Sabah Gazetesi, Halil Falyalı ve Murat Demirtaş‘ın hayatını kaybettiği suikastle ilgili, cinayetin Eylül ayında planlandığını ancak o dönemde Falyalı’nın cezaevine girmesi nedeniyle planın ertelendiğini, cinayetteki tetikçilerin Ömer Tunç ve Mustafa Söylemez olduğunu, Musa Çiçek‘in Falyalı’nın aracını gözleyen, Veysel Sare‘nin ise Söylemez ve Tunç’u olay yerine götüren şoför olduğunu yazdı
“Cinayet Eylül’de planlandı”
İşte o haber:
“KKTC’de şoförü ile öldürülen Halil Falyalı suikastıyla ilgili gün yüzüne çıkmayan ayrıntılara SABAH ulaştı. Elde edilen bilgilere göre, Mustafa Söylemez’in suikastta gözcülük yapan Musa Çiçek’e geçtiğimiz Eylül ayında ‘Hazır ol bir mevzu var. Bir iki güne seni Kıbrıs’a götüreceğim‘ dediği ortaya çıktı.
Alanya’dan Eylül ayında Çiçek’le beraber Kıbrıs’a yatla geçen Söylemez, burada 25 gün bir evde kaldı. Daha sonra ise, ‘Geri dönüyoruz, ekip dağıldı, ekti beni şerefsizler’ diyerek İstanbul’a döndü.
Kendisine ‘Dayı’ diye seslenilen Söylemez, İstanbul’a döner dönmez Falyalı’nın Kıbrıs’ta tutuklanması üzerine, ‘Kendisini tutuklatmış ş….” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul’da gözaltına alınan aralarında Mustafa Söylemez, Cengiz Şener, Abdurrahim Çelik, Ender Yıldız ve Mehmet Faysal Söylemez tutuklanırken 3 şüpheli adli kontrolle serbest kaldı. Soruşturma sonucunda elde edilen bilgilere göre; Halil Falyalı suikastı ilk olarak Eylül ayında gerçekleştirilecekti.
Aylar öncesinden planlanan suikasta katılan şüphelilerin her biri bu eylemin gerçekleşmesi için farklı rol ve görevler üstlendi. Suikast çok sayıda şüpheli tarafından belli bir plan ve hiyerarşi içerisinde gerçekleştirildi. Bu noktada Mustafa Söylemez’in suç işlemek amacıyla kurulan bu örgütün kurucusu ve yöneticisi olduğu değerlendirmesi yapıldı.
İki tetikçi
Suikastı gerçekleştiren iki tetikçi Ömer Tunç ve Mustafa Söylemez olurken, Musa Çiçek ise Falyalı’nın aracını gözleyen ve pusu kurulan bölgeye geldiğini söyleyen isimdi. Bir diğer şüpheli Veysel Sare’nin ise, Söylemez ve Tunç’u olay yerine götüren şoför olduğu öğrenildi.
“Mustafa’nın talimatıyla…”
Gözcülük yapan Musa Çiçek ifadesinde suikast planının ilk olarak Eylül ayında gerçekleştirileceğine ilişkin bir bilgi paylaştı.
Çiçek, “Mustafa Söylemez’le 1996 yılında Ümraniye cezaevinde tanıştım. Eylül 2021’de işlettiğim kafeye gelip, ‘Hazır ol bir mevzu var. Bir iki güne seni Kıbrıs’a götüreceğim’ dedi. Konudan bahsetmedi. Mustafa’nın talimatı ile iki gün sonra otobüsle Alanya’ya gittim. Mustafa Söylemez’in de aracı ile Alanya’ya gittim. Otobüsten iner inmez limanda buluştuk.
“25 gün Kıbrıs’taki evde kaldık”
Söylemez’le birlikte yaklaşık 10 metre uzunluğunda iki Türk’ün kullandığı beyaz bir yata bindik. Yola çıktık. Saat 5-6 civarı KKTC’ye geldik. Tekneden kıyıda suya atladık. Sonra markete girip yakalandığımız eve geldik. 25 gün bu evde kaldık.
Falyalı tutuklanınca Söylemez böyle demiş: Kendini tutuklatmış
Mustafa Söylemez beni hiç dışarı çıkarmadı. Sadece kendisi çıktı. Çöpü bile o atıyordu. Kıbrıs’a neden geldiğimizi söylemedi. Söylemez, evin yakınlarında sinyal vermesin diye telefon kullanmadı. Daha sonra ‘Geri dönüyoruz, ekip dağıldı, ekti beni şerefsizler’ dedi. İstanbul’a geri döndüğümüzde, Falyalı için ‘Kendini tutuklatmış ş…’ dedi.
“Falyalı’nın aracını görünce haber verdi”
Daha sonra Veysel Sare ile Alanya’ya gittik. Tekne ile Kıbrıs’a geçtik. Mustafa Söylemez, Kıbrıs’a uçakla geldi. Ömer Tunç hatları ayarladı. Ömer, beni beyaz bir araca bindirdi. Araç yolu görecek şekilde park halindeydi. Bana, ‘Burada bekle araba geçince beni ara’ dedi. Mustafa Söylemez ve Ömer Tunç yanımdan ayrıldı. Araç geçince Ömer’i arayarak, Falyalı için ‘Geldi geldi’ dedim. Sonra eve gittim”
“Seni Kıbrıs’a göndermek istiyorum”
Söylemez ve Tunç’u olay yerine götüren şoför Veysel Sare ise verdiği ifadede, Cengiz Şener’in Erol Evcil’in yakın koruması olduğunu ve kendisine, ‘Seni Kıbrıs’a göndermek istiyorum. Erol Abin için gider misin?’ dediğini aktardı.
Sare ifadesine şöyle devam etti: “Musa Çiçek isimli bir kişiyle İstanbul’da Cengiz abinin vasıtasıyla buluştum. Arabayla Alanya’ya gelerek burada bir otelde Kıbrıs’a kaçak tekneyle gelebilmek için denizin düzelmesini bekledik”
Kod adı ‘Dayı’: Mustafa Söylemez
“Yaklaşık bir ay Alanya’da kaldık. Deniz daha sonra düzeldi. Tekneyle Kıbrıs’a geldik. Alsancak’ta bir eve gittik. Evde kimse yoktu. Musa’yla bir restorana gittik. Eve tekrar gittiğimizde Musa’nın ‘Dayı’ diye hitap ettiği adamla karşılaştık. Bu adam 50-55 yaşlarında İstanbul Türkçesi ile konuşan biriydi. Bu adamın daha sonra Mustafa Söylemez olduğunu öğrendim”
“Suikast bir gün rötar yapmış”
“Söylemez’le Kıbrıs’ta takım elbise almaya ve araba kiralamaya gittim. Falyalı’nın vurulmasından bir gün önce bu iş yapılacaktı ama Musa tuvaletini yapmaya gittiği için Falyalı’nın çıkışını bize bildiremedi, bu yüzden o gün olmadı. Ömer Tunç’la buluştuk. Ben, ‘Dayı’ yani Mustafa Söylemez ve Ömer Tunç beyaz bir arabaya bindik. Ömer’in tarif etmesiyle işadamının geçeceği yola gittim. Dayı arkaya oturdu. Ömer yanımdaydı. Arabanın bagajında da silahlar vardı. Musa’dan haber gelirse o silahlar bagajdan çıkacaktı. Biz oradan beklerken işadamının arabası geçti. Ömer, Musa Çiçek ile konuştu haber vermediği için kızdı”
“Aracı ağaçların içine park etti”
“Ertesi gün öğleden sonra 4-5 gibi yine anlaştığımız üzere Musa evden çıktı. Ben dolmuşla Girne’deki Lemar Market’e gittim. Sonradan Dayı ile Ömer de kiralık arabalarla geldi. Beyaz renkli aracın anahtarı bendeydi. Silahlar yine bagajda bez çanta içerisindeydi. Dayıyı arabaya aldım. Yanıma oturdu. Bana sür dedi. Bir marketin önünde durduk o bölgedeki. Ömer de başka bir beyaz arabayla yanımıza geldi. Ömer kullandığı aracı ağaçların içerisine park etti”
“Olayın olduğu yere gittik; bagajdaki keleşlere…”
“Benim sürdüğüm arabaya gelip bindi. Olayın olduğu yere gittik. O Sırada Musa’dan Ömer’e haber geldi. Ömer, bagajdan uzanıp iki tane keleş tipi silah aldı. Birini dayıya uzattı biri de kendi elindeydi. Bana öncesinde ileriden bir yerden arabayı döndürdüler”
“Dayı ve Ömer arabadan indi… iki dakika sonra siyah büyük jip geldi”
“Bana yol içerisinde park et, dur, dörtlüleri yak bekle, araba gelirse çekme dediler. Dar bir yoldu. Yolun bir yanında ağaçlar bir yanında taş bahçe duvarı vardı. Ömer’le Mustafa Söylemez silahlarla arabadan indiler. İkisi de koyu renk kıyafetler ve eldiven giyiyordu. Yüzlerinde eczane maskesi vardı. Ben orada durduktan hemen iki dakika sonra siyah büyük jip geldi. Yaklaşık elli metre geride durdu. Dikiz aynasından kel bir adamın bana doğru yürüdüğünü gördüm. Uzaklaştım. Bir iki el havaya ateş açtığını gördüm. Bu sırada seri bir şekilde makineli tüfek sesleri duydum. Olayın nasıl olduğunu göremedim”
“Keleşler ellerinde yanıma geldiler”
Sonra Ömer ile Mustafa Söylemez koşarak yanıma arabaya geldiler. Keleşler ellerindeydi. Arabaya bindiler. Bana acele sür dediler. Hemen gaza bastım. Biraz ileride Ömer’in arabanın orada durmamı istediler. Ben durdum. Onlar silahlarla birlikte Ömer’in arabasına koştular. Ben bekledim. Arka sokağa anahtarları içinde bıraktım ve minibüsle eve gittim”