KıbrısManşet

Rahvancıoğlu: Bu olayda üzüldüğüm bir nokta daha var…


Çocuk cinayeti ile bağlantılı suçlardan hüküm giymiş birisinin, bir ilkokulda görevlendirilmesi vahim ve ciddi bir olaydır.

Bu olay kamu vicdanını derinden bir şekilde yaralamış, asla yaşanmamış olmasını dileyeceğimiz nitelikte bir toplumsal travmanım yeniden hissedilmesine neden olmuştur. Bu sebeple bunu asla kabul edilemez bulduğumu vurgulamak isterim.

Ancak benim açımdan bu olay; toplumsal muhalefet başta olmak üzere, entelektüel çevrelerimizin bir başka zaafiyetini daha görünür kılmıştır ki, bu tür olayların defaten yaşanmasının temel nedeninin de bu zaafiyet olduğunu düşünüyorum:

Ne yazık ki sonuçların duygusal etkilerine o kadar fazla odaklanıyoruz ki, nedenlere ve o nedenlerin ortadan kaldırılmasına hiç sıra gelmiyor. Bir kamu okulunda işe başlayacak olan bir kişinin kadrolu kamu görevlisi olması gerekir.

Kadrolu kamu görevlilerinin işe nasıl başlayacakları ve işe başlamadan onlardan istenecek resmi evraklar ise yasal olarak bellidir. Eğer bu olaydaki kişi kamuya bu şekilde girmiş olsaydı, sorumlusu da başta hükümet olmak üzere ilgili ve yetkililer olurdu.

Kamuya taşeron sistemini sokanlar, taşeron sistemine sessiz kalanlar, onlarca yıllık hükümetleri, eğitim bakanlığını ellerinde tuttukları dönemler boyunca bu konuda hiçbir şey yapmayanların; salt sonuca bakarak konuşmaları duygu sömürüsünden öte bir mana ifade etmez.

Kamuda taşeron demek, kamuda özel sektör hukuku demetir. Ve özel sektörde bir işçinin işe alım kriterlerini işveren belirler. Bir eski hükümlünün işe alınması yasak değil, aksine İş Yasası’nın emrettiği, belli bir sayıda çalışanı olan her işletmenin uygulaması gereken bir kuraldır.

Bunu, bu eski hükümlünün okulda çalıştırılmasını mazur göstermeyeceğinin altını tekrar çiziyorum. Elbette bu şahıs eski suçu ile bağlantısı olmayan bir yerde çalışabilirdi. Ancak burada mesele şu ki; hem kamuda taşeron sisitemini savunup, hem de bunsistemin en doğal sonucu olan bu olaydan rahatsız olunamaz.

Şu an kamuda taşeron hizmet veren firmaların bünyesinde başka eski hükümlüler var mı? Bu insanlar hangi suçlardan hüküm giymişler ve hangi işlerde çalışıyorlar biliyor musunuz? Bu olayın faillerini bildiğimiz için üzerine konuşabiliyoruz, peki bilmediklerimiz?

Bu sebeple kamuda taşeron istihdamına dergal son verilmelidir. Kamuda çalışacak olan kişiler Anayasa’nın emrettiği gibi kadrolu kamu görevlileri olmalı ve kamu görevlileri yasaının emrettiği prosdürlerle işe girip, o şekilde çalışmalıdırlar.

Hem kamuda taşeron sisitemini savunup, hem kendş hümümet oldukları dönemlerde bu sistemi uygulamış olanlar, bugün yaşananlardan dolayı mevcut hükümetten daha az suçlu değildirler… Sadece daha şanslıdırlar ki bu olay kendç dönemlerinde yaşanmamıştır.

Çünkü özel bir firmanın kimi işe alıp alamayacağına sadece o özel firmanın sahibi karar verir. Ve taşeron sistemi, ihale yolu ile işin bir özel firmaya devredilmesi demektir.

Bu olayda üzüldüğüm bir nokta daha var.

Olayın yaşandığı kamu okulunun ismi ağızdan ağıza dolaşırken, işe alan firmanın ismi nerdeyse gizli kalmış durumdadır. Kamusal olamın yıpratılması, kamu okullatının itibarsızlaştırılması ile ilgili hiçbir kaygı taşımazken, neden özel bir firmanın korunup kollannasında böyle deein bir refleks geliştiriyoruz? Bunu da kendimize sormamız gerek.

Bu nedenle altını çizmek isterim ki; bugün yaşanan toplumsal travma, kamusal olanın özel olan lehine yıpratıldığı, taşeron sisteminin kökleştirildiği ve bugüne kadar hükümet olmuş tüm partilerin el birliği ile yarattığı uzun bir sürecin sadece sonucudur. Ben bu sonuçtan çok rahatsızım.

Bu sebeple de sonuçları değil NEDENLERİ konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Münür Rahvancıoğlu











Başa dön tuşu