Alman Emlakçı Hala Tutuklu!
Değerli arkadaşlar, ben Kıbrıslı Türk Müteahhitler Birliği mi yoksa Kıbrıs Cumhuriyeti makamları mı haklı noktasında değilim…
Toprak ve mülkiyet zaten Kıbrıs sorunu ile o sorunun çözümü için yürütülen müzakerelerin en sıkıntılı başlıklarından birisi…
Üstelik bunu ben demiyorum!
Hem kuzey hem de güney zaten bunun bir sorun olduğunu 77-79 Doruk Antlaşmaları’nda resmileştirmiş durumda!..
1977 yılında “Her toplumun yönetimi altındaki topraklar, ekonomik ve toprak verimliliği ile toprak mülkiyeti esasları ışığında görüşülmelidir” maddesi üzerinde uzlaşılmış, 1979 yılında ise 10 maddelik antlaşmanın içerisinde “Görüşmelerde toprak ve anayasal boyutların tümü ele alınacaktır” maddesine yer verilmişti!..
Yani bugün Türk tarafından ifade edilen “Böyle bir sorun yoktur” veya “Tüm koçanlar devlet güvencesindedir” gibi açıklamaların altı boştur…
Yine Rum tarafından ifade edilen “Koçan tamamıyla esastır, tüm toprak ve mülkiyet hakkı koçan sahibindedir” açıklamaları da büyük ölçüde karşılıksızdır!..
Eğer taraflar kendi dediklerine inansaydı ve yüzde yüz haklı olduklarını bilselerdi ne o günlerde ne de bugünlerde toprak ve mülkiyet meselesi müzakere masasının konusu olmazdı!..
***
Öncelikle toprak ve mülkiyetin bir sorun olduğunu kabul ederek yaşanılan tutuklamalara bakmalıyız…
Ve müzakere konusu olan toprakların satışının sonucunun ne olabileceğini de hesaplamalıyız!..
Gelinen noktada bu satışlardan Rumlar rahatsız olunca ve bu yönde bir adım atınca yaygara kopartan Kıbrıslı Türkler, aynı konuda endişe duyduğunu ifade eden Türkiye Cumhuriyeti’ne en ufak bir ses çıkartmamıştı!..
Daha bu tutuklamalar yaşanmadan 3-4 ay önce Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu konuda açıklama yapmış ve kuzeydeki malların başta İran vatandaşları olmak üzere başka ülke vatandaşlarına satıldığını vurgulamıştı!..
Topu da KKTC Bakanlar Kurulu’na atarak, “Yetki onlarda” demişti!..
Yani bu satışlardan ve bu satışların sonucunda yaşanılacak olan sorunlardan Türkiye Cumhuriyeti de rahatsız olduğunu ifade etmişti!..
Peki, bu uyarı neden dikkate alınmadı?
Ve bu günlerin geleceği neden öngörülmedi?
***
Şu anda güneyde Ewa Isabella Künzel isimli bir Alman vatandaşı kadın, bu sorun nedeniyle 22 gündür tutuklu durumda!..
Larnaka Havaalanı’nda, kuzeydeki Rum mallarının satışına aracılık ettiği ve bu satışlardan komisyon aldığı için 7 Temmuz tarihinde gözaltına alınmıştı!..
Yaklaşık 20 gün önce de kuzeyde birlikte çalıştığı şirketin Kayim Group olduğunu mahkemede açıklamıştı!..
Ancak Ewa Isabella Künzel’in kuzeydeki muhataplarından, iş ortaklarından veya çalışma arkadaşlarından en ufak bir ses çıkmadı!..
Kardeşim, Ewa Isabella Künzel hakkında 14 yıla kadar hapis istemi var farkında mısınız?
İddiaları ortada…
“Ben de kandırıldım” diyor…
Yine “Ben bu toprakların Rum malı olduğunu bilmiyordum, bana kimse bu durumu aktarmadı” diyerek kuzeyde çalıştığı şirketi bu konuda sorumlu tutuyor!..
Peki, kuzeydeki ilgili bu şirket daha ne kadar bu yaşanılanlar yokmuş gibi tavır sergileyecek?
Bu şirket sahipleri 22 gündür hapis yatan ve yargılanacağı 17 Eylül’e kadar hapis yatmaya devam edecek olan Ewa Isabella Künzel için tek bir adım atmadı!..
Veya Ewa Isabella Künzel’in iddialarına karşı tek bir açıklama yapmadı!..
Oysa cumhurbaşkanı ve başbakan sizlere “Koçanlarınız devlet güvencesindedir” demedi mi?
Yoksa siz devletinizin verdiği güvenceye güvenmiyor musunuz?
Geçin güneye ve gidip “Kardeşim, kadının bir suçu yok. Bu koçanları bize Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti verdi” deyiniz!..
Tüm koçanlarınızın resmi ve devlet güvencesinde olduğunu ilan ediniz!..
O koçanlarla nasıl milyonlarca sterlin kazanmayı biliyorsunuz, böylesine kriz anlarında da bir yabancı uyruklu kadını tek başına bırakmamayı bilmelisiniz!..
Bence bu şirket devletine güvensin ve sınır kapısını geçip Alman kadını kurtarmak için gereğini yapsın…
Hem de bir gece ansızın!..