InstagramKöşe Yazarlarımız

İlk Aşk…



Aşkı, aşkları hatırlama zamanıdır bahar.

İlk aşkın yaşandığı yere geri döndüm, ilk aşkı hatırlama zamanıdır benim için şimdi. İlk aşkım, ilk kaosum! İçimde bir yanardağ olduğunu bilmiyordum, içimdeki ilk yanardağ patlamasıydı o!

Sarışın, mavi gözlü, çilli bir kızdı. O yaşta bile yere sağlam basan, dediğim dedik idi. Yaşına göre biraz fazla ağırbaşlıydı. Pek de güler yüzlü değildi, ergenliğe kötü bir giriş yapmıştı belki de, bilmiyorum.

Orta ikiydim ona aşık olduğumda.

Oturamıyordum, yatamıyordum, hep ayaktaydım bu aşk yüzünden. Yerimde duramıyordum. Neler oluyordu bana anlayamıyordum.

Kafam çok karışıktı ve huzursuzdum.

Ders, oyun ve eğlence için okula gitme dönemi kapanmış, aşk için okula gitme dönemi başlamıştı. Bir keresinde o kadar erken gitmiştim ki, hademeler bile gelmemişti henüz, okulun dış kapılarını ben açmıştım.

Her sabah okula önce ben gider onun gelişini beklerdim. Onu her görüşümde başım döner, bayılacak gibi olurdum. Ne kadar da şiirseldi onunla ilgili her şey.

Teneffüs zili çalınca deli gibi dışarı fırlar, onu arardım. Saçlarını dalgalandırarak önümde yürümesi, çeşmeden su içmesi veya salıncakta sallanması alt üst ederdi beni. Durup dururken gözlerim yaşarıyordu içimdeki tutkunun şiddetinden.

Utangaç ve çekingendim, yanına gidip de ne hissettiğimi söyleyemiyordum ona. Hiçbir zaman bilmedi onun hakkında hissettiklerimi. Platonik bir aşktı yani. İlk aşkımdı, ama ilk sevgilim değildi haliyle.

Yer çekiminin farkına vardım, dünyanın saatte 108,000 km hızla döndüğünü hissetmeye başladım aşık olunca.

Sabah uyandığımda ilk olarak onu düşünüyordum ve gece uykuya dalmadan önce son olarak o vardı aklımda.
Sık sık evlerini önünden geçerdim frenleri tutmayan bisikletimle.

Bazen oradaydı, verandada kitap okur veya salıncakta sallanırdı. Onu uzaktan bile görmek günümü güzelleştirmeye, mutlu etmeye yeterdi beni.

Altıntopların çiçek açma zamanı ailesiyle birlikte adadan ayrıldı. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Tepetaklak oldum. Kalbim eriyip mideme aktı.

Altıntop çiçeklerinin kokusu onu hatırlatıyor bana hala daha. Köyden ve adadan ayrıldıktan sonra o, günlerce ağladım, acı çektim, bir gün gidip onu bulacağıma söz verdim. En kötüsü de anlamsız bir şekilde yas tuttum onun arkasından, boşu boşuna. Ve ikinci aşka kadar sürdü ilk aşkın yası.

Onu mumyaladım diye hiç bozulmadı ilk aşk, saf ve masum kaldı. Altıntop kokusu, Elvis Presley’in şarkıları ve kot ceket onu hatırlatıyor bana hala daha. Hatırlamanın hazzı!

Büyüyünce peşinden gidecektim güya. Yaşadığı ülkeye, şehre gittim ama aramadım onu. Her şey değişmişti.

Çok geçti artık. Bulsaydım ne diyecektim ki zaten. Yine de merak ettim onu, o şehrin sokaklarında, kafelerinde, barlarında ona rastlamayı bekledim, gizlice.

İçimi açamadım ona, söyleyemedim, içimde kaldı söylemek istediklerim – içimde unutulmuş bir ameliyat aleti gibi.

İlk aşk, duygularımı düşüncelerimi ifade etmezsem, sevdiğim kişiyi kaybedeceğim konusunda sıkı bir ders verdi bana.











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu