Geçitköy‘de dün çıkan yangında yüzlerce dönümlük arazi içindeki binlerce ağaç kül oldu, 1 vatandaş yaralandı, bazı evler zarar gördü. Yangın söndürüldü ama geriye yitirdiğimiz ciğerlerimizle sorumluların sorumsuz çaresizliği kaldı
Yangın söndürüldü ama…
Yangın söndürüldü, soğutma çalışmaları devam ediyor, akıllarda ise “Yangın helikopteri neden yok?” sorusu ile yanan binlerce ağacın hüzünlü görüntüsü kaldı.
Tarım Bakanı Dursun Oğuz‘un verdiği bilgilere göre, yangının aynı hat üzerinde bulunan elektrik tellerindeki 3 farklı noktadan çıkan kıvılcımlar yangına neden oldu.
Yangına istenildiği gibi müdahale edilememesinin sebeplerinden birini ise “rüzgarın çok çabuk yön değiştirmesi” olarak açıklayan Oğuz, birkaç kişinin de dumandan etkilendiğini bilgisini vermişti.
Gürpınar: 700-1000 dönüm civarında bir arazi yandı
Polis İtfaiye Müdürü Ramadan Gürpınar ise yangın ihbarını saat 12.30 civarında aldıkları ve yangının çöplük alanda başladığı bilgisini paylaşırken, tüm ekiplerin hemen bölgeye yönlendirildiğini ve müdahaleye başlanıldığını belirtmişti.
Gürpınar, 700-1000 dönüm civarında bir arazinin yandığını söyledi ve “Halkımız her zaman dikkatli olsun. Sigara izmaritlerini yollara atmasınlar. Özellikle trafoların, elektrik tellerinin çevresine dikkat edilsin” uyarısında bulundu.
Neler olmuştu?
Geçitköy’de dün öğle saatlerinde çöplük alanda başladığı belirtilen yangın, rüzgarında etkisiyle çok kısa sürede ormanlık alana yayıldı.
Hemen sonra yerleşim yerlerini (Mavi Köşk ve civarı) tehdit etmeye başlayan yangına BM ve Türkiye’den gelen yangın helikopterleri 15.30 civarında müdahale etmeye başladı.
Yangın hem havadan hem de karadan müdahale ile akşam saatlerinde kontrol altına alınabilirken, birkaç vatandaş müdahale sırasında dumandan etkilendi, bir vatandaş dengesini kaybedip düşerek yaralandı, bir kişinin evi yandı, birkaç ev de zarar gördü.
Binlerce ağaç ve burada yaşayan canlılar ise göz göre göre küle döndü.
Yıllardır her yaz yaşanan arazi ve orman yangınlarında sorulan “Yangın helikopterimiz neden yok?” sorusu bir kez daha sorulsa da cevap aynıydı; “Sorumsuzluk”.
