InstagramKöşe Yazarlarımız

Hayatta Ve Romanda Fazlalıklar


Bir diğer adı da “Fazlalıklar Adası” olabilir pekâlâ bu adanın.

Çok fazla askeri üs var çünkü burada, fazla üniversite var, fazla banka, fazla eczane, fazla kumarhane, fazla emlakçı, fazla kafes, fazla araba, fazla ebesiz sürücü, fazla fazla vesaire ve vesaire var.

Hayatındaki eksikliklere bakıyor herkes, fazlalıklara pek bakmıyor, görmüyor. Oysa yük olan, ağırlık yapan, bizi dibe doğru çeken fazlalıklardır bana kalırsa.

Benim hayatımda en büyük fazlalık oradan oraya taşıdığım bu kitaplar, dergiler ve gazetelerdir. Sürekli veriyorum, ayıklıyorum, seyreltiyorum, güncelliyorum kütüphanemi, yine de olmuyor, azalmıyor.

Ne kadar seçici olsam da yeni yayınları takip etmek, yeni kitaplar almak zorundayım bu arada. Ve doğum günüm olsun olmasın sürekli kitap hediye ediyorlar bana.

Birçoğu bana göre değil bu kitapların, okumayacağım onları, başkalarına vereceğim.

İçinde en çok fazlalık bulunduran edebiyat türü roman bence; gerekli gereksiz bir sürü şeyi dolduruyorlar romanların içine.

Tuğla gibi, kütük gibi romanlar. Bir daha dönüp tekrar okumayacağım romanları hediye ediyorum. Özellikle de en kalın olanları, kütüphanemde fazla yer tutanları.

Her büyük çalışmada en çok önem taşıyan şey gereksiz olanın bir yana atılmasıdır” diyor Elias Canetti.

İşte bunu yapabilmek de ayrı bir yetenek, beceri. Objektif olup fazlalıkları, gereksiz olanları görebilmek ve bunlardan kurtulmak, işte esas mesele bu.

Yeni romanların onda sekizi, yedisi hayal kırıklığı benim için. Gevşek romanları değil yoğun romanları severim.

Bu nedenle roman seçerken sayfa sayısına bakıyorum artık. Novellayı (kısa roman veya uzun öykü) romana tercih ediyorum.

***

1975 yılında anneme babama verilmiş bu ganimet ev de fazlalık aslında. İstemiyorum bu ganimet evi, ama ne yapayım başka evim yok. Haftanın birkaç gününü burada geçiriyorum, burada oyalanıyorum şimdilik. Nerede yaşıyorsun diye soranlara da “uyku-tulumunda” cevabını veriyorum.

Aşk eksiklikten doğar… Her şeyi eksiklikler belirliyor” diyor Kafe Filozofu Evren İnançoğlu.

İlk bakışta öyle görünse de öyle değilmiş gibi geliyor bana büyük ölçek içinde düşününce. Ya da sadece eksikliklerle açıklayamayız ki aşkı ve her şeyi…

Fazla kilolar dahil, her türlü maddi veya manevi fazlalık yüktür. Hafiflemek, yükselmek için onlardan kurtulmak lazım her şeyden önce.

Ama en başta farkına varmak, varabilmek gerek bunun.

Fazlalığı veya eksikliği olmayan birisi yoktur herhalde. Fazlalıklara ve eksikliklere rağmen dengede kalmaya çalışıyoruz işte. Ne eksik ne fazla, tam! Tamlığı arıyoruz ya da. Kaç kişi bulabiliyor ki bu tamlığı? Ve doğanın bir numaralı yasası değişimken, kim elinde tutabilir ki bu tamlığı?

Her zaman, her yerde söylediğim gibi, eksiğim yok, fazlam var ve hazırım bunları paylaşmaya.











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu