InstagramKöşe Yazarlarımız

Her Millet Layık Olduğu Şekilde Yönetilir

Her gün ölümle sonuçlanan bir kaza haberi ile uyanıyoruz maalesef ve sorumlu bir makamda oturan zat büyük bir rahatlıkla “Kazalar hep sürücülerden kaynaklanıyor” diyebiliyor.

Elbette bazı kazalarda bazı sürücülerin dikkatsizliği, alkollü araba kullanmanın önemli rol oynadığını kabul etmek zorundayız.

Ancak Bakanlık koltuğunda oturup da suçu hep sürücülere atmaktan daha kolay bir şey yoktur.

Hem de insanlar acı içinde kıvranırken etrafa gülücük dağıtmak, en hafif tabiriyle ayıp değil midir?

Sanki de yollarımız hep kaymak gibi, sokak ışıklarının da tümü muntazam yanıyor, her yer ışıl ışıldır ve sayın Bakan şov üstüne şov yapıyor, “Ben görevimi yapıyorum, gerisi beni ilgilendirmiyor” demeye getiriyor.

Söyledikleri gerçek olsa bile kaybedilen insanlara ve ailelerine saygı gereği, televizyon kanallarına çıkıp gerine gerine “bütün suç sürücülerde” diye konuşma yapmaz ya da sosyal medyada paylaşımda bulunmaz.

Yahu ana yollarımız halkın deyimiyle languhalarla yani çukurlarla dolu, ışıkların büyük bir bölümü yanmaz, bazı köy yolları daracık ve çukurlardan geçilmez ama ilgili Bakan ile diğer hükümet yetkilileri başka şeylerle uğraşıyorlar, tribün şovlarına öncelik veriyorlar.

Geçen haftaki yazımda da belirttim. Memleketin adeta dingili koptu ama ülke yöneticileri olumsuzlukları ortadan kaldırmak için çalışacaklarına koltuklarını korumak için ne yapılabilir düşüncesi içindeler.

Örneğin geçen hafta atanmış Cumhurbaşkanı, atanmış Başbakan ve yardımcıları, aniden kendilerini atayanlar tarafından İstanbul’a çağrıldılar ve orada yapılan bir iftar yemeğine katıldılar.

Tabi ki talimat almak için çağrıldıklarını söylemiyorlar ama olayın aslı böyledir.

Son zamanlarda bütün dünyada bile yankı uyandıran sahte diploma olayları ile ilgili bazı talimatlar almış olsalar gerek. Sonuçlarını elbette ilerleyen zaman içinde göreceğiz.

Tabi ki oraya gitmişken kendilerini atayıcılarına karşı da görevlerini yapmak zorunda hissettiler ve sayın Tatar konuşma yaparak AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına destek beyan etti. Etti etmesine de KKTC Cumhurbaşkanının bize göre kardeş bir ülkenin onlara göre anavatanın gerek yerel gerekse genel seçimlerinde tarafsız olması gerekmez mi?

Oralarda kimlerin seçileceğine oralarda yaşayan insanların karar vermesi gerekmiyor mu? Yoksa “Anavatan” diye diye boğazlarını yırtanlar için Anavatan demek AKP mi demektir?

Ya da bunlara göre AKP, KKTC için de bir beka sorunu mudur?

Ne diyelim ki; “HER MİLLET LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR”











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu