“Kıbrıs’ta çözüm, Doğu Akdeniz’deki düğümü çözebilir”
ÖZGÜR GAZETE- Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Özgür Gazete yöneticilerini makamında kabul ederek, Doğu Akdeniz konusu ile gündeme ilişkin çok özel değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, enerji yataklarına sahip bir alanda huzurun olabilmesi için bütün paydaşların ortak bir projede buluşmaları gerektiğini söyleyerek bunun yolunun diplomasi, müzakere, diyalog ve anlaşma olduğunu kaydetti.
“Doğu Akdeniz’ haritasına bakan her göz, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının içinde olmayacağı bir projenin en azından eksik kalacağını görür” diyen Akıncı, “Kıbrıs’ın iki parçası olduğu, iki kurucu eleman olduğu ortada. Bunlardan birini, Kıbrıs Türk tarafını dışlayarak ve Türkiye’yi yok sayarak gidilen yer gerginlik, anlaşmazlık, huzursuzluk olur” dedi.
Doğu Akdeniz’deki doğal gaz konusunda, 13 Temmuz 2019’da Rum tarafına diyalog kapısını açmak için bir öneri ilettiğini anımsatan Akıncı, ‘Kıbrıs sorunu çözülmeden de bu konuyu konuşup, bir çıkış yolu bulalım’ dediklerini ancak bunun Kıbrıs Rum yönetimi tarafından kabul edilmediğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye’nin bölgede diğer ülkelerle yaşadığı sorunlar nedeniyle doğan boşluğu Rum tarafının kullandığını dile getirdi.
“Akıl yolu diyalogu teşvik eden bir anlayış”
Avrupa Birliği’nin olaya iç dayanışma perspektifiyle baktığını söyleyen Akıncı, “Türkiye maalesef AB’de yok, biz ise fiilen yokuz. Bu çerçevede iç dayanışma adı altında kendi üyelerine destek çıkıyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Doğu Akdeniz konusunda AB’nin Kıbrıs Rum tarafına gözü kapalı destek vermek yerine diyalogu teşvik eden, uzlaşmayı teşvik eden bir politika izlemesi gerektiğini ifade etti.
Doğu Akdeniz’de izlenebilecek 3 yol
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Doğu Akdeniz’de izlenebilecek 3 yolun söz konusu olduğunu daha önce de ifade belirterek şunları kaydetti:
“Bunlardan biri gerek Kıbrıs sorunu, gerekse Türkiye’nin Yunanistan ile sıkıntıları aşılıncaya kadar durup bir nefes almaktır. Bu çerçevede tüm tarafların çalışmalarını durdurması ile bir moratoryum yapılabilirdi. Bu, tüm tarafların aynı anlayışta olması halinde anlamlı olurdu. Bu olamadı, olamıyor. O zaman ikinci şık gündeme gelebilir. O da bizim önerimizdir. ‘Araştırmalar sürdürülürken bile buyurun konuşalım, bir uzlaşma zemini arayalım’. Kıbrıs’ta taraflar uzlaşırsa başka sorunların aşılmasına da kapı aralanır. İyi bir başlangıç adımı olur. En azından biz Sayın Anastasiadis ile birlikte ‘bu konuda bir diyalog kurmaya karar verdik’ desek bu gerginlik yatışmaya başlar. Her geçen gün daha da olumsuza doğru seyreden gidişat olumluya doğru evrilmeye başlar. Fakat maalesef bu da olamadı. O zaman geriye üçüncü seçenek kalıyor. Herkes kendi çalışmasını yapmaya devam eder senaryosu. ‘Sen araştırma yapıyorsan ben de yaparım. Sen kazıyorsan ben de kazarım’. Şu anda yaşanan budur. Güneydeki kazılar pandemi nedeni ile durdu ama bilinmektedir ki kendilerince uygun bir zamanda çalışmalar başlayacak.”
Akıncı, 3 senaryodan en mantıklısının diyalog senaryosu olduğuna vurgu yaptı ve BM Genel Sekreterinin çağrılarının da diyalog yönünde olduğuna işaret etti.
Akıncı, “Eğer tüm taraflar uyum sağlarsa belki çözümler bir çırpıda gelmez ama çatışma olasılıkları, gerginlik olasılıkları azalır ve uzlaşmaya doğru gidecek yeni fırsat pencereleri açılabilir” dedi.
“Doğu Akdeniz’deki düğüm, Kıbrıs sorunu çözümsüz kaldığı sürece kolay kolay çözülmeyecek”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Doğu Akdeniz’deki gerginliğin seçimin ardından gündeme gelmesi planlanan gayri resmi 5’li konferansa etkisinin ne yönde olabileceği yönündeki soruya ise çok çarpıcı cevaplar verdi.
Akıncı, “Öylesi bir gayri resmi konferans doğrudan Doğu Akdeniz ile ilişkili görünmese bile aslında oradaki gerginliklerin yatışmasına da yardımcı olabilir. Neticede taraflar Kıbrıs sorununu konuşmak için bir araya gelecekler ve Doğu Akdeniz’deki enerji düğümü, Kıbrıs sorunu çözümsüz kaldığı sürece kolay kolay çözülmeyecek” dedi
Akıncı konuyla ilgili açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verdi:
“BM Genel Sekreteri ve Anastasiadis ile 25 Kasım 2019 günü Berlin’de buluştuk. Genel Sekreterin orada yaptığı açıklamanın önemli unsurlarından bir tanesi bizim seçimlerimizden sonra, garantörlerle de görüşüp gayri resmi 5’li konferansı toplamak için çaba harcayacağıydı. Bunu taahhüt etti. Dolayısıyla Ekim’den sonra Genel Sekreter bu çaba içerisine girecek. O dönemde olmayan yeni bir şey var şimdi tabi, o da salgın. Dolayısıyla salgın koşulları da dikkate alınarak uygun bir ortamda bu konferansın gerçekleşebileceğini öngörebiliriz. Genel Sekreter bu konuda kararlı ve Kıbrıs sorununun olumlu bir sonuca ulaşabilmesi için yardımcı olmaya hazır.”
“Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de oynaması gereken rol barış rolüdür”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de oynaması gereken rolün ise sorunları ağırlaştırmak değil, sorunların çözümüne katkı yapacak bir barış rolü olduğunun altını çizdi.
Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünün sadece Kıbrıslıların kendi içinde bir mesele olmadığını kaydederek tüm ilgili tarafların çözüme katkıda bulunmasının önemini vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı Akıncı ayrıca, bir çözümle birlikte Kıbrıs’ın bir bütün olarak hem Türkiye’ye hem Yunanistan’a dost coğrafya olmasının önemine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kıbrıs sorununun çözümü, Türkiye’nin Avrupa ile olan ilişkilerine de yardımcı olacaktır. Türkiye’nin bugün Avrupa ile ilişkileri arzu edilen bir durumda değil. Ama ne Türkiye Avrupa’dan ne de Avrupa Türkiye’den kolay kolay vazgeçer. Çünkü ekonomik anlamda çok yakın bağlarla birbirlerine bağlılar” dedi.
“Gayri resmi 5’li toplanma önerisinin sahibi Türkiye’dir”
Gayri resmi 5’li toplanma önerisinin sahibinin Türkiye olduğunu anımsatan Akıncı, burada arzu edilenin Rum tarafının artık Kıbrıs’ta ne istediğini net bir şekilde ortaya koyması olduğunu , bunu da yanlış bir talep olarak değerlendirmediğini ifade etti.
Akıncı, “Çünkü Crans-Montana‘da Anastasiadis’in Sayın Çavuşoğlu’na iki devletli çözüm yönünde ışık yaktığı Sayın Çavuşoğlu tarafından kamuoyuna açıklandı. Sayın Anastasiadis ile görüşmelerimde böyle bir mesaj alamadım. Laf sürekli değişti; gevşek federasyon, desentralize federasyon demek istendiği söylenerek kafa karışıklığı yaratıldı. Berlin’de taşları yerine oturttuk. Ama her halükarda remi bir konferans başarısızlığa gitme riski yaşayacağına, gayrı resmide herkesin eteklerindeki taşları dökmesi, kimin neyi, nereye kadar kabul edeceğini ortaya koyması akıl işidir. Bu fikri baştan beri destekledim. Seçimlerden sonra salgını da dikkate alarak BM Genel Sekreteri, garantörler ve Kıbrıs’taki iki tarafla bunun alt yapısını yapmak için harekete geçecek” diye konuştu.