InstagramKöşe Yazarlarımız

Takıntılar Bizi Gerçeklerden Uzaklaştırıyor






Toplum olarak dünyanın en prestijli spor organizasyonu olan olimpiyatlarda yarışan ve finale kalan bir Kıbrıslı Türk’e odaklanmış durumdayız…

Çok güzel ve çok özel bir heyecan…

Buse Savaşkan, hayatımız boyunca toplumsal olarak birlikte çok az yaşadığımız bir duyguyu bizlere yaşatıyor…

Daha önce benzer duyguları bizlere Yiğitcan Hekimoğlu da yaşatmıştı…

Evet, sorgulanması gereken çok şey var…

İçerisinde bulunduğumuz normal olmayan koşullar nedeniyle isyan etmemiz gereken sayısız haklı nedenlerimiz mevcut!..

Ancak bunu takıntılardan arınıp, gerçekleri görerek ve en önemlisi de, bizleri gururlandıran gençlerimizin başarısına gölge düşürmeden yapmamız gerekiyor!..

Yani, “Buse Savaşkan, keşke Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağı altında yarışsaydı” tepkileri, şu anki koşullarda pek gerçekçi bir yaklaşım değil…

Bu afedersiniz ama gerçekleri takıntıları yüzünden göremeyen bir düşüncenin yansımasıdır…

Oysa biraz takıntılarımızdan kurtulsak ve kuzey kadar güney tarafından da mağdur edildiğimizi anlasak, işte o zaman simgelere takılmak yerine Buse ile o tüm önümüze konan engelleri birlikte atlamaya çalışacağız…

Bak sevgili kardeşim, birincisi Buse Savaşkan, herhangi bir uluslarası organizasyonda Kıbrıs Cumhuriyeti adına yarışamaz!..

Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti makamları, Buse Savaşkan ve onun gibi aynı durumda olan binlerce karma evlilikten doğan Kıbrıslı Türk’e vatandaşlık vermiyor!..

Onları “İşgalin meyvesi” olarak görüyor!..

Beydağı altında yarışmasını arzuladığınız devlet, ne yazık ki Buse ve onun gibi olan insanları “Kıbrıslı” olarak kabul etmiyor!..

Bu ne kadar acı bir durum farkında mısınız?
Peki, bu insanların suçu ne?

Annesinden veya babasından birinin Kıbrıs’ta, diğerinin ise Türkiye’de veya başka bir ülkede doğması!..

Bir de yabancı uyruklu olan ebeveynin ülkeye yasadışı yollardan girmesi!!!

Ha bu arada, kendilerine göre yasal olan yerden bu insanların gelip girebilmesi de mümkün değil!..

Kıbrıs Cumhuriyeti makamları açıkça Buse, Yiğitcan ve onun gibilere “Doğmasaydınız kardeşim” diyor!..

O nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti ilk önce bu insanların haklarını gasp etmekten vazgeçmeli…

Onları ve tüm Kıbrıslı Türkleri, gerçek anlamda eşit yurttaşları olarak kabul etmeli…

Sonrasında bu çocukların nerede ve hangi bayrak altında yarışması gerektiğini tartışırız…

***

İnanınız benim için bir Kıbrıslı Türk’ün, Türkiye Bayrağı altında yarışması sıfır sorun!..
En ufak bir rahatsızlığım yok!..

Aynı şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı altında yarışması da beni rahatsız etmez!..

Aksine çok da mutlu olurum!..

Ancak tüm bunlar gerçeği değiştirmiyor!..

Sadece keşkelerimizi arttırıyor…

-Keşke birleşik bir Kıbrıs’ta, kendi bayrağım altında kendi insanlarım yarışabilse…

-Keşke olimpiyatlarda ülke olarak temsil edilebilsem…

-Keşke her kazanılan altın madalya sonrası bayrağım zirveye çekilse ve marşım okunsa…

Bunlar hem hayalimiz, hem de hedefimiz!..

Ancak şu anki mevcut koşullar tüm bunlara engel…

O nedenle kalbimiz de gönlümüz de Buse ile…

Bu akşam onunla harika bir heyecan daha yaşayacağız…

Umarım Buse ve Türki Olimpiyat Takımı en güzel başarı ile bizleri mutlu eder…

***

Bu arada yarışma sonrası Buse ile onu kucaklayan ailesinin fotoğraflarını gördüm…
Çok duygusal bir an!..

İnsanın evladının başarısına tanık olması harika bir duygu olmalı…

O sarılma anında anne ve babanın üzerindeki tişört dikkatimi çekti..

Üzerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağı vardı!..

Bakınız, hani bizi yönetenler, o yurtdışında düzenlenen fuarlara her yıl milyonlarca lira harcıyorlar ya, işte onları alt alta koyup toplayınız sonra bin ile çarpınız, o anne ve babanın yaptığı tanıtımın zerresine ulaşamazsınız!..

Tahsin Beyin bitmek bilmeyen siyasi yaşamını da 100 bin ile çarpın, o anne ve baba kadar devleti tanıtmak için adımı da, başarısı da, etkisi de yoktur!..

Sadece asansör macerası vardır!..

Ve merak ediyorum, Buse ile gurur duyduğunu açıklayan devletin tüm makamları, tüm o anlı şanlı iş insanları ve muhalefetimiz, Buse olimpiyatlara hazırlanırken, giderken ve orada yarışırken manevi anlamda kaçınız oraya gittiniz?

Zevk için Barcelona – Real Madrid maçına binlerce Euro verip gidenler, hey neredesiniz?
Peki, Buse ve onun gibi bizi temsil eden gençlerimize maddi anlamda ne kadar katkı yaptınız?

Bu başarıyı yakalamış bir insanın, daha ileriye gidebilmesi için ekonomik anlamda yarınını düşünmemesi gerekiyor!..

Bunu sağladınız mı?

Yoksa sosyal medyadan bir fotocuk atıp üzerine “Buse seninleyiz” yazmak yetiyor mu?
Merak işte…









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu