Halkın Partisi (HP) Milletvekili ve Milletvekili adayı Gülşah Sanver Manavoğlu, ‘Bunların hepsi ıskartadır’ diyerek seçimleri boykot çağrısı yapanlara seslenerek, “Ben ya da partimdekiler bu kadar ıskarta mıyız ki bize oy vermemeleri için çağrı yapılıyor?” diye sordu
Manavoğlu: Azınlık hükümetleri halkın siyasete karşı güvenini aşağıya çekti
Özgür Web TV‘de yayınlanan Seçim Özel programında Pınar Barut‘un sorularını yanıtlayan Manavoğlu,
Covid-19 pandemisi ve sonrasında hem dünya genelinde hem de Türkiye’de yaşanan finansal hareketlerin ve TL’nin değer kaybının Kıbrıs Türk toplumunu çok fazla yaraladığını söyledi.
Manavoğlu, “Azınlık hükümetinin kurulması ve halk için hiçbir şey yapmaması, ülke ve ülke siyasetine verdiği zararın yanında, halkın siyasete karşı güvenini ciddi anlamda aşağıya çekti. Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana yaşananlar da halkın siyasete olan inancını yaraladı” dedi.
“UBP, DP ve YDP’nin halkın gözünde hiçbir güvenilirliği kalmadı”
Ülkeye sahip çıkmayan bir hükümetler zinciri ile ülkeye yön verilmeye çalışıldığını, özellikle son 2 Azınlık Hükümeti’nin büyük ortağı olan UBP’nin kurultaylarla zamana oynadığını vurgulayan Manavoğlu, bu süreçte de Bakanlar Kurulu’ndan halkı rahatlatacak hiçbir karar çıkmadığını kaydetti.
Manavoğlu UBP, DP ve YDP’nin halkın gözünde hiçbir güvenilirliğinin kalmadığını ifade ederek, hatta DP’nin sloganının bile kendi partilerinden çalıntı olduğunu söyledi.
Manavoğlu, “Bu partilerin ayrımcılık ve kutuplaştırma siyasetini güçlendirerek, maddi imkanlarını kullanmak için bir çok adayı aday gösterdiğini görüyoruz. Bunun detayını ve arka planda neler yaşandığını siyasetten anlayan seçmen çok rahat görebilmektedir” dedi.
“Adaylarımız da vekillerimiz de sadece toplum çıkarı için siyasete girdiler”
Ülkenin önünün açılması için HP olarak ellerinden geleni yaptıklarını ve desteklenmelerine gerektiğine inandıklarını vurgulayan Manavoğlu, halkın hem ihtiyaçlarını hem de önceliklerini çok yakından bildiklerini belirtti.
“Adaylarımız da vekillerimiz de sadece toplum çıkarı için siyasete girdiler” diyen Manavoğlu, bu desteği isterken de hem Kıbrıs sorununa bakışları hem de halkın yanındaki duruşlarına güvendiklerini, ülkenin kaynaklarını adil dağıtmak için gösterdikleri çabayı seçmenin bildiğini düşünerek istediklerini kaydetti.
“Denetçi olarak sokağa ekip çıkarılırsa, bugünkü yasaya göre sadece 3 şeyi denetler”
Gerek TL’deki değer kaybı gerekse gıda fiyatlarındaki yükseliş sebebiyle zor günler yaşayan toplumun, hükümetin denetleme görevini yerine getirmesi noktasında bir görüş ortaya koyduğunu belirten Manavoğlu, denetleme noktasında önce yasal olarak birçok düzenleme yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Manavoğlu, “Denetçi olarak sokağa ekip çıkarılırsa, bugünkü yasaya göre sadece 3 şeyi denetler; Birincisi denetlemeye tabi olan ürünlerdeki fahiş fiyatı, ikincisi raf fiyatı ile kasadaki fiyatın aynı olup olmadığını, üçüncüsü ise son kullanım tarihinin geçip geçmediği. Onun dışındaki ürünlerde, özellikle devlet tarafından denetlemeye tabi tutulan ürün değilse bir denetleme yapılamaz” dedi.
“Bakanlar Kurulu’ndan bu kararı geçirip uygulayabilirsiniz”
Yeni bir tüzükle birçok ürün denetlemeye tabi ürün olarak belirlenirse denetlemenin anlamı olacağını savunan Manavoğlu, üstelik bunun Bakanlar Kurulu kararıyla da hayata geçirilebileceğin söyledi.
Manavoğlu, “Temel gıdaların listesini hazırlarsanız ve denetimli ürün ilan ederseniz, bunu Meclis’e bile götürmenize gerek yok, Bakanlar Kurulu’ndan bu kararı geçirip uygulayabilirsiniz” dedi.
“Bu memleketin bu kadar adayı ıskarta mıdır?”
Seçimleri boykot edeceklerini söyleyen ya da değişimden yana umudu olmadığı için sandığa gitmeyecek olan seçmenler konusuna da değinen Manavoğlu, boykotçuları ikna etmenin çok zor olduğun ancak normalde sandığa gittiği halde bu seçimlerde gitmemeyi düşünen bir kesim olduğunu da hatırlattı.
İkinci kesimin siyasetin kirletilmesi nedeniyle bu kararı aldığını savunan Manavoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki müdahaleler ve sonrasındaki Azınlık Hükümeti’nin gelişinin ve icraatlarının seçmeni haklı olarak siyasete güvenmeyecek ve ‘gitsem ne olacak’ noktasına getirdiğini vurguladı.
Manavoğlu, “Son dönemde çok güvenilir insanlar bu konuda çağrılar yapıp ‘Hepsi ıskartadır’ diye boykot ediyorlar. Bu memleketin bu kadar adayı ıskarta mıdır? Ben ya da partimdekiler bu kadar ıskarta mıyız ki bize oy vermemeleri için çağrı yapılıyor?” diye sordu.
“Niye yani sen ülkenden umudunu tamamen kesip hem siyasetçiyi hem ülkeyi cezalandıracaksın?”
Kendilerinin de bu memlekette doğduğunu, belli bir saygı ve ahlak içinde büyüdüklerini söyleyen Manavoğlu şunları kaydetti;
“Niye yani sen ülkenden umudunu tamamen kesip hem siyasetçiyi hem ülkeyi cezalandıracaksın? Hem de çeşitli bahanelerle ‘kendimiz yönetmiyoruz’ diyerek yönetemediğine inandığın bir ülkeyi yönetemeyenlerin eline bırakıyorsun?
Ben bu tavırda olan fenomenlerin ve akıllı insanların bu söylemlerini duyunca üzülürüm ve onların da sandığa gitmesini çok isterim.
Ben seçmenlerin oy vermesinin önemli olduğuna inanıyorum. 6 Ocak’ta hem doğum günümüzde hem de adaylarımızla HP’nin vizyonunu halkımızla paylaşacağız. HP olarak halk için çalışmaya devam ediyoruz ve desteklerini de bekliyoruz”