InstagramKöşe Yazarlarımız

Bizden Söylemesi






31 Mart’ta Türkiye büyük bir seçim geçirdi. Aslında bir bakıma bir demokrasi sınavıydı bu.

Türkiye’de yaşayan insanlar, yaşadıkları bu kara parçasını VATAN olarak görenler ile yani emekçi halk kitleleri ile kendi çıkarlarını her şeyin üstünde gören, ülkeye ait tüm değerleri yabancılara peşkeş çeken, sırf koltuklarını korumak için kendi yurttaşları yerine yabancıların çıkarlarını ön planda tutan küçük bir gurup arasında geçen bir yarıştı bu.

Ve sonuçta halk, bu yarıştan başarıyla çıkmıştır.

Bunun bir başlangıç olduğunu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye yerine başka hayaller peşinde koşanların artık başarı imkanlarının kalmadığını da görmemek için kör olmak gerek.

Türkiye insanı artık uyanmıştır. Kendini orta çağ karanlığına götürmek isteyenlere geçit vermeyeceğini ispatlamıştır.

Dünya ülkeleri bu seçime büyük önem vermiştir. Yabancı basını izleyenler bunun böyle olduğunu görebilmektedir.

Tek adam rejiminin bütün devlet olanaklarını kullanarak, neredeyse bütün kabinesini seferber ederek ağırlık verdiği bu seçimde alınan sonuç hiç de küçümsenemez.

Bu bakımdan Türkiye yurttaşlarını içtenlikle kutluyorum.

Bütün bu gerçekler ortada iken bizim atanmış yöneticilerden şu ana kadar tıs yok. Sırf yalakalık yapmak için günde birkaç kez ağızlarından “anavatan şöyle anavatan böyle” diye beyanat verenler sus pus olmuşlar, büyük bir yarıştan başarı ile çıkan Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer büyükşehir belediye başkanlarını kutlamak henüz akıllarına gelmedi.

Nasıl gelsin ki?

Daha geçen gün iftar yemeği adı altında İstanbul’da buluşup birlikte kurdele kesip, kürsülere çıkıp konuşma yaparak Murat Kurum’a destek belirtenlerin bu sonuç karşısında susmaları gayet normaldir.

Önemli olan bu duruma düşmemekti.

Size ne kardeş de olsa (ki sizin ilişkiniz ana-yavru ilişkisidir), başka bir devletin yerel seçimlerinde kimin kazanacağına!

Başka bir devletin yetkilileri olarak hem de sizlerin deyişiyle egemen eşit bir devletin yetkilileri olarak tarafsızlığınızı korumanız gerekmiyor muydu?

Kimin kazanacağına oralarda yaşayanların karar vermesini beklemeniz gerekmiyor muydu?

Başarı dilemek zorunda kalmışsanız tüm adaylara başarı dilemeniz daha uygun olmaz mıydı?
Ancak nerede sizde öyle siyasal bilinç?

Günü kurtarmak, koltuklarınızı mümkün olduğu sürece korumak en büyük becerinizdir.

Şimdi sizi atayanların yerine başka bir iktidar gelirse ne yapacağınızı merak ediyorum doğrusu. Ama fırıldak gibi dönmek sizin ruhunuzda var. Hemen dönersiniz.

O halde şimdiden antrenmanlara başlayın. Siyasette her şey mümkündür.

Ne olur ne olmaz ansızın beklemediğiniz şeyler olabilir. Sonra boşlukta kalabilirsiniz. Bizden söylemesi…









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu