Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Doğuş Derya, TGRT kanalında yayınlanan bir programda Yavru Vatan Konforu diye sunulan habere tepki göstererek, “Havuz medyasında kulaç atarken görülmüyor olabilir ama sizin “Yavru vatan Konforu” diye hakkında çarpıtma haber yaptığınız ülkede, her üç gençten biri işsiz kalmış durumda!” dedi
Derya: “Yavru vatan Konforu” diye hakkında çarpıtma haber yaptığınız ülkede, her üç gençten biri işsiz
Derya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şöyle dedi:
“YAVRUVATAN KONFORU” DERKEN ?!
Havuz medyasında kulaç atarken görülmüyor olabilir ama sizin “Yavru vatan Konforu” diye hakkında çarpıtma haber yaptığınız ülkede, her üç gençten biri işsiz kalmış durumda!
Türk Lirası kullanıyor olmaktan dolayı Türkiye’de verilen her karardan doğrudan etkileniyoruz! TL kullandığımız için Türkiye’ye ödediğimiz bir enflasyon maliyeti var ve bu maliyet bize geri ödenmiyor.
Türkiye insanının yaşamak zorunda bırakıldığı fakirleşme, Kıbrıs’ın kuzeyinde çok daha derin, çünkü “yeni ekonomi politikası” yüzünden ülkemizde kişi başına düşen gelir yıllık 9000 doların altına indi. Oysa adamızın güneyinde yaşayan Kıbrıslı Rumlarda bu rakam 38000 dolar civarında.
Üniversite mezunu Kıbrsılıtürkler ya asgari ücrete çalışmak için güneye geçiyor ya da valizini toplayıp göç ediyor.
Hani “Yavruvatan” diyorsunuz ya, Türkiye’den adanın kuzeyine ihraç edilen her türlü mal döviz cinsinden fiyatlandırılıyor ve TL kullandığımız için bizim alım gücümüz erirken, Euro kullanan Kıbrıslırumlar adanın kuzeyindeki Türk Mallarını bolca alabiliyor.
Kuzey Kıbrıs, Türk mallarının güneye satıldığı bir transit alanı oldu.
Tabi bunun sizin için bir önemi yok. Nasılsa Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı Türkiye’de üretilen Türk kahvesi makineleri bile güney Kıbrıs’ta “Greek Coffee Machine” diye satılabiliyor.
Ha bir de Kıbrıslıtürk gençler hiç bir uluslararası müsabakaya kendi kimlikleri ile katılamazken, Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağıyla birçok Kıbrıslırum genç Türkiye’deki müsabakalara katılabiliyor.
Su, elektrik, eğitim, sağlık, turizm, tarım, sanayi gibi bir toplumu toplum yapan bütün temel alanlarda bizi daha da bağımlı hale getirmek için ülkemizin topraklarını ve kurumlarını kemirenler, “Yavruvatan”ı çok “konforlu” görebilir. Ama onkoloji hastalarının bile ilaçlarını bulmakta zorlandığı, sosyal sigorta sisteminin batırılmaya çalışıldığı, esnafın her gün daha borçlu hale getirildiği, reel sektörün üretim yapamaz hale getirildiği, dar gelirli insanların açlıkla sınandığı, orta sınıf eritilirken kara para baronlarının daha da zenginleştiği ada yarısında hiç kimse için hayat konforlu değil!
Yıllardır ülkemize dayatılan protokollerle sosyal ve ekonomik mühendislik yapılırken,
Kökeni fark etmeksizin Kıbrıs’ı yurt bilen herkes, laik, demokratik ve kendi kendine yeten bir toplum olmaktan çıkarılıp muhafazakâr ve biat eden bir toplum haline getirmeye çalışılırken,
İtaat kültürüne karşı, insan haysiyetine yaraşır bir hayatı ve kardeşlik hukukunu savunanlar, havuz medyası ve trolleri tarafından “persona non grata” ilan edilirken,
İnsanların dini ve milli duygularını istismar ederek toplumsal barışı bozmaya çalışanlar, “Mavi Vatan”dan Toroslara uzanan bir hamaset yaparken,
Seçimlerimize, siyasi partilerimize ve demokrasimize müdahale ederek kendi kendimizi yönetme erkini elimizden almaya çalışanlar varken, toplumumuzun barış ve çözüm iradesine rağmen yıllardır ayrılıkçı politikalarla ülkemizi bölünmüşlüğe mahkûm etmeye kalkanlar, bizimle birlikte değil, bizim adımıza konuşurken, yarım asırdan fazla bir süredir tüm ambargolara ve izolasyona karşı toplumsal varlığını korumaya çalışan bizler için gasp edilen yurt hakkımızı geri almaya çalışmak hiç konforlu değil!
Havuz medyası içinde kulaç atarken görmüyor olabilirsiniz de Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan gerçekler hiç de konforlu değil, bilin istedim!