KıbrısManşet

Türkiye’nin Ukrayna savaşı ile ilgili tutumu AP’de

Avrupa Parlamentosu‘nun (AP) Kıbrıslırum milletvekillerinden Lukas Furlas’dan, AP Genel Kurulu‘nda geçen salı günü gerçekleşen bir görüşme çerçevesinde, Avrupa Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e Türkiye sorusu

Furlas: Çin’i kınıyoruz, ya Türkiye?

Furlas’ın Borrell’e “AB’nin karar verdiği önlemler paketi hususunda, Türkiye’nin tutumuna ilişkin kınama ifadelerinin atlanmasına” dair bir soru yönelttiğini yazan Fileleftheros gazetesi, Borrell’in AP’deki görüşmeye katılarak, AB-Çin zirvesinin sonuçlarını ortaya koyduğunu belirtti.

Borrell’in, Çin gibi Rusya’yı desteklemeyi sürdüren ülkelerin kınanması gerektiğini söylediğini yazan gazete, Furlas’ın ise bu tezle ilgili olarak Borrell’e hitaben “Çin’den bahsediyoruz ve haklı olarak tutumundan ötürü kendisini kınıyoruz. Ancak örneğin Türkiye gibi, yaptırımlara katılmayan ve Avrupa yaptırımlarını baltalayan diğer ülkelerle ilgili olarak ne zaman konuşacağımız şüphelidir” iddiasında bulunduğunu iletti.

Mavridis: Rus oligarkların sığınağı haline gelen Türkiye…

Türkiye’nin AB katılım adayı ülkesi olduğunu ve AB kararlarını baltaladığını da ileri süren Furlas, Türkiye’nin “yarın gelip AB’den hediyelerini istemek için, bu krizde arabuluculuk rolü oynadığını” öne sürdü.

Gazete başka bir haberinde ise, Kıbrıslırum AP milletvekillerinden Kostas Mavridis’in Strazburg’da gerçekleştirilen AP Genel Kurulu’nda yazılı bir müdahalede bulunarak “Ukrayna savaşıyla birlikte, Rus oligarkların sığınağı haline gelen Türkiye’nin rolünden” söz ettiğini aktardı.

Konuşmasında Türkiye’nin Ukrayna krizindeki rolüne ve AB’nin stratejik özerkliği meselesine değinen Mavridis “Türkiye gibi katılım statüsünde bulunan ülkelerin, sadece yaptırımlara uymamakla kalmayıp, Rus oligarkların sığınağı haline geldiği” iddiasında bulundu.

Tam anlamıyla Kremlin tarafından kontrol edilen ve Türkiye-Akkuyu’da ilk nükleer enerji santralini inşa eden “Rosatom” şirketinin önerilen yaptırımlar içerisinde bulunmadığını da öne süren Mavridis, AB’nin stratejik özerkliği meselesine de değinerek, AB’nin ortak savunma-güvenlik ve enerji özerkliğine ilişkin tutumunun kendilerini sorumluluklarıyla karşı karşıya getirdiğini, çünkü tehditlerin mevcut olduğunu ileri sürdü.

Rum Basını/Fatma Kişmir











Başa dön tuşu