Kanser tanı, tedavi ve araştırmaları algoritması belirlemek üzere dünyada alanının uzmanı olarak şecilen 100 bilim insanı arasında yer alan Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Prof.Dr. Nedime Serakıncı, kanserin korunulabilen ve tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyledi
Serakıncı erken tanıda önem taşıyan belirtileri anlattı
Kanser tanı ve tedavisine ilişkin çalışmalarını uzun yıllardır hem yurt dışında hem de ülkede yürüten Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı olarak görev yapan Prof.Dr. Nedime Serakıncı, bu konuda Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtladı.
Kanser tanı, tedavi ve araştırmaları algoritması belirlemek üzere dünyada alanının uzmanı olarak şecilen 100 bilim insanı arasında yer alan Serakıncı, kanserden korunmak için nelere dikat edilmesi gerektiğini ve erken tanıda önem taşıyan belirtileri aktardı.
“Kanser kompleks bir hastalık”
Kanserin, dünya genelinde giderek artan bir sağlık problem olduğunu, toplumlarda önemli bir sosyo-ekonomik yüke, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol açtığını” söyleyen Prof. Dr. Serakıncı kanserin, normal kurallar dışında diğer doku ve organları istila ederek büyüyen, kontrolsüz çoğalan hücrelerin oluşturduğu bir hastalık olduğunu belirtti.
Kanserin, vücudun tüm doku ve organlarını tutabileceğini ifade eden Serakıncı, hücre döngüsünü kontrol eden mekanizmalarda oluşan hatta ve bozukluklar sonucu ortaya çıkar bu mekanizmaları ‘Hücre döngüsü kontrol noktaları’, ‘Telomer boyu’ ve hücre içi ve dışı kimyasal sinyaller’ olarak tanımladı.
“Bu mekanizmalardaki hatalar sonucu ortaya çıkan kanser hücreleri eğer hücre tarafından tamir edilemezse tümörleri oluşturur ki 1 cm büyüklüğündeki bir tümör kitlesi, yaklaşık 1012 (1 trilyon) hücreden meydana gelebilmektedir” diyen Serakıncı, bu örneğin kanserin komplex bir hastalık olduğunu anlamaya yettiğini kaydetti.
“Kanderde genetik faktör yüzde 5”
Kanser oluşumunun nedenlerinin genetik ve genetik olmayan faktörler diye iki ye ayrılabileceğini belirten Serakıncı, “Genetik dediğimizde kalıtsal faktörler (yüzde 5 lik bir kısmı oluşturur), genetik olmayan yani çevresel faktörler ise radyasyon, çeşitli kimyasal maddeler, beslenme tarzı, bağışıklık sistemindeki bozulmalar, sigara, aşırı alkol tüketimi ve virüslerdir” dedi.
Bu bilgiler ışığında kanserin önemli bir kısmının önlenebilir olmasının bu konuya verilen önemin giderek artmasına yol açtığını ifade eden Prof. Serakıncı, her yıl 4 Şubat Dünya Kanser Günü‘nün, kanser ile ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak, kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan kendi kendine kontrol ve erken tanının önemine dikkat çekmeyi hedeflediğini kaydetti.
“Etkili kanser mücadelesi, ulusal kanser kontrol programı ile başlar”
2013 yılında gerçekleştirilen Dünya Sağlık Toplantısı’nda ‘Dünya Kanser Bildirgesi‘nin yayınlanlandığını ve bu bildirgede global kanser yüküne değinilerek kanser kontrolünün önemi vurgulandığını aktaran Serakıncı, bu bildirgenin ana hedefinin Kansere bağlı erken ölümlerin engellenmesiyle beraber kanser tanısı olanlarda yaşam oranlarının ve yaşam kalitesinin artırılması olduğunu vurguladı.
“Etkili kanser mücadelesi, söz konusu ülkenin kanser yükü ve risk faktörlerine göre hazırlanmış Ulusal Kanser Kontrol Programı ile başlar” diyen Serakıncı farkındalık gününün hem yetkili mercilere ulusal kontrol programının oluşturulmasında ve sürekli gelişen bilim ışığında güncellenmesinin sağlanmasında, hem de halkın çevresel faktörlerere karşı bireysel tedbirlerini almaları yönüne farkındalık yaratmayı hedeflediğini de bildirdi.
“Kanser dünyada, kalp hastalıklarından sonra en fazla can kaybına yol açan ikinci hastalık”
Kanserin Kıbrıs’ın kuzeyinde ve Türkiye’de 20 yıl önce dördüncü en fazlacan kaybına yol açan hastalıkken, günümüzde kalp hastalıklarından sonra ikinci en fazla can kaybına yol açan hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nedime Serakıncı, şöyle konuştu:
“Kanserlerin büyük kısmında erken dönemde tespit edildiği takdirde tedavi şansı yüksek. Kanser vakalarının yüzde 75 kadarı insan vücudunda gözle görülebilen veya basit muayene ve tanı yöntemleri ile kolaylıkla ulaşılabilen yerlerde. Ve erken tanı alırsa kanser öldürmez diyebiliriz”
“Kanser korunulabilen ve tedavi edilebilen bir hastalıktır”
Kanserin korunulabilen ve erken tanı konduğunda tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Serakıncı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 6 basamaklı bir diğini ve bu programın en önemli bileşenini korunma olarak belirlediğini kaydetti.
İleri evrelerde tedavi başarısının sınırlı kalması nedeniyle kanser yapıcı etkenlerden korunma ve hastalığın erken tanısının önemli olduğunu ifade eden Serakıncı, ayrıca 2015’te kendisinin de aralarında olduğu dünyada kanser konusunda seçilen uzman 100 bilim insanının kanser tanı tedavi ve araştırmalarında izlenmesi gereken algoritmayı belirlediğini söyledi.
Kanserden nasıl korunmalı?
“Kanserden korunmak demek, kanser yapıcı nedenlerden uzak durmaktır” diyen Prof.Dr.Nedime Serakıncı, önerilerini şöyle sıraladı:
– Dengeli ve yeterli beslenmek,
– Lifli besinler tüketmek,
– İdeal kiloyu korumak,
– Alkolü sınırlı kullanmak,
– Sigara kullanmamak,
– Yazın güneşin dik geldiği saatlerde güneş ışınlarından korunmak,
– Asbest içeren Aktoprak gibi zararlı maddeler içeren sıvama malzemeleri kullanmamak
Kanserin belirtileri nelerdir?
Prof. Serakıncı, bireysel tedbirler ve erken tanı konusunda da kanserin 7 belirtisinin ön plana çıktığını vurguladı. Serakıncı belirtileri şöyle sıraladı:
– Ses kısıklığı ve öksürük,
– Meme veya vücudun herhangi bir yerinde şişlik ve sertlikler,
– Normal dışı kanama ve akıntılar,
– Yutma güçlüğü ve hazımsızlık,
– İdrar yapma ve dışkılama alışkanlıklarındaki değişiklikler,
– Vücudun herhangi bir yerinde iyileşmeyen yara,
– Ben ve siğillerde görülen renk değişikliği, büyüme ve kanama gibi değişiklikler.
Örneğin meme kanserinde erken tanı için 20 yaşından sonra düzenli meme muayenesi yapılması gerektiğini kaydeden Serakıncı, bu muayenenin her ay kadın tarafından kendi kendine ve her yıl bir kez doktor tarafından yapılmasının tavsiye edildiğini, 40 yaş ve sonrasında ise yılda bir kez mamografi önerildiğini belirtti.
Kolorektal kanserler için 50. yaştan itibaren her 5 yılda bir kolonoskopinin yapılması gerektiğini kaydeden Serakıncı, PAP smear tesinin ise cinsel aktivite başladıktan 3 yıl sonra ve ardından her yıl önerildiğini vurguladı.
“Farklı kanser tipine yeni nesil farklı ilaçlar”
“Kanser, hücre büyümesini pozitif ve negatif yönde etkileyen regülatörlerin mutasyonlarından kaynaklanır bu yüzden de multigen bir hastalıktır bu nedenle de kanser tedavisi konusundaki gelişmelere ve yeni nesil ilaçlara rağmen tek bir ilaç çare olabilecek gibi durmuyor” diyen Serakıncı, bununla birlikte farklı kanser tiplerinde farklı yeni nesil ilaçların ve hatta aşıların spesifik çare olabileceğini söyledi.
Serakıncı, “Örneğin HPV aşısı serviks (rahim ağzı kanserlerini) önlemede çok ciddi rol oynuyor” dedi. Çoğu kanserin genetik olarak stabil olmadığını ifade eden Serakıncı, “Bu da kanserli hücrelerin heterojenliğini ve hastalığın ilerlemesini sağlar. Bu nedenledir ki erken tanı ve koruyucu önlemler büyük rol oynamaktadır” şeklinde konuştu.
“Kök hücre ile kanser tedavisinin ileri aşamaları çalışılıyor”
Kanserle mücadeleye yönelik pek çok araştırmada yer aldığını ve yıllardır bu alanda çalışmalar yürüttüğünü aktaran Prof. Dr. Nedime Serakıncı, intihar geni taşıyan mezenkim kök hücrelerin farelerde tümörü 21 gün gibi kısa bir sürede 3’te 1 oranında küçülttüğünü gösterdik lerini bekirtti.
Serakıncı, klasik kanser tedavisinin yan etkileri olmadan sadece kanser hücresini hedefleyen güdümlü kök hücre ile kanser tedavisinin temel çalışmasını oluşturduklarını ve bu sayede şu anda birçok ülke kök hücre ile kanser tedavisinin ileri aşamalarının çalışıldığını ifade etti.
Serakıncı, en son çalışmasında ise prostat kanserinin erken tanısında idrarda biyobelirteçler olduğunu ve kullanılabileceğini gösterdiklerini söyledi. Serakıncı, şimdilerde bu çalışmalarını daha da genişleterek, yeni teknolojilerden faydalanarak, normalde rahatsızlık veren prostat kanser taramaları yerine yeni kullanılabilir ve güvenilir bir metodu geliştirmek için çaba harcadığını da kaydetti.