarikçiler ve uyuşturucu mafyası için ise bazı iş adamları ve siyasetçiler fotoğraf çektirmekten öteye bir şey yapmamaktadırlar. Tüm bunlar yanında daha kötü bir olayla da karşı karşıyayız.

Suboxone (Buprenorphine) isimli ilaç kutular halinde devlet eliyle gelişigüzel dağıtılmaktadır. Örneğin 4 yıl içinde 20-30 kutu (her bir kutuda 28 tablet var) harcayan ve tek bağımlılık merkezi olan Pembe Köşk dışında ayda 200-300 kutu devlet tarafından hastalara her ay verilmektedir.

Her tablet 50 Türk lirası fiyatla hastalar aracılığıyla piyasaya sürülmektedir. Dolayısıyla her bir kutudan hemen hemen 1400 TL ücret sağlanabilmektedir. 300 x 1400=420000 bin TL aylık bir ticaret oluşmaktadır. Yılda ise 5 milyon TL’lik bir piyasa bu ilacın ticareti ile oluşabilmektedir. Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu tarafından yapılan ilaç kuruluna giderek bunun durdurulması gerektiğini söyledim. Sağlık Bakanı Ali Pilli’ye de ve Eski Sağlık Bakanı Ünal Üstel’e de bu uygulamanın hekimlik olmadığını, böyle tedavi olunamayacağını, eroin bağımlısı yaklaşık 70 bağımlının bu tedaviler yüzünden bağımlı hale getirildiğini ve bunun durdurulması gerektiğini belirttim. Ne olduysa bu uyarılarım sonrasında Pembe Köik tarafından gönderilen bağımlı hastaların kurulları engellenmeye, zorluklar çıkarılmaya ve bazı sağlıkçıların ve doktorların Pembe Köşk^ten rahatsız olmaya başladığını fark ettik. Pembe Köşk’ten rahatsız olmak için uyuşturucu satıcısı veya uyuşturucu mafyası olmanız gerekir. Çünkü Pembe Köşk bir şahsın değil halkın hastanesidir. Ancak bu gün geldiğimiz noktada Suboxone’un ticaretinin nedeni Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar göz yummasıdır. Konular bilindiği halde başlar devekuşu gibi kuma sokuluyor. Bu bakanlık içindeki siyasiler nedense bu konuda susuyorlar. Bir tedbir yok. Bir araştırma yok. Hastalar bağımlı olmaya devam ediyor hem eroin alıyor hem de suboxone isimli ilacı da alarak hem kendi içiyor hem de satıyor. Bunu bilen bakanlık susuyor, konuyu narkotik şube de biliyor. Ancak kimse müdahale etmiyor. Ölen ölsün kalan kalsın. Bir de buna uyuşturucu politikası bu ülkenin varmış deniyor.

2 yıldır Pembe Köşk ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalan bir protokol ile bağımlılara destek sağlanıyor

2019 yılından itibaren tüm çabalarımız neticesinde KKTC’de başka bir bağımlılık merkezi olmadığı için Pembe Köşk’ten ekonomik durumu yetersiz olan KKTC vatandaşı bağımlı hastaların tedavi masraflarının %80 ‘inin karşılanacağının kabul edildiği bir protokol ile hizmet alım anlaşması yapılmıştır. Bu anlaşma hastane masrafları düşünüldüğünde KKTC ve Türkiye’deki hastane ücretleri göz önüne alındığında çok düşük ücretlerle imzalanmıştır. Başka branşlarda hastaların tüm masrafları karşılanırken bu hasta grubuna zaten ücretin tamamı karşılanmayarak baştan haksızlık yapılmıştır. Ayrıca bu dönemler içerisinde pek çok defa hastaların tedavilerinin yarım kesildiği haksızlıklar yapılmıştır. Tüm buna rağmen tümünü değil ama pek çok aile için ve hasta için de Pembe Köşk umut kapısı olmuştur.

Protokol gelir düzeyi düşük hastalar için daha önemlidir

Protokol yoksul hastalar için çok daha önemli hale geliyor. Bu protokolün imzalanmaması halinde ancak tedaviden gelir düzeyi yüksek olan hastalar yararlanabiliyor. Protokolün imzalanması halinde bağımlı hastalar ölümle burun buruna kalabilecek çeşitli suçlara karışabilecek, satıcıların ağına düşebilecek, birçok aile için yangın ortamı oluşabilecek ve pek çok genç bağımlı hastada hayatlarını kaybedebilecek noktaya gelebilecektir. Dolayısı ile bu protokol insan hayatı için çok önemli bir protokoldür.

Protokol ile ilgili 4 ay yenilenmesi konusunda uğraşılmış ancak iş bilmezlik ve duyarsızlık nedeniyle hastaların geleceği belirsizleşmiştir

Sn. Sağlık Bakanı Ali Pilli protokolü imzalamamıştır. Protokol Eski Sağlık Bakanı Ünal Üstel tarafından hazırlanarak Bakanlar Kurulu’na sevk edildiğini öğrenmemize rağmen Sağlık Bakanı Ali Pilli bize eski sağlık Bakanı Ünal Üstel’in herkese “sarı, kırmızı boncuk dağıtarak gülücük dağıtarak” bütün işleri kendisinin başına bıraktığını söyleyerek protokolü imzalamamıştır. Bakan hastalara değil bize iyilik yaptığını sanıyor. Sağlık bakanına Sağlık Bakanlığı odasında hastalar ne olacak diye sorduktan sonra odadan çıkmamızı isteyince tartışmalar büyüdü. Bakan bizi korkutacağını imzalamayarak bizi tehditle sindireceğini veya cezalandıracağını sandı. Bizim kimseden korkumuz yoktur. Davamızda haklıyız ve bunun içinde endişelenmemizi gerektirecek bir durum da yoktur.

Sağlık Baklanı Ali Pilli AMATEM’in yerini yanlış belirleyerek milyonlarca lirayı çöpe atmıştır

Geçen hafta yaptığımız eylemde sağlık bakanına çeşitli çağrılarımız olmuş ancak kendisinden makul mantıklı açıklamalar duyulmamıştır. Sorunları dinleyip anlamak yerine insan hayatını hiçe sayan bir yaklaşımla sorunun önemini tam olarak kavrayamamış bir bakan görüntüsü çizmiştir. İnsanları kandırmaya yönelik hayal tacirliği yapmıştır.  İki ay sonra kimin hükümet kimin bakan olduğu belli olmamasına rağmen gelecekte Amatem kuracağına dair hayal satmıştır.

Daha önce de sağlık Bakanı Ali Pilli konunun önemini kavrayamamış ve Amatemin yerini de yanlış olarak belirleyerek milyonlarca lirayı belirlediği yanlış yere temel atarak boşa harcamıştır. Amatem gelecekte kurulsa bile şimdi de belirlenen yeri yanlıştır. Şehrin ortasında satıcıların kol gezdiği, bağımlıların kolayca dış temas sağlayabileceği bir yerde Amatem olamayacağını kendisine defalarca anlattığımız halde ancak şovdan öteye gitmeyen yaklaşımıyla halka palavra sıkmaya devam etmiştir.

Bir sürü hayati önemde ihtiyaç olan yere az miktarda kaynağı olan Sağlık Bakanlığı kaynaklarını çöpe atarak boşa harcamaktadır. İnsan hayatı söz konusu olduğunda bile bir bakanın korkaklığı ve vizyonsuzluğu sorunun çözülmesini engelleyebiliyor.

Sağlık Bakanlığı’nda çok ciddi bir yönetim ve organizasyon zafiyeti vardır

Sağlık bakanlığında çok ciddi bir yönetim, planlama ve organizasyon zaafiyeti vardır. Bu bakanlık içerisindeki düzensizlik hepimizi kanser eder. Ayrıca hastalarımızın hiçbir sorununun çözemeyen doğru dürüst bir toplantı yapmaktan aciz, karar verme problemleri yaşayan ve imza atmaktan korkan bir bakan yüzünden hepimiz giderek çöküyoruz.

Tavırlarınız ve iş bilmezliğiniz bizleri batıracak duruma getirmiştir.

Bugün sizin tavrınız bizi batıracak duruma getirmiştir. Sterlinin Türk lirası karşılığı 18’dedir. Kiralarımız ve ilaçlarımız döviz iledir. Bizi zaten bu konularda yalnız bıraktınız. O da yetmezmiş gibi pembe Köşk’ün yedi aylık alacağını vermediniz.

O da yetmezmiş gibi daha beş ay bize almamız gereken alacağımızı vermeyeceğinizi söylediniz. Sonra halka dönüp yalan söyleyerek hastaneleri ödediğinizi söylüyorsunuz. Şimdi size sorarız hangi küçük işletme yarı geliri de devletten geliyorsa ve bir yıl alamazsa ve hastalara devlet olsun özel olsun kendi kaynaklarıyla bakmaya çalışıyorsa ayakta kalabilir diye sormak isterim.

Hele hastalarımızın bir kısmı yurtdışından geliyorsa ve Pandemi ile ilgili uzun süre kapalı da kalmışsak nasıl ayakta kalabileceğimizi bizden beklersiniz. Yine de bizim önceliğimiz alacağımızı almak değil bağımlı hastalar can çekişirken ve aileler ağlarken hiçbir adım atmayarak bağımlılarla ilgili protokoller imzalanmazken nasıl rahat uyuyabilirsiniz diye sizlere sormak isteriz.

Sağlığa siyaseti siz karıştırıyorsunuz

Biz Siyaseti karıştırmıyoruz haklı olduğumuzu biliyoruz. Ama sağlığa Siyaseti sizin karıştırdığınızı biliyoruz. Yalnız Pembe Köşk için değil ve yalnızca seçim dönemi için değil dövizle ilgili sorunlarda korkak adımlar atamazsınız. Çözüm üretmelisiniz.

Sağlık Bakanlığında ilaç yok, hastalarımız ilaçsız, hastaneleri sizler batırıyorsunuz. Bir iki tane hastaneye özel kıyak geçiyorsunuz. Bizce herkese eşit davranmalısınız. Bilim insanlarını, doktorları, hemşireleri Sağlıkçıları dinlemelisiniz. Yanlış kararlarınız yüzünden hem uyuşturucu bağımlıları hem de COVID-19’dan dolayı yaşananlar ile ilgili insanlarımız ölüyorlar.

Bunlar sizin yanlış siyasetleriniz yüzünden oluyor. Bizler bundan sonra da kazıklı eylemciler olarak her pazartesi eylemi yapmaya devam edeceğiz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

Eylemimizin ismine “Kazzıklı Eylemciler” dedik

Eylemlerimizin ismine KAZZIKLI EYLEMCİLER dedik. Çünkü Pembe Köşk özelinde tüm sağlık sistemi yeniden gözden geçirilmelidir. Bu eylem hastaların haklarını yiyenlere karşı, insanların ilaçlarını sağlamayanlara karşı, insanların kurullarını engelleyenlere karşı, aşıların tarihlerini geçirip çöpe atanlara karşı, insanlara yalan sallayanlara karşı, covid 19 pandemisini beceriksizliklerle yayılmasına neden olanlara karşı, hastaneleri kapatma noktasına getirenlere karşı, doktorlara ve sağlık çalışanlarını hiçe sayanlara karşı, insanlığını kaybeden sağlık bakanlığındaki yönetim beceriksizliğine ve hepimizi ölüme terk edenlere karşı bir yürüyüşümüzün başlaması nedeniyledir. Ve Her pazartesi artık eylemdeyiz.

Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi KKTC’deki tek bağımlılık tedavi merkezidir”

Çoğunuz biliyor ki Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi bağımlılık tedavisi için kurduğumuz ve Kıbrıs’ta bu alandaki çocuklarımızı ve gençlerimizi kurtardığımız 2 yıldır hizmet veren bir bağımlılık tedavi ve rehabilitasyon merkezidir. 30 civarında personeliyle 2 Profesör ve bir doçent tarafından yönetilen ve her türlü özelliğiyle yerli bir yatırım olma özelliği taşımaktadır.

Bugüne kadar yüzlerce bağımlı özellikle gençler yoğunlukta olmak üzere Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nde tedavi gördü ve hayatları kurtuldu. Bunun yanında KKTC’li bağımlılar yanında Türkiye, İngiltere, Almanya, Fransa, Danimarka, Belçika, Ürdün, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri gibi dünyanın pek çok yerinden de bağımlı hasta KKTC’ye gelerek tedavi oldu. Türkiye’de de bağımlılık tedavisinde ilk 3 tercihten biri olarak kabul edilmektedir. Her yıl hasta kapasitesi ve başvurusu da artmaktadır.

Daha 2 yıl önce rehabilitasyon merkezi yok diyerek yıllarca şikâyet edilen bir açık böylece doldurulmuş oldu. Pembe Köşk yalnızca kendi insanına değil bir sağlık turizmi olanağı sağlayan da bir merkez haline de gelmiştir.









Başa dön tuşu