Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit ile Milletvekili adayları Girne bölgesi muhtarlarıyla sohbet toplantısında bir araya geldi
Özyiğit: Muhtarların görev ve yetkileri tekrardan düzenlenecek
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit ile Milletvekili adayları Girne bölgesi muhtarlarıyla bir araya geldi. Sohbet toplantısı şeklinde geçen görüşmede muhtarların sorunları konuşuldu, sorularına yanıt verildi, TDP’nin plan ve projeleri aktarıldı.
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, halkın temel temsilcileri olan muhtarlarla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, muhtarların yaptıkları görevin önemine vurgu yaptı.
Muhtarların yerel yönetimler ve kaymakamlıklarla ilişkileri artırılarak, görev ve yetkilerinin tekrardan düzenleneceğini belirten Özyiğit, muhtarların sorunları çözüldükçe halkın dertlerinin azaldığına dikkat çekti.
“Kıbrıs’ta en mümkün ve en gerçekçi çözüm şekli federasyondur”
Konuşmasında Kıbrıs konusuna da değinen TDP Başkanı Özyiğit, Kıbrıs’ta en mümkün ve en gerçekçi çözüm şeklinin Federasyon olduğunu belirterek, KıbrısTürk halkının ihtiyacı olan yeni maceraların peşinden gitmek değil, mümkün olabilecek gerçeklerin peşinden gitmek olduğunu vurguladı.
Federasyon tezinin tarafların üzerinde uzlaştığı, defalarca çerçeve anlaşması imzaladığı ve BM Parametrelerine girmiş bir olgu olduğu belirten Özyiğit, bugüne kadar bir sonuca ulaşılamamışsa da KıbrısTürk tarafı olarak birçok önemli kazanımların elde edildiğini, dolayısı ile yapılması gerekenin elde edilen kazanımlar çerçevesinde ve gerçekçi bir zeminde Federal çözümün zorlanması olduğu vurgulandı.
İki ayrı devletli çözümün bugünkü konjonktür ve görünür gelecekte mümkün olmadığı belirten Özyiğit, egemen eşitliğe dayalı iki ayrı devlet formülünde ısrar etmenin geçmişte olduğu gibi Kıbrıs Türkü’nü uluslararası alanda zorda bırakmaktan başka bir işe yaramayacağı uyarısında bulunuldu.
TDP olarak en kısa sürede “çözüm odaklı siyasete” geri dönüşü savunduklarını belirten Özyiğit, çözümün sadece Kıbrıslı Türklerin uluslararası statü kazanması açısından değil, aynı zamanda sosyal ekonomik gelişimi açısından da hayati bir öneme sahip olduğunu ifade etti.
