Faiz Sucuoğlu-Ankara hattında yaşanan Tahsin Ertuğruloğlu krizi derinleşiyor.
‘KKTC’nin eşit, egemen, özgür ve bağımsız olduğunu iddia eden, bu konuda taşıdığı bayrağı asla indirmeyen UBP, Ankara’nın ekonomi tehditli kabine müdahalesiyle karşı karşıya.
Tehditin muhatabı Faiz Sucuoğlu!
Ama yaşananları anlamak için biraz geirden başlamak gerekiyor.
***
Ankara’nın istemediği Sucuoğlu’nun UBP Genel Başkanı seçilmesiyle başlayan süreçte, UBP’liler ciddi bir direnç göstermiş, Ersan Saner’in video skandalında Sucuoğlu’nu suçlamasıyla birlikte bu direnç sağlam bir sahiplenmeye dönüşmüştü.
Niketim UBP üyeleri, Sucuoğlu’nun kazanmasına kesin gözüyle bakılan ancak yine Ankara’nın müdahalesiyle yarım kalan bir önceki kurultayın rövanşını almış ve Sucuoğlu’nu açık ara farkla Genel Başkan ve dolayısıyla Başbakanlık koltuğuna taşımıştı.
Ankara hoşuna gitmeyen bu sonuca karşı tepkisini, Sucuoğlu’nu uzun süre kutlamayarak ve Ankara’ya davet etmeyerek göstermişti.
***
Sucuoğlu o dönemde de kabinesini oluşturmak isterken de baskılara maruz kalmış, başta Resmiye Canaltay olmak üzere ekarte etmek istediği birçok ismi kabineden çıkaramamış ve seçimlere kadar neredeyse hiçbir değişikliğin olmadığı aynı kabineyle yola devam etmişti.
23 Ocak erken genel seçimlerinden partisini 24 vekille çıkaran Sucuoğlu, tek başına iktidara gelemese de 3 vekil arttırarak nispeten başarılı bir performans sergilemişti.
İşte tam burada yeni kabinesini hazırlarken de Sucuoğlu’nun baskılara maruz kaldığı dillendirilmeye başlanmıştı.
Ve kamuoyuna sunulan şimdiki kabine aslında Sucuoğlu’nun hazırladığı ilk kabine değildi.
***
Sucuoğlu, önceki hükümetin Dışişleri Bakanlığı‘na Teknokrat Bakan olarak atanan Tahsin Ertuğruloğlu’nu yeni kabinesine almış, bu kabineyi Fuat Oktay‘a göndermiş hatta kabine, o sırada Afrika gezisinde olan TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a da iletilmiş ve kabul görmüştü.
Ancak Sucuoğlu burada da Ersin Tatar‘ın vetosuyla karşılaştı.
Tatar’ın, “Ben Ertuğruloğlu’yla çalışmak istemiyorum” demesi üzerine Sucuoğlu, Ertuğruloğlu’nun olmadığı yeni kabineyi resmi olarak Cumhurbaşkanlığı‘na sundu ve kabine Tatar tarafından onaylandı.
İşte olay tam da burada patladı.
***
Ankara, onay verdiği kabinenin değiştiğini, sözünden asla çıkmayacak, ne denirse ikiletmeden yapacak olan Ertuğruloğlu’nun kabinede olmadığını görünce çok sinirlendi.
Sucuoğlu’na baskı kurmaya başlayan AKP yönetimi, bugün Meclis‘te güvenoylaması yapılacak olan kabinenin son dakika değiştirilmesini istedi.
Üstelik ankara’nın Ertuğruloğlu için istediği Bakanlık sanıldığının aksine Dışişleri Bakanlığı değil, İçişleri Bakanlığı!
***
Sucuoğlu, kendisi ve UBP için ciddi bir imaj kaybına yol açacak bu hamleyi yapmamak için günlerdir direniyor.
Ankara ise ekonomi kartını ortaya atarak, Sucuoğlu hükümetini mali açıdan zora sokma tehdidinde bulunuyor.
Bu tehdit pratiğe yansırsa, yerel kaynaklarla ülkeyi idare etme konusunda vizyon ve beceriye sahip olmayan UBP yöneticileri, kısa sürede başarısız bir hükümet imajı çizecek ve erken seçimle sonuçlanacak bir sürece girecek.
Sucuoğlu son dakika baskılara boyun eğerek bu değişikliğe gider ve UBP’yi bitirecek bu hamleyi yapar mı bilinmez ama gelin biz Ankara’nın Ertuğruloğlu ısrarının sebebine bakalım;
***
Bunun sadece bir Bakanlık koltuğu olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Zira hepimiz biliyoruz ki; herhangi bir UBP hükümetinin Bakanlık koltuğuna oturacak herhangi bir UBP’li de Ankara’nın istemediği hiçbir şeyi yapamaz, karşı fikir sunamaz!
Peki Ertuğruloğlu’nun farkı ne?
Çok basit; Ankara Ertuğruloğlu’nu bir dahaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlamak istiyor!
E peki Tatar?
“Onu gözden mi çıkardılar?” dediğinizi duyar gibiyim.
***
Evet çıkardılar!
Çünkü karakter olarak hem Tatar hem de Ertuğruloğlu, AKP’nin bir dediğini iki etmeyecek potansiyelde olsalar da aralarında ciddi farklar var;
Birincisi; aslında Cumhurbaşkanlığı vaadleri verildikten sonra tam bir Türk milliyetçisine dönüşen Tatar’ın geçmişinde bugünkü söylemlerinin ve tarzının hiç olmamış olması.
Tatar, AKP tarafından masraf edilerek, yatırım yapılarak, tüm unsurlar seferber edilerek dizayn edilmiş ve bugünkü formuna kavuşturulmuş bir proje.
Ama Tatar, tüm bunlara rağmen sürekli pot kırarak, sarf ettiği cümleler ve verdiği cevaplarla kendisini komik duruma düşürerek AKP’nin elini zayıflattı.
Kontrol edilmesi zor olan Tatar, zamanla AKP’nin elinde bir canlı bomba haline geldi.
***
Ancak Ertuğruloğlu öyle değil.
O AKP’den önce de sonra da hep aynıydı.
Ertuğruloğlu ezelden beri, anavatancı, aşırı milliyetçi, ‘KKTC’ci ve ‘Rum düşmanı’ kimliğiyle biliniyordu.
AKP’nin onu bir proje olarak hazırlaması, yatırım yapması, ne konuşacağını öğretmesi gibi zahmetlere girmesi gerekmiyor.
AKP için, Tatar’a nispeten ne dediğini bilen, ağır ve ciddiye alınır bir imaj veren biri Ertuğruloğlu.
Tam biçilmiş kaftan yani!
İşte bu yüzden Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar kabinede kalarak imajını ve popülerliğini de korumalı, siyasetin içinde kalmalı.
***
Sonuç olarak Tatar AKP’nin gözünde kendi ipini çekti,
Sucuoğlu tehdit altında direniyor,
Ertuğruloğlu ise olanları izlemekle meşgul.
İşte eşit, egemen, bağımsız ve özgür alt yönetim, anasının ‘memeyi keserim’ şantajıyla bir kez daha karşı karşıya.
Dananın kuyruğu da bugün yarın kopacak.