Bağımsızlık Yolu Dış İlişkiler Sekreteri ve Lefkoşa milletvekili adayı Mustafa Keleşzade, bu rejimi değiştirmeye ve bunun için mücadele etmeye talip olduklarını söyleyerek, seçimleri boykot etmeyi düşünenlere de “Bağımsızlık Yolu’na verdikleri her oy boykotla aynı haneye yazabilirler” diye seslendi
Keleşzade: İnsanlar bizi gördüğünde ‘işte bizim gençler geldi’ diyor
Özgür Web TV‘de yayınlanan Seçim Özel’de programında Pınar Barut’un konuğu olan Keleşzade, 2014 yılından beri sokakta olan bir siyasetleri olduğunu ve emekçinin sözünü yükseltmek için mücadele verdiklerini anlatarak, 2018 yılında da partileştiklerini, emekçinin varlığını göstermek için bu seçimlere katıldıklarını söyledi.
Keleşzade, “Sokaktayız ve Kıbrıs’ın dört bir yanında insanlarla görüşüyoruz. İnsanlar bizi gördüğünde ‘işte bizim gençler geldi’ diyerek sahiplenildiğimizi görüyoruz. Diğer partiler çok fazla denendi ve insanlar bundan sıkıldı Diğer partilerin adayları da çok değerli fakat bizde alışılagelmiş siyaset sistematiği yok” dedi.
“İnsanların yaşadıkları sorunlara dokunan bir program ortaya çıktı”
Bağımsızlık Yolunda kimsenin kendi adına mücadele etmediğini, halk için mücadele ettiğini belirten Keleşzade, seçimlere girdikleri için ayrı bir kılığa girmediklerini, bu sebeple de adaylarının diğer adayların yanında farklı kaldığını kaydetti.
Keleşzade, “Muhalefet Programı 2019’dan beri üzerinde çalıştığımız, üyelerimizin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz çalıştayda belirlenen 11 başlıktan oluşan bir program. İnsanların yaşadıkları sorunlara dokunan bir program ortaya çıktı” şeklinde konuştu.
“Servet Verisi’nde hedefimiz büyük sermaye odaklarıdır”
Servet Verisi taleplerindeki asıl hedefin, emekçinin hakkını yiyen, emekçinin hakkını vermekten imtina eden, bu ülkeye ve kamuya olan vergi borcunu vermemeye çalışan büyük sermaye odakları olduğunu dile getiren Keleşzade, elbette ki parası olanı düşman görmediklerini ama burada bahsedilen servetin, akıl almaz büyüklükte olan servettirler olduğunu belirtti.
“Sermayedarlar arasında 50 ve üstü çalışanı olan, çalışma yaşamının yüzde 1,8’ini kapsayan, aynı zamanda çalışanların da yüzde 38’ini oluşturan bu kesim çok küçük bir gruptur” diyen Keleşzade, muhataplarının da bu kesim olduğunu söyledi ve “Ultra zenginlerin içinde de ‘evet bizim bu halka bir borcumuz var bunu artık ödeyelim’ diyenler de var” dedi.
“Farklı partilerin bizim gündeme getirdiğimiz şeyleri dillendirmesi çok sevindiricidir”
Keleşzade, “Söylemlerimizin başka partiler tarafından kullanılmasından rahatsız değil aksine memnunuz. Biz seçime, emekten yana bir parti olarak, siyaseti emek eksenine ve sola çekmek için girdik. Bugün baktığımızda farklı siyasal partilerin servet vergisi talebini, sendikasız çalıştırılma yasaklansın talebini, asgari ücret en düşük kamu maaşına endekslensin talebini dillendirmesi çok sevindiricidir” dedi.
Amaçlarının da zaten siyasi partilerin daha sola kayması olduğunun altını çizen Keleşzade, bu nedenle de Bağımsızlık Yolu’nun seçimlere girmiş olmasının, muhalefet programını yayınlamış olmasının bu etkiyi yarattığını gördüklerini söyledi.
“Külliye lüksten ve israftan öte bir olgudur”
Ülkede kamusal sağlık hizmetinin şu anda verilemediği, okulların damlarının çöktüğü bir dönemde külliyenin lüksten ve israftan öte bir olgu olduğunu kaydeden Keleşzade, kendilerinin külliye meselesi gündeme geldiğinde TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Bu gecekonduda kalınmaz’ sözlerine de tepki gösterdiklerini hatırlattı.
Keleşzade, “Kamuoyu önünde sizin paranızla, Türkiye halkları bu krizin içinden geçerken burada lüks ve şatafat için saray yapılmasına bizim gönlümüz el vermiyor diye açık mektup yayınladık. Türkiye’de de bu söylemimiz 10 milyona yakın kişiye ulaştı. Bizim içimiz Türkiye halklarının parasıyla böyle bir proje yapılmasına el vermiyor. Kıbrıs’ın kuzeyindeki durum da buna el vermiyor” dedi.
“Bu politika üretimi bitiren bir politikadır”
Konuşmasının devamında, “Biz sadece bunu eleştiren noktada değiliz. Biz Türkiye ile yapılan ekonomik protokollerinin de genel yapısı itibarıyla Kıbrıs Türk halkına bir faydası olmadığını bilakis zararı olduğunu düşünüyoruz” diyen Keleşzade, protokollerin Türkiye’ye zamanında IMF’in uyguladığı ekonomik politikaların Kıbrıs’ın kuzeyine uyguladığı bir ekonomi politikasıdır haline geldiğini savundu.
Keleşzade, “Bu politika üretimi bitiren bir politikadır ve bizim açımızdan bunun muazzam bir bedeli vardır. Biz Bağımsızlık Yolu olarak Türkiye ile yapılan ekonomik protokollerin hemen iptal edilmesini ve bunun yerine de kaynak olarak Servet Vergisi alınmasının savunuyoruz” şeklinde konuştu.
“Nalcıoğlu’nun kendisi, başkanı olduğu UBP Disiplin Kurulu’na vermelidir”
UBP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Ekonomi ve Doğal Kaynaklar Komitesi üyesi Fuat Nalcıoğlu’nun, ‘Kıbrıs bütünüyle Türkiye’ye ilhak edilmelidir’ sözlerine de değinen Keleşzade, bunun mutlaka UBP’nin iç organlarında söylendiğini, bu yüzden de kamuoyunda duyulduğunu belirtti.
“Fuat Nalcıoğlu’nun söylediği her şey UBP’yi ve Cumhurbaşkanlığını bağlar” diyen Keleşzade, bunun da UBP içinden bu söylemin çıktığını gösterdiğini, UBP’nin bunu yalanlayacak ya da yanlışlığını sorgulayacaksa, Nalcıoğlu’nu başkanı olduğu UBP Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etmesi gerekeceğini vurguladı.
“Erdoğan nevalesini alıp Maraş’ a pikniğe geldiğinde de sokağa çıktık”
“Kıbrıs’ın kuzeyinin bir ülkeye ilhakının söz konusu olması akıl ve mantık açısından mümkün değildir” şeklinde konuşan Keleşzade, “Bu konuya kara para ve mafya ilişkileri açısından baktığımızda da Türkiye ilhak ederek bunu kaybetmeyi göze alamaz” ifadelerini kullandı.
“Biz Bağımsızlık Yolu olarak hiç bir şekilde ilhakı kabul etmeyeceğiz” diyen Keleşzade, “Erdoğan nevalesini alıp Maraş’ a pikniğe geldiğinde de eylem yasağı olmasına rağmen sokağa çıktık, Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği’nin önünde protesto ettik. Parmağımızın arkasına saklanmadık ve sonuna kadar da mücadelemizi verdik, vermeye de devam edeceğiz” dedi.
“KKTC’nin yaşatılması gerektiğini söyleyenler, bu ülkeyi yaşanamaz hale getiren politikalar üretiyorlar”
Kendilerinin Kıbrıs’ın kuzeyindeki yapının ve rejimin değişmesi gerektiğini ve emekçiler açısından işlemediğini düşündüklerini belirten Keleşzade, UBP tarafından sermayedarlar açısından çok istikrarlı bir durumun sağlandığını, kamusal sağlık, eğitim ve çalışma yaşamına yönelik geliştirdikleri bütün projelerin, rejimin değişmeden olamayacağını gördüklerini kaydetti.
Keleşzade, “Biz Kıbrıs’ın kuzeyinde işlevsel bir yapının oluşmasını, federasyon talebi ile birlikte dile getiriyoruz ama sürekli KKTC’nin yaşatılması gerektiğini söyleyenler, bu ülkeyi yaşanamaz bir hale getiren politikalar üretiyorlar. Bu Kıbrıs Türk sağının çelişkisidir. İlhak da bu çelişkiden kaçış için geliştirdikleri bir yöntemdir” dedi.
“Çağdaş bir vatandaşlık yasası yapılmasını savunuyoruz”
Keleşzade, Kıbrıs’ın kuzeyinde mevcut durumda vatandaş olabilmenin, iktidara ve hükümete gelen partinin iki dudağı arasında olduğunu, bu yapının Kıbrıs’ın kuzeyinde yıllardır yaşayan ve vatandaşlık bekleyen insanların vatandaşlık alabilmesinin tek yolunun bir siyasi partiye yakınlaşma halini getiren ve istisnai vatandaşlık uygulamasına kadar giden bir duruma dönüştürüldüğünü belirtti.
Keleşzade, “Özellikle Türkiyeli göçmenleri sağ partilerin bir parçası haline gelmeye zorlamaktadır. Bağımsızlık Yolu olarak çağdaş bir vatandaşlık yasası yapılmasını, şu anda bütün vatandaşlıkların dayandırıldığı istisnai vatandaşlık uygulamasının kaldırılmasını ve vatandaş olabilme kriterlerinin net bir şekilde ortaya konulması gerektiğini savunuyoruz. Net bir şekilde belirlenecek kriterlerle vatandaşlığın Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasi iradeye müdahale edilmesi için kullanılmasının önlenmesini amaç ediyoruz” dedi.
“Bağımsızlık Yolu’nun seçime girme sebebi rejim partilerinde değişim olmayacağını öngörmemizdir”
Keleşzade son olarak şunları kaydetti;
“Öncelikle BKP, YKP ve Federal Kıbrıs zaten örgütlü kesimlerdir ve kendi kararlarını almış durumdadırlar. Bizim bu kitleye gelin bize oy verin deme durumumuz yoktur. Kendileri bir strateji belirledi ve bu yönde mücadele ediyorlar.
Bir diğer kesim ise rejim partilerine öfkeli, bu yüzden sandığa gitmeyerek bir tepki ortaya koymaya çalışıyor. Biz bu kesimlerin hepsine 100’de yüz hak veriyoruz.
Bağımsızlık Yolu’nun zaten seçimlere girme sebebi bu rejim partileriyle değişim olmayacağını öngörmemiz ve bunu bilmemizdir.
“Bağımsızlık Yolu’na verdikleri her oyu boykotla aynı haneye yazabilirler”
Biz Bağımsızlık Yolu olarak bu rejimi değiştirmeye ve bunun için mücadele etmeye talibiz. Boykot etmeyi düşünen insanlara söyleyeceğimiz şudur; Bağımsızlık Yolu’na verdikleri her oy boykotla aynı haneye yazabilirler.
Biz yıllardır sokaktayız ve sokaktayken bile biz Meclis’e yasalar sunduk. Hükümete gelme dışında başka hiçbir stratejisi olmayan partilerin sorunudur tek başına iktidar ve baraj sorunları, bizim değil.
Bizim hükümet değil muhalefet stratejimiz var ve eğer mecliste sesimizi yükseltebilirsek meclisteki muhalefeti kürsüde de yükseltmeye ve bunu sokakla birleştirmeye devam edeceğiz ifadelerini kullandı.
Meclis’e giremezsek de Meclis’in ve elçiliğin kapısının önünde Kıbrıs Türk halkına gelen dayatmaları protesto etmeye devam edeceğiz. Eğer Meclis’e girersek bir mücadele alanı daha açılmış olacaktır”