Evrensel Hasta Hakları Derneği ve Kıbrıs Türk Diyabet Derneği, diyabet ve endokrin hastalarının hekimsiz kaldığını söyleyerek, Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra‘ya çağrıda bulundu; “Adanın ilk ve tek Diyabet ve Endokrin Merkezi’ni tüm ülkeye hizmet verecek şekilde yeniden düzenleyin”
” ‘Koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması hakkı’ Anayasal bir haktır
Başkanlar Emete İmge ve Taner Morris‘in imzasını taşıyan yazılı açıklamada, diyabet ve diğer endokrin hastalıkların, genellikle uzun seyirli ve tedavi edilmez veya tedavileri iyi yönetilemezse bedenin diğer organlarına da uzun vadede olumsuz etkileri olan hastalıklar olduğu vurgulanarak, özellikle uzun seyirli (kronik) hastalıklar söz konusu olduğunda, hasta haklarının en başında gelen “koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması hakkı”nın Anayasa’nın toplum sağlığını korumada devlete yüklediği önemli bir ödev olduğu hatırlatıldı.
Açıklama şöyle devam etti;
“Koruyucu ve önleyici hizmetler daha az masraflı olduğundan pahalı olan sağlık hizmetlerinden tasarruf edilmesini sağlamakta ve sağlık bütçesinin yükünü hafifletmektedir.
“20 yaş üstü yetişkin nüfusunun yüzde 11’inde açık diyabet, yüzde 18 inde ise diyabet riski”
Özelleşmiş sağlık hizmetleri veren ileri basamak merkezler, epidemiyolojik tarama çalışmaları ve hastalıkların takip ve tedavi çalışmaları yapabilme kapasitesine sahip olduğundan, hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde önemli birer araç olup, hem sağlık sistemine önemli veriler sağlamakta, hem de bu alanda çalışan hasta derneklerinin çalışmalarına ve hasta ve hasta haklarının savunularak sistemin iyileştirilmesi için hak savunuculuğu yapmaya olanak sağlamaktadır.
Ülkemizde epidemiyolojik diyabet taraması ilk 1996 yılında, son kez 2008 yılı olmak üzere iki kez yapılmış ve sonucunda toplumun 20 yaş üstü yetişkin nüfusunun yüzde 11’inde açık diyabet, yüzde 18 inde ise diyabet riski olduğu tespit edilmiştir.
Bugünün koşullarında artan obezite, hareketsiz pandemi koşulları ve ağırlaşan ekonomik koşulların oluşturduğu stres yükü dikkate alındığında bu oranların çok daha yüksek seviyeye ulaşmış olduğunu öngörmek yanlış bir saptama olmayacaktır.
“Merkez Kıbrıs’ın kuzeyine yoğun bir poliklinik hizmeti vermekteydi”
K.T. Diyabet Derneği, hem bu taramaların yapılması, hem de ulusal sağlık politikalarının oluşması için tüm hükümetleri harekete geçiren çalışmalar yapmış, bu çabaların sonucunda ülkemize endokrin uzmanları, diyabet hemşireleri yetiştirilmiş, sadece endokrin merkezinde değil, en başta Cengiz Topel Hastanesi olmak üzere kamu hastanelerinde diyabetli bireylere hasta eğitimleri yapılmaya başlanmıştı.
Diyabet ve Endokrin Merkezi, Kıbrıs Türk Diyabet Derneği’nin yoğun çabalarıyla, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin Sağlık Bakanlığı ile yaptığı protokol kapsamında Diyabet Merkezi inşa projesi için sağladığı elli bin İngiliz sterlini değerindeki hibe ve dönemin UBP-TKP hükümetinin ayırdığı bütçe ile 2000 yılında temelleri atılmış, 2002 yılında faaliyete geçmiş, ancak resmi olarak 2007 yılındaki yeni Teşkilat Yasası ile kurulmuştur.
Bu merkez çok yakın zamana kadar, endokrinoloji bilim dalının ülkemizde tanınmasına katkıda bulunmuş, kendi hasta kitlesini oluşturmuş ve geniş bir hasta kitlesine hitap ederek, Kıbrıs’ın kuzeyine yoğun bir poliklinik hizmeti vermekteydi.
Merkezde;
▪Diyabet, tiroid hastalıkları, diğer endokrin hastalıklar (böbrek üstü bezi, hipofiz bezi, osteoporoz, obezite, büyüme gelişme gerilikleri) takip ve tedavi edilmekteydi.
▪Diyabet hastalarının tedavi ve takibinin yapıldığı göz ünitesi hizmet vermekteydi.
▪Diyabet ve endokrin hastalarına beslenme ve diyetetik hizmetleri sunulmaktaydı.
▪Diyabet hemşireleri yönetiminde kişilere kendi kendini takip ve insülin kullanımı konusunda eğitimler vermekteydi.
▪Diyabetle yaşayan bireylerin bilgilendirildiği haftada bir diyabet eğitimleri yapılmaktaydı.
▪ Merkeze hizmet veren endokrinoloji uzmanları gerek özel sektörde gerekse kamuda çalışan dahiliye uzmanlarının yönlendirdikleri diyabet ve endokrin hastalarının tedavilerini düzenlemekteydi. Ayrıca ihtiyaç olması halinde bu merkezde diğer disiplinlerden uzmanlarla birlikte yapılan Konsey Toplantılarıyla hastaların ileri tedavi planlamaları yapılmaktaydı.
▪Çocuk ve ergen yaştaki diyabetli bireyler ve endokrin hastaları için ihtiyaç halinde Pediyatrik Endokrin Uzmanı bu Merkezde hizmet vermekteydi.
▪ BND Hastane idaresinin izniyle Diyabet Derneği, sağlık sistemimizde eksik olan podiatri hizmetlerini bu merkezde sunmaktaydı.
“Bir pratisyen hekimin aylardır randevu alamayan hastalara hizmet vermesi beklenmektedir”
Gelinen aşamada, ne yazık ki adanın tek Diyabet ve Endokrin Merkezi amacı dışında faaliyetler için kullanılmaya başlanmış, pandemi bahane gösterilerek merkezin üst katına Diş Polikliniği, alt katına Romatoloji Polikliniği ve Yeni Doğan Ünitesi taşınmıştır.
Diyabette deneyim kazanmış, uzman sağlık ekipleri motivasyonlarını giderek kaybetmiş, Merkezde çalışan üç endokrin uzmanı emeklilik ve istifa nedenleriyle kamu hizmetinden ayrılmıştır. Bugün izinde olan bir pratisyen hekimin aylardır randevu alamayan hastalara hizmet vermesi beklenmektedir.
Yirmi yıllık onca çabayla oluşturulan hizmetler ne yazık ki durma noktasına gelmiştir. Sağlık hizmeti bekleyen hastalar çaresiz, Merkez ise karanlıklara bürünmüştür.
“Adanın ilk ve tek Diyabet ve Endokrin Merkezi”
Kamu sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşayan ve özel sektörden ilaç, tetkik ve sağlık hizmeti alma yoluna giden bireylerin de bu ekonomik koşullarda alım gücünün sağlıkta cepten harcamalara yetersiz kaldığı aşikârdır.
Yoksullaşmanın derinleştiği, enerji, ilaç ve temel gıda fiyatlarındaki yükselişin önlenemediği, asgari ücretin hayat pahalılığını karşılayamadığı bu koşullarda, kamu sağlık hizmetlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymakta olduğumuz bu dönemde Diyabet ve Endokrin Merkezi’nin neredeyse yok olma noktasına gelmesi toplumumuz adına büyük ve telafi edilmesi zor bir kayıptır.
Bugün, Sağlık Bakanı’mıza acil çağrımız, 20 yıldır hem koruyucu hem de tedavi edici sağlık hizmetleri sunan adanın ilk ve tek Diyabet ve Endokrin Merkezi’nin, tüm ülkeye tam zamanlı hizmet verecek şekilde yeniden düzenlenmesini ve süratle sorunlara çare üretilmesidir”