Kuzey Kıbrıs Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçileri Derneği (TUTDER) hükümetin un ithalinin serbest bırakma kararına tepki göstererek, yerli un fabrikalarına destek belirtti
Tutder: Yerli un fabrikalarımızın verdiği tepkiye desteğimiz tamdır
TUTDER yaptığı yazılı açıklamada, ülkedeki ekonomik düzenin çarpıklığına, tüketicinin alım gücünü yükseltmek, haksız rekabetin ve rant düzenin sebep olduğu pahalılığa dikkat çekmek için bir süredir kampanyalar yürüttüklerini belirtti.
“Altta gerekçelerini açıkladığımız şekilde, hükümet yetkililerinin un ithalinin serbest bırakılacağına dair açıklamalarının ardından, un fabrikalarımızın verdiği tepkiye desteğimiz tamdır” denilen açıklamada şunlar kaydedildi;
“Kampanyamızın bu evresinde basına da açıkladığımız gibi temel gıda ürünleri üzerindeki ithalat yasakları kaldırılarak piyasanın ucuzlatılması bizim hedeflerimiz arasındadır.
“2 veya en fazla 3 büyük fırın işletmecisinin çıkarına olacak düzenleme”
Ancak hükümet yetkililerinin yaptıkları açıklama eğer uygulamaya girerse, ne yasaklar kalkmış olacak ne piyasa ucuzlayacak, ne de fonlar kalkmış olacaktır. Açıklama, sadece 2 veya en fazla 3 büyük fırın işletmecisinin çıkarına olacak düzenlemeye, yani yeni bir haksız rekabet oluşumunu işaret etmektedir.
Ülkemizdeki un fabrikaları, ithal ettikleri buğdayı döviz ödeyerek, fon ödeyerek, ithalatta kdv ödeyerek, taşımacılık için gemilere döviz ödeyerek, liman ücretleri ödeyerek ülkemize taşıyıp devletten tek bir kuruş destek almadan un üretmektedir. Pandemi döneminde ada ekonomisinde bazı ürünlerin “stratejik hayati” ürün olarak tanımlanarak, toplum faydasına ucuz bir şekilde erişilebilirliğini sağlamak için üretim maliyetlerinin muhakkak surette düşürülmesi gerekmektedir.
“Un stratejik ve hayati ürünlerden biridir”
Unun da stratejik hayati ürünlerden biri olduğu inancı ile, devletten hiç bir destek almayan KKTC yerli un üreticilerinin Türkiye hükümetinin sübvanseye ettiği un fabrikalarının fiyatlarına karşı maruz kalacağı haksız rekabet koşullarının düzeltilmesi konusunda da görüşümüz nettir. Kaldı ki sektörden gelen duyumlar işin daha da vahim olduğuna işaret etmektedir.
Türkiye hükümeti sübvanseye ettiği unun kendi halkının kullanımına sunulması için ihracatını yasaklamış bulunmaktadır. Bu nedenle ülkemize gelecek unun “nasıl bir un” olacağı sorusu da cevaplanması gereken ciddi olgudur. TIR’larla ülkemize taşınacak bu unu, küçük imalatçının doğrudan Türkiyeden satın alması mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla küçük imalatçı, eşit koşullardan mahrum kalacaktır.
“Unun ithalatının serbest bırakılması bir aldatmacadan ibarettir”
Kararın yanlışlığı bunlarla da sınırlı değildir. Ekmek fiyatları içerisinde unun maliyete oranı %30’dur. Yani ekmeğin pahalı olmasının nedeni un değil, başka faktörlerdir. Piyasada önce “ekmek undan dolayı pahalıdır” algısı yaratıp daha sonra unun ithalatının “serbest” bırakılması maalesef bir aldatmacadan ibarettir.
Yetkilileri bir an önce adil rekabet koşullarını oluşturacak, stratejik öneme sahip yerli üreticilere doğrudan destek vermeye çağırırız.
“Yerli sanayinin yerel işgücüne istihdam sağlamasına devlet katkı vermelidir”
Her hanenin, her bireyin ihtiyacı olan ekmeğimizin yapımında kullanılan unu üreten fabrikalarımızın kapanması, derneğimizin ne kabul edebileceği ne de destekleyeceği bir gelişmedir. Tam aksine unda dışa bağımlılığın yaratabileceği sorunların farkındayız. Bu nedenle yıllardır yanlış uygulanan yerel üretimi teşvik modelinin terkedilerek, fabrikalarımızın girdi maliyetlerine devlet katkısı elzemdir. İşsizliğin tavan yaptığı; çalışanların Güney Kıbrıs’ta iş bulmak için sıraya girdiği bu günlerde, yerli sanayinin yerel işgücüne istihdam sağlamasına devlet katkı vermelidir.
Üreticilerimizin, çalışanları için yatırmak zorunda oldukları primlerin bir süreliğine devlet tarafından karşılanması; bu gibi işletmelerimizin elektrik maliyetlerinin sübvanseye edilmesi; bu işyerlerinin yenilenebilir enerji sistemleri kurabilmeleri için destek sağlanması acil olarak hükümetimiz tarafından gündeme alınmalıdır.
“Fabrikalarımızın yerel buğdayımıza ulaşmaları sağlanmalıdır”
Ülkemizde un yapmaya uygun buğday üretimi teşvik edilmeli, çiftçilerimiz buğday ekimi için desteklenmeli, un fabrikalarımızın dövizle ithal un almaları yerine yerel buğdayımıza ulaşmaları sağlanmalıdır.
Unutmayalım ki fabrikalarımız ithal ettikleri buğdaydan sadece un değil ayni zamanda hayvan yemi olarak kullanılan kepek de üretmektedirler. Bu kararın yürürlüğe girmesi halinde kepekte de sıkıntılar baş gösterecektir.
Tüm bunlara bağlı olarak, ülkemizde yeterli buğday üretimimi sağlanana kadar devlet, fabrikalarımızın ithal etmek zorunda oldukları buğdayın üzerindeki tüm fon ve vergileri kaldırmalı, döviz buğday ithalinde sabit kura çevirmeli ve piyasa ucuzlatmalıdır. Buğday sadece buğday değil çok daha fazlasıdır”