KıbrısManşet

Peki siz neyi bekliyorsunuz Sn. Başsavcılık?






Ulusal Birlik Partisi (UBP) koca bir sepet elmadaki çürük elma gibi.

Yavaş yavaş sepetteki tüm elmaları çürüten ve sonunda sepeti de çürüklerden akan ekşi ve kokan bir suyla kirleten bir çürük elma hem de.

Sadece bu partinin içinde dönen dolaplara bakıldığında, ülke geneline yayılan tüm hukuksuzlukları da anlayabiliyor insan.

Balık baştan kokar çünkü.

***

Torpilli ve adaletsiz istihdamlar UBP’de,
Liyakatsız atamalar UBP’de,
Şaibeli isimler UBP’de,
Arsa arazi dağıtımı UBP’de,
Seçim dönemlerinde oy rüşveti vermek UBP’de,
Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı UBP’de,
Kaçakçı danışman, ek mesai dolandırıcısı müdür UBP’de,
İş insanlarıyla çıkar ilişkileri UBP’de…

Daha da sayardım hatta her birine somut örnek verirdim ancak inanın ne benim kalemim buna yeter ne de sizin sabrınız!

***

İşte böyle bir çürümüşlüğün içinde ve adeta çeteleşmiş bir parti(!) yönetiyor bu ülkeyi on yıllardır.

Rezaletin en son örneği ise UBP eski Milletvekili ve eski Başbakanlardan Hüseyin Özgürgün olayı.

Bundan tam 3 yıl önce, Başsavcılık Özgürgün ile ilgili bir soruşturma başlattı.

Çünkü Özgürgün’ün banka hesaplarında ne vekillik ne Bakanlık ya da Başbakanlık maaşıyla açıklanabilecek kadar çok paralar vardı!

2 milyon 773 bin TL,
242 bin Euro,
325 bin 800 sterlin, 
258 bin 525 dolar, 

(Bugünün parasıyla toplam 16 milyon 467 bin TL!)

***

Başsavcılık banka hesaplarındaki bu miktarın ve hesap hareketlerinin ‘şüpheli’ olduğunu söyledi ve Özgürgün’ü 43 ayrı davayla itham etti.

UBP aslında kendisinin de bal gibi bildiği bu paranın kaynağının ortaya çıkmasıyla yaşanacak depremden hasar görmemek adına, Özgürgün’ü ‘kurban’ etti ve dokunulmazlığını kaldırarak yargı yolunu açtı.

Özgürgün yargılanmamak için ülkeden kaçtı, İstanbul’da “Nişantaşı Milletvekili” olarak yıllarca o atletizm yarışması senin, bu parti benim gezerek, vatandaşın vergilerinden vekil maaşı almaya devam etti. Hatta bu yöndeki eleştirilere de “Vicdanım rahat” diye cevap bile verdi!

***

O dönem bu paralar için ‘borç aldım’ diyen Özgürgün, geçtiğimiz gün Türkiye‘de yayın yapan Halk TV‘de katıldığı bir programda ise “Partinin seçim parasıydı” dedi.

Tabi koca UBP’nin banka hesabı yok, bir vekilin hesabına seçim paralarını koyacak!

Belliki Özgürgün, “Tek başıma yanmayacağım” diyor. “Partinin parasıdır, kaynağını da partinin Mali işlerinden sorumlu olanları bilir” diyerek dokunulmazlığını kaldıran ve ülkeye girememesine sebep olan eski partisine ve Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin Tatar‘a göz dağı veriyor.

Hatırlarsınız, geçtiğimiz ay suikast sonucu öldürülen sanat bet ve casino işletmecisi Halil Falyalı ile yakın ilişkileri olduğu biliniyordu Özgürgün’ün.

Ve bu paranın da Falyalı’ya sanat bahis izni veren Özgürgün’e Falyalı tarafından verildiği iddia ediliyordu.

İşte o yayında bu soru da soruldu Özgürgün’e ve tabiki reddetti.

“Sanal bahis işinin lisansını ben verdim ama bir şey almadım” dedi.

***

Peki bu fecaat, karanlık ve mide bulandıran ihtimaller basına yansımış hatta Özgürgün’ün kendi ağzından açıklanmış olması karşısında yargı organları ve Başsavcılık neyi bekliyor?

TC’nin ve UBP’nin baskısı altında olduğu son dönemlerde yüksek perdeden dillendirilen Başsavcılık, sonunun UBP ve Tatar’a uzanma ihtimali olan bu olayla ilgili harekete geçer mi gerçekten?

Yürekli bir Savcı,
Cesaretli bir hukuk insanını bekliyor bu toplum.

Peki siz neyi bekliyorsunuz Sn. Başsavcılık?









Başa dön tuşu