BirGün Gazetesi yazarlarından Fikri Sağlar, Halil Falyalı suikastinin Türkiye‘ye uzanan kötü kokular yaydığını ve Falyalı’nın aynı zamanda UBP’nin (Ulusal Birlik Partisi) finansörü olarak bilindiğini belirtti
Sağlar: Falyalı UBP’nin finansörü olarak da bilinir!
Sağlar, ‘Kötü kokular geliyor!’ başlıklı bugünkü yazısında, Kıbrıs’ın kuzeyinde yeraltı dünyası çatışmasında Elmas Güzelyurt cinayetinden sonra en önemli olayın Falyalı suikasti olduğunu, kumarhaneler ve mafyanın birbiriyle ilgili çelişkileri hep olduğunu ancak bu boyutta hiç olmadığını söyledi..
Sağlar’ın yazısının tamamı şöyle;
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Çatalköy mevkiinde otelinden evine giderken saldırganların çapraz ateş sonrası Halil Falyalı öldürüldü. Halil Falyalı’nın ismi, Sedat Peker’in geçen yıl yaptığı ifşaatla birlikte ortaya çıktı. Falyalı, KKTC’de organize suçlarla ilişkili olarak bilinir! Hayırsever bir iş adamı(!) olarak tanınır!
Oysa Halil Falyalı, Türkiye’de kumarhanelerin kapatılmasından sonra KKTC’ye taşınan ve bir kumar bölgesi haline gelen adanın, kumarhaneler kralıdır. Birden çok lüks otele sahiptir. Hatta otellerinde yat limanları bile vardır. KKTC ve Türkiye’deki siyasetçiler, sanatçılar ve bürokratlarla dosttur. Onları otellerinde, kumarhaneleri ve yatlarında ağırlar
Dolayısıyla işlerini kolaylıkla halledebilir. Ayrıca KKTC’de iktidar olan UBP’nin (Ulusal Birlik Partisi) finansörü olarak da bilinir!
Falyalı’nın 780 milyon dolarlık mal varlığına el konuldu
Falyalı aynı zamanda sanal bahis oynatır. KKTC’de sanal bahis yasaldır. Buradan elde ettiği lisanslarla Türkiye üzerinden oynanan “sanal bahsin” günlük hacmi 40 milyon dolara ulaşmaktadır. Yıllık cirosunun 1 milyar doları geçtiği savcılık kayıtlarınca saptanmıştır.
Neden savcılıktan bahsettim? Falyalı ailesi, bağlantılarını kullanarak “sanal bahsin en büyüğü” olan Veysel Şahin’i, KKTC’de cezaevine göndermişti. Böylelikle bahis lisanslarına el koymuşlardı. Sonrasında Şahin’de İstanbul Savcılığı’na Falyalı’nın “yasadışı bahis” oynattığı ihbarında bulundu! Bunun üzerine 2016’da İstanbul Savcılığı’nca yapılan soruşturmada, Falyalı’nın 780 milyon dolarlık mal varlığına el konuldu.
Profesyonelce hazırlanmış bir suikast planı
Ayrıca, ABD güvenlik güçleri uyuşturucu kaçakçılığı iddiasıyla Falyalı’nın peşindeydi. Ancak KKTC, “ABD tarafından tanınmadığı” için Falyalı’yı yakalayamıyor, Türkiye’den suçlunun verilmesi taleplerine de olumlu yanıt alamıyordu. Bu nedenle Falyalı adadan hiç ayrılmadı… Bu arada Covid-19 için dünyada çeşitli ülkelerle maske ve kit (!) ticareti yapmaktan da geri kalmadı!
Sedat Peker’e göre, Venezuela’dan Kıbrıs’a, Afganistan’dan Ortadoğu’ya, Türkiye’den Avrupa’ya uzanan uyuşturucu yolunu kontrol eden Falyalı’nın, Başbakan ve Meclis Başkanlığı yapmış AKP’li Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım, Mehmet Ağar ve Süleyman Soylu’yla ilişkisi yoğundu. Elindeki kasetler aracılıyla siyasilere, bürokratlara ve güvenlik güçlerine her şeyi yaptırabiliyordu. Nitekim, önceki UBP’li Başbakan Ercan Saner’in devrilmesi bir kasetle olmuştu!
Şimdi bu kasetler kimin elinde? İddia o ki Sedat Peker’de! Peki, nasıl Peker’in eline geçti? Neyin güvencesi ya da hangi ifşaatın habercisi, bilinmiyor!
Profesyonelce hazırlanmış bir suikast planıyla, tıpkı bir zamanlar Türkiye’de kumarhaneler kralı olarak bilinen Ömer Lütfü Topal‘a yapılan saldırı şekliyle öldürülen Halil Falyalı cinayeti, yeraltı ve yerüstü yaşantıda yeni bir dönemi başlatacak…
Sorular…
Öncelikle dikkatinizi çekmek istediğim konu Falyalı suikastı, KKTC’deki yeraltı dünyası çatışmasında Elmas Güzelyurt cinayetinden sonra en önemli olaydır. Kumarhaneler ve mafyanın birbiriyle ilgili çelişkileri hep vardır… Ama bu boyutta hiç olmamıştı!
Suikast ile ilgili bazı şüphelerim var. Falyalı otelinden evine 3 araçla gidiyor. Biri zıhlı olan ve sürekli kullandığı, diğeri, içinde öldürüldüğü, üçüncüsü ise korumaların bindiği araç… Korumalarının bir araçta olduğu açık! Çünkü olay sonrası sosyal medyada dolaşan görüntü, yetkililer tarafından zanlı değil, korumaları olduğu açıklandı… Hal böyle olunca hemen akla gelen sorulara geçmek isterim:
1.Korumaların oradaysa neden müdahale etmediler?
2.Var olan korumalar şu anda nerede?
3.Bulundu mu ve ifade verdiler mi?
4.Saldırganlar Falyalı’nın üçlü konvoyun içinde hangi araçta olduğunu nasıl bildiler?
5.Gece birlikte olduğu eşi ve çocuklarıyla ayrı bir araca bindiğini nasıl öğrendiler?
“Havuz medyasını inceleyin, birinde dahi “Falyalı cinayeti” haber yapılmamış!
Susurluk olayının ortaya çıkışı kazadan aylar önce Topal cinayetinin üzerine gidilmesiyle başlar. Cinayet sonrası katillerin bıraktığı araç içindeki Uzi silahı şarjöründeki Abdullah Çatlı’ya ait parmak izi, siyasetçi, bürokrat ve mafya iş birliğine giden yolu aydınlatmıştı.
Tabii o dönemde yargı bağımsızdı. Meclis duyarlı ve sorumluluk taşıyordu. Basın özgürdü, Halk kararlı ve cesurdu… Ülkenin kirlilikten arınması için yurttaşın güçlü bir desteği vardı. Ancak tek elde toplanan erkler, devletin hiçbir kurumunu çalıştırmıyor. Dünkü havuz medyasını inceleyin, birinde dahi “Falyalı cinayeti” haber yapılmamış!
Peki, neden bu çok önemli haberi görmemişler. Hatta karartmaya çalışmışlar? Çok açık! “Ucu bize dokunur(!)” korkusu!
Altından Türkiye’ye ulaşan kötü kokular geliyor
Gerçekten ucu birilerine dokunacak bir dönem başlıyor! Bir kere Falyalı’nın KKTC’de Başbakan düşüren kasetleri iddiaya göre Sedat Peker’de! Peker’in ifşaa ettiği üç kişi şaibeli bir şekilde öldü! Sedat Peker’in yemini var! İfşa etti ama duyan yok! Soruşturma açan da yok! Türkiye’deki pisliklerin üzerine gidecek!
Önceki günkü basında, İstanbul’daki “İki polisin bir sabıkalı çete mensubunu savcıya götüreceğiz” diye alıp, hasmı olan diğer çeteye teslim ettiği” haberi vardı! Havuz medyasının dışındaki medyada “Öldürülen kişinin cesedini arama çalışmaları” ekranlardaydı! Bu skandalla ilgili sorumlu kişi olan İçişleri Bakanı’ndan hala ses çıkmadı!
Falyalı meselesini basite almayın! Altından Türkiye’ye ulaşan kötü kokular geliyor!”